Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4914 E. 2023/7486 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine'nin, istimlak sınırları içinde kalan taşınmazlara ilişkin tapu kayıtlarının iptali ve Hazine adına tescil talebiyle açtığı davada, mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı Hazine'nin tapu iptali ve tescil davası yerine mülkiyetin tespiti davası açmasında hukuki yararı bulunmakla birlikte, taşınmazların kamulaştırılıp kamulaştırılmadığı ve davacının hukuki yararının tam olarak belirlenmesi için ek araştırma ve inceleme yapılmasının gerekliliği gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 1977/109 E., 2004/325 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret

Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istekli davada, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı Hazine tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine vekili, çekişmeli 372, 373, 377, 378, 379 ve 453 parsel sayılı taşınmazlara revizyon gören kaydın gayrisabit hudutlu olduğu, miktarından fazlasına revizyon gördüğünü, kayıt fazlası üzerinde davalılar yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, öte yandan çekişmeli taşınmazların istimlak sınırında kaldığını belirterek dava konusu taşınmazların istimlak tarihinde Hazinenin mülkiyetinde olduğunun tespitini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar aşamalarda sundukları yazılı ve sözlü beyanlarında revizyon gören kayıtlara ve zilyetliğe tutunarak davanın reddini savunmuşladır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taşınmazlara revizyon gören kayıtların üç tarafı itibariyle sabit hudutlu olduğu, yalnızca bir sınırın '' murat suyu'' olarak tesis edildiği, ne var ki sınırda yer alan akar suyun uzun yıllardır yatak değiştirmediği ve sabit sınır niteliğinde kabul edilmesi gerektiği, şu halde kayıt fazlasının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, revizyon gören kayıtlara göre davaya konu taşınmazların bir sınırının akarsu okunduğu ve bu sınırın değiştirilmeye ve genişletmeye elverişli bulunduğunu, yine karara dayanak yapılan 29.3.2004 tarihli teknik bilirkişi raporunda tapu kayıtlarının gayrı sabit sınır ihtiva ettiğinin açıkça belirlendiği, ziraat bilirkişi raporlarında da dava konusu taşınmazların munzur kıyı şeridinde kaldıkları, mera ve çayır otlarıyla kaplı oldukları, taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altında sayılanı yerlerdcn olduğunun tespit edildiği, buna rağmen davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 114/1-/(h) bendi, 116 ıncı maddesi

2.4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi,

3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü, 17 nci ve 20 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Kadastro sonucunda tapu kaydı, ifraz ve taksim sebebiyle, Tunceli ili, Merkez ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 372, 373, 377, 378, 379 ve 453 parsel sayılı taşınmazlardan, 372 ve 377 parseller ... ve ... adına, 272 ve 378 parseller ... ve ... adına, 379 ve 453 parseller ise ... Yasal ve tutanağın edinme hanesinde payları yazılı müşterekleri adına tespit ve tescil edilmiştir.

2. Davacı Hazine, taşınmazlara revizyon gören kaydın gayrisabit hudutlu olduğu, miktarından fazlasına revizyon gördüğünü, kayıt fazlası üzerinde davalılar yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, öte yandan çekişmeli taşınmazların istimlak sınırında kaldığını belirterek dava konusu taşınmazların istimlak tarihinde Hazinenin mülkiyetinde olduğunun tespiti isteğiyle dava açmış, davalılar ise revizyon gören kayıtlara tutunarak davanın reddini savunmuştur.

3. Mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme yetersizdir. Bilindiği üzere tespit davalarında davacının amacı ve dolayısıyla talep sonucu, bir hak veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun veyahut içeriğinin belirlenmesi olup hak veya hukuki ilişkinin varlığı yahut yokluğu tespit davası açılabilmesi için yalnız başına yeterli değildir. Bundan başka, tespit davasının dinlenebilmesi (esasına girilebilmesi için), konusunu oluşturan hak veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının Mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının korunmaya değer güncel bir hukuki yararının bulunması gerekir (HMK m. 106/2). Bir hukuki ilişkinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararın bulunması, şu üç şartın birlikte varlığına bağlıdır: 1) Davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel (m. 106/2) bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı; 2) Bu tehdit nedeniyle davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı; 3) Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.05.2013 tarihli ve 2013/22-561 E., 2013/733 K. ile 01.02.2012 tarihli ve 2011/10-642 E., 2012/38 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir. Tespit davasının konusunun hak veya hukuki ilişki olması ve davacının tespit davası açmakta güncel hukuki yararının bulunması dava şartıdır (HMK m. 114/1-h). Açılan tespit davasında bu iki şartın birlikte bulunup bulunmadığı, diğer dava şartlarında olduğu gibi davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekmekte olup, bu şartların bulunmaması hâlinde mahkemenin esas hakkında incelemeye girmeden davayı usulden (dava şartı yokluğundan) reddetmesi gerekmektedir.

4. Somut olayda davacı Hazine çekişmeli taşınmazların istimlak edildiğini belirterek taşınmazların kayıt miktar fazlası olduğu iddiasıyla mülkiyetin tespitini talep etmiştir. Şüphesiz bu nitelikte bir iddiaya dayanan davacının eda niteliğindeki tapu iptali ve tescil davası açmak yerine, mülkiyetin tespiti talebiyle eldeki davayı açmasında hukuki yararı vardır. Ne var ki dava konusu taşınmazların UYAP veritabanı aracılığıyla yapılan tapu kayıt sorgusunda halen davalılar ve mirasçıları adına kayıtlı oldukları ve tapu kütüklerinin kamulaştırma suretiyle terkin edilmediği, öte yandan dosya kapsamında yer alan müzekkere cevaplarına göre ise kamulaştırma kararının uygulanıp uygulanmadığı hususunda tereddüt bulunduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle iken, taşınmazların kamulaştırılıp kamulaştırılmadığı, bu anlamda davacı Hazinenin eldeki tespit davasını açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı tereddütsüz biçimde belirlenmiş değildir.

5. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle dava konusu taşınmazları kapsamına alan ve D.S.İ tarafından hazırlandığı anlaşılan, ancak uygulanıp uygulanmadığı hususunda tereddüt bulunan kamulaştırma kararı ve eki kroki temin edilmeli, ayrıca çekişmeli taşınmazların güncel tapu kayıtları ve kütükleri getirtilerek kamulaştırma suretiyle tapu kütüklerinin terkin edilip edilmediği belirlenmeli, fen bilirkişi marifetiyle kamulaştırma haritası ve kadastro paftasının usulüne uygun olarak çakıştırılması suretiyle taşınmazların istimlak edilip edilmediği tereddütsüz tespit edilmelidir. Bu suretle taşınmazların kamulaştırılmadığının anlaşılması halinde yukarıda izah edildiği üzere davacı Hazinenin tespit istemli dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gözetilmelidir.

6. Davacı Hazinenin hukuki yararının varlığı tespit edildiği takdirde ise bu kez, çekişmeli taşınmazlara revizyon gören tapu kaydı, tesisinden itibaren tüm tedavülleri ve varsa haritası ile birlikte mahalli Tapu Müdürlüğü ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Arşiv Daire Başkanlığından istenilmelidir. Öte yandan zilyetlik araştırmasına esas teşkil etmek üzere çekişmeli taşınmazların tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğraflarının tarihleri açıkça yazılmak suretiyle en az üç tanesi Harita Genel Komutanlığından getirilerek dosya arasına konulmalıdır.

7. Bundan sonra dava konusu taşınmazların bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişiler ve aynı yönteme göre belirlenecek taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ile teknik bilirkişi huzuru ile yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte, taşınmazlara uygulanan tapu kaydı, tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte keşifte okunup sınırlarının yerel bilirkişilerce zeminde tek tek gösterilmesi istenilmeli, özellikle sınırında şahıs okunan hudutların neresi olduğu belirlenmeli; yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı ve bu suretle kaydın kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının beyanları arasında çelişki doğduğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeli; teknik bilirkişiye uygulanan tapu kaydının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir ayrıntılı krokili rapor düzenlettirilmeli yine dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği ve kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı; kaydın kısmen ya da tamamen kapsamı dışında kalan taşınmazlar yönünden jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazların sınırlarını ve niteliğini, üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan komşu parsellerin toprak yapısı ile de mukayese yapılarak taşınmazların toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini, taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsünü ve zilyetlikle mülk edinebilecek yerlerden olup olmadığını açıklayan, bilimsel verilere dayalı rapor istenmeli; yine taşınmazları 4 tarafından gösteren panaromik fotoğrafları çektirilip parsel sınırları da fotoğraflar üzerinde kabaca işaretlenerek hakim tarafından onaylanmak suretiyle dosya arasına konulmalı; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

14.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.