"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil - tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ile davalı vekili (katılma yoluyla) tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, kendisini emlakçı ... olarak tanıtan dava dışı ... ...’ın, dava konusu 109 ada 140 parsel sayılı taşınmazını satıp satış bedeli ile ev alabileceğine ikna etmesi sonucu belirtilen taşınmazını ... aracılığıyla satılığa çıkarttığını, bir süre sonra ...’in taşınmaza talip çıkmadığını, ancak taşınmazı kendi adına satın alırsa tadilattan geçirerek çevre düzenlemesi yapıp iyi bir alıcı bulabileceğini, tüm bu iş ve işlemlerin büyük bir masraf gerektirdiğini, bu nedenle dava dışı 109 ada 4 ve 40 parsel sayılı taşınmazlarının teminat amacıyla kendisine devrini istediğini, 109 ada 140 parsel sayılı taşınmazın satışı halinde teminat amaçlı devredilen taşınmazları geri vereceğini, temliklerin gerçekleşmesi durumunda aynı gün dava dışı 973 ada 29 parseldeki 6 nolu bağımsız bölümü kendisi için satın alabileceğini vaat ettiğini, bu suretle dava konusu 109 ada 140 ile dava dışı 109 ada 4 ve 40 parsel sayılı taşınmazlarını ...’in daha önce dini nikahlı eşi olarak tanıttığı dava dışı ...’ın annesi dava dışı ...’ye satış yoluyla devrettiğini, 3 parça taşınmaz için resmi senette gösterilen rayiç bedel olan 12.000,00 TL’nin banka aracılığıyla kendisine ödendiğini, başkaca bir ödemede bulunulmadığını, zaman içerisinde ... ve ... tarafından, ev sahibi olmasına çok kısa süre kaldığı yönünde sürekli oyalandığını, yaptığı araştırma sonucunda taşınmazların 3. kişilere devredildiğini öğrendiğini, taşınmazların iade edilmediği gibi kendisine ödenen 12.000,00 TL’nin de geri istendiğini, adı geçenler tarafından dolandırıldığını anladığını, savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, hile ile alınan 109 ada 140 parsel sayılı taşınmazının ... tarafından ...’a, ... tarafından da davalı ...’e temlik edildiğini, ancak halen taşınmaz ile ...’in ilgilendiğini, tadilat ile ev inşa ettiğini, bu durumun davalının ... ve ekibi ile birlikte çalışan kötü niyetli kişilerden olduğunu gösterdiğini ileri sürerek 109 ada 140 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, mümkün olmazsa taşınmazın devir tarihindeki gerçek değerinin tespiti ile devir tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, dava dışı ortağı ... ... ile birlikte dava dışı ...'e ait araçların sigorta işlemlerini yaptıklarını, başta galericilik yapmakta olan ...'in emlakçılık yapmaya başlamasıyla onunla iyiniyetli olarak ticaret yapmaya çalıştıklarını, ancak ...'in kendilerini de kandırıp mağdur ettiğini, aralarındaki anlaşmalara aykırı davranıp borçlarını ödememesi üzerine ... aleyhine icra takibi başlatıldığını, neticede ...'in borçlarına karşılık davaya konu 109 ada 140 parsel sayılı taşınmazı temlik ettiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalının dava dışı ... ile eylem ve iş birliği içerisinde bulunduğunun ve kötüniyetli hareket ettiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, dosya kapsamı ile hile iddialarının ispatlandığını, dinlenen tanık beyanlarıyla davalı ve diğer adı geçen dava dışı kişiler arasında işbirliği olduğunun anlaşıldığını, satışın bedelsiz yapıldığını, satışa rağmen taşınmazda tasarruf edenin ... olduğunu, davalının ediniminin iyi niyetli olmadığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının dava konusu taşınmazı satış iradesi ile hareket ettiği, taşınmazın 15.01.2018 tarihli resmi satış senedine bedele yönelik çekince konulmadığı, davacının ortağı olan dava dışı ... tarafından dava dışı ... ve ... aleyhine bonoya dayalı olarak başlatılan icra takibi, borçlu ... ile alacaklı ... arasında düzenlenen 31.05.2018 tarihli protokol ve dava dışı ... ve ... aleyhine yöneltilen bir husumetin bulunmayışı nazara alındığında, davalının, dava dışı ..., ... ve ... ile el ve işbirliği içerisinde hareket ettiği iddiasının davacı tarafından usulünce ispatlanamadığı, davalının dava dışı ... ile birlikte hareket ederek dava konusu taşınmazı alacağına mahsuben iyi niyetli olarak temlik aldığı, Mahkemece davanın reddine yönelik verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı vekili (katılma yoluyla) temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili, istinaf dilekçesinde yer alan itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili, savunmalarını yineleyerek, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. HMK'nın 361. maddesinde; “(1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. (2) Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu durumda, kural olarak istinaf yoluna başvurmayan tarafın temyiz yoluna başvuramayacağı, ancak hukuki yararının bulunması halinde kararı temyiz edebileceği açıktır. Bir başka deyişle, diğer tarafın istinaf başvurusu üzerine, bölge adliye mahkemesi tarafından aleyhine hüküm kurulması halinde temyiz yoluna gidebilecektir.
2. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “İyiniyetli üçüncü kişilere karşı” başlıklı 1023. maddesi;
“Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.” şeklinde düzenlenmiştir. Anılan bu maddeye göre, tapu sicilinde ismi geçen kişinin gerçek hak sahibi olduğuna inanan veya kendisinden beklenen tüm özeni göstermesine rağmen gerçek malik olmadığını, tapu sicilinde yolsuzluk bulunduğunu bilmesi imkânsız olan kişinin iktisabı korunur.
Öte yandan aynı Kanun'un “İyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı” başlıklı 1024. maddesi ise;
“Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.
Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.
Böyle bir tescil yüzünden aynî ... zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” hükmünü içermektedir. Bu madde ile de iyi niyetli olmayan kimsenin iktisabının korunmayacağına vurgu yapılmıştır. TMK’nın 1023. maddesi iyi niyetle mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korurken; aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğinde bulunan 1024. madde ile iyi niyetli olmayan üçüncü şahısların kazanımını hükümsüz saymıştır.
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ...'in davaya konu 3501 (yeni 109 ada 140) parsel sayılı taşınmaz ile dava dışı 3265 ve 3297 parsel sayılı taşınmazlarını 15.01.2018 tarihinde dava dışı ... ...'e satış suretiyle temlik ettiği, ...'nin 109 ada 140 parsel sayılı taşınmazı 23.03.2018 tarihinde kızı olan dava dışı ... ...'e, ...'ın da 07.06.2018 tarihinde davalı ...'e devrettiği, ... tarafından davalıya 27.11.2017 tarihinde dava dışı 658 parsel sayılı taşınmazın satış yetkisini içerir vekaletname verildiği, aynı gün takip eden yevmiye numaralı işlemle davalının ortağı olan dava dışı ... tarafından da dava dışı ...'e dava dışı 103 ada 4 parsel sayılı taşınmazın satış yetkisini içerir vekaletname verildiği, 27.11.2017 düzenleme tarihli, 01.12.2017 vade tarihli, 105.000,00 TL bedelli bono borçlularının ... ve zülkif, alacaklısının ise ... olduğu, ... tarafından bu bonoya dayanılarak 08.05.2018 tarihinde borçlular ... ve ... aleyhine İstanbul Anadolu 2. İcra Dairesinin 2018/12814 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, 09.05.2018 tarihinde dava konusu taşınmaz üzerine ihtiyati haciz şerhi tesis edildiği, ... ile ... arasında imzalanan 31.05.2018 tarihli protokol içeriğinde; 2018/12814 Esas sayılı icra takip dosyasında ...'e olan borcuna karşılık çekişme konusu taşınmazın ... tarafından davalı ...'e devredileceği, ...'ın yapıyı tadilat işlemleri tamamlanmış bir şekilde teslim ettiği takdirde ...'e anılan icra takip dosyasından dolayı hiçbir borcunun kalmayacağı, hususlarına yer verildiği anlaşılmaktadır.
2. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İlk Derece Mahkemesi kararı davalıya usulüne uygun tebliğ edildiği halde davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmadığı anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın, aleyhine yeni bir durum oluşmadıkça temyiz yoluna başvuramayacağı açıktır. Bu durumda, davalı vekilinin katılma yoluyla temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
3. Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildiğinde; üzerinde iki katlı betonarma ev bulunan davaya konu taşınmazın dava dışı ...'in hileli hareketleri sonucunda davacı tarafından ...'in gayri resmi birliktelik yaşadığı dava dışı ...'ın annesi olan dava dışı ...'ye temlik edildiği, resmi akitte ...'in işlem tanığı olarak yer aldığı, daha sonra taşınmazın ... tarafından ...'a, ... tarafından da davalıya devredildiği, devirlerin kısa aralıklarla yapıldığı, davalı ile dava dışı ...'in aynı şirkette ortak oldukları, daha önceden tanışıklığı olan dava dışı ... ile davalı ... ve dava dışı ...'in ticari iş ilişkisi içerisinde bulundukları, davalının ediniminin iyiniyetli olmadığı, böylelikle TMK'nın 1023. ve devamı maddelerinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalıya iadesine,
2. Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.