"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : TURGUTLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davacının istinaf isteminin HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair verilen karar süresi içinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 15/11/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ....ile temyiz edilen davalı vekili Avukat... geldiler. Duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: incelenerek gereği görüşüldü:
I. DAVA
Davacı, kiremit ve tuğla sanayisinin Turgutlu bünyesinde gelişmesi için faaliyet gösteren bir dernek olduğunu, davalı TSE ile imzalanmış 17.01.2000 tarihli protokol ile dava konusu taşınmazı davalıya bağışladığını, protokole uygun olarak devir işleminin yapıldığını, bu bağış işlemindeki amacın davalı Kurumun özellikle tuğla ve diğer her türlü ARGE faaliyetlerindeki test ve muayene işlerinin yapılması ile Turgutlu'nun tuğla konusunda merkez haline gelmesinin sağlanması olduğunu, protokole göre, Derneğin taşınmazdaki binada kira ödemeksizin kullanacağı ofisinin bulunacağını ancak binanın TSE tarafından kullanılırken Derneğin taşınmazdan tahliyesinin istendiğini, sebep olarak binanın tamamen akredite olacağı ve binanın bir bütün halinde TSE faaliyetlerine ayrılacağının belirtildiğini, binanın tamamen TSE faaliyetlerine ayrılacağı inancı ile binanın tahliye edildiğini, ancak davalı Kurumun binayı tamamen boş bıraktığını, binanın Derneğin bağış iradesinin dışında atıl vaziyette durduğunu ileri sürerek, 2498 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, hak düşürücü sürenin geçtiğini, taşınmazın kayıtsız, şartsız ve bedelsiz olarak hibe edildiğini, koşullu bir bağışın söz konusu olmadığını, taşınmazın kullanımına ilişkin 17.01.2000 ve 07.03.2000 tarihli protokollerin düzenlendiğini ve binanın arka cephesindeki 156,4 m² kullanım sahalı bölümün davacı Derneğin kullanmasına muvafakat edileceğinin kararlaştırıldığını, Enstitünün 30.03.2009 tarihli ve 121848 sayılı yazısı ile hizmet binasında deprem güçlendirme çalışmaları yapılacağı, bu çalışmaları müteakip laboratuvar akreditasyon çalışmalarının gerçekleştirileceği, bu sebeple Derneğin kullanmakta olduğu kısmın tahliyesi ve buna bağlı olarak adı geçen protokollerin iptalinin gerektiğinin davacıya bildirildiğini, Dernek tarafından yönetim kurulu kararı ile tahliye ve protokollerin iptal edilmesine karar verildiğini, laboratuvar ve hizmet binasının bugüne kadar faaliyetlerini sürdürüp hizmet vermeye devam ettiğini, ancak yapılan deprem etütlerinde yapının güçlendirilmesine ihtiyaç duyulması nedeniyle Manisa yerleşkesine taşınma zaruretinin doğduğunu, taşınmazın bugüne kadar amacına uygun olarak kullanıldığını, bundan sonra da faaliyetlerine devam edeceğini, planlama, projelendirme, karar, uygulama gibi aşamaların kamu kurumlarında ilgili mevzuat çerçevesinde gerçekleştirilebileceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; davalının bağışlanan dava konusu taşınmazı özellikle tuğla ve diğer her türlü ARGE faaliyetlerindeki test ve muayene işlerinin yapılması yönünde faaliyet göstermek suretiyle kullandığı, sonradan taşınmazın Deprem Yönetmeliği'ne göre güçlendirilmesi gayesi ile de tahliyesinin sağlandığı ve bu yönde güçlendirme çalışmalarının yapıldığı, davalının taşınmazı satacağı yönündeki davacı iddiasının kanıtlanamadığı, davalının üzerine düşen yükümlülüklerini yasanın aradığı ölçüde aksattığından söz edilemeyeceği, bağıştan rücu koşullarının gerçekleşmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesini tekrar ederek delillerin hatalı değerlendirildiğini, davalının 2007 yılında yaptırdığı etüt raporuna rağmen 2009 yılında binanın komple bir şekilde akreditasyon faaliyetlerinde kullanılacağından bahisle davacı Derneğin binadan tahliyesinin sağlandığını, tahliyeden 9 yıl sonra binanın davalı tarafından boşaltıldığını, yaklaşık 2 yıldan beri binanın atıl halde olduğunu, etüt raporunun tarihinin dahi gerekçede yer almadığını, binanın satılacağı iddialarının taraflarınca kanıtlanamadığı hususunun doğru olmadığını, davalı Kurumun binayı bağış amacının dışında kullandığını, delillerin hatalı değerlendirildiğini, dosyada olmayan delillere göre karar tesis edildiğini, güçlendirme çalışmalarının ortaya çıktığına dair dosyada bir veri bulunmadığını, davalının bağış sebebi uyarınca kullanıma devam edip etmediğinin değerlendirilmediğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince; 17/01/2020 tarihli taraflar arasında düzenlenen protokol başlıklı belgeye göre hibenin bir şarta bağlanmadığı, 3. madde ile 156.4 m2lik kısmın kullanma hakkının Derneğe ait olacağının ve bu hakkın kullanılmasına Dernek hükmü şahsiyeti devam ettiği sürece muvafakat edileceği hususunun bildirildiği, TBK'nın 295.maddesinde yer alan şartların oluşmadığı kararın yerinde olduğu gerekçesi ile HMK’nın 353/(1).b.1 maddesi gereğince davacının istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın tuğla ve diğer her türlü ARGE faaliyetlerinde test ve muayene işlerinin yapılması ve dolayısıyla Turgutlu'nun tuğla konusunda ülkenin merkezi haline gelmesi için davalı Kuruma bağışlandığını, davacı Derneğin dava konusu taşınmazdan laboratuvar hizmetlerinin iyileştirilmesi gerektiği gerekçesi ile 2009 yılında tahliye edildiğini, davalının 2018 yılı Mayıs ayında binayı tamamen tahliye ettiğini ve faaliyetlerini Manisa’ya taşıdığını, dava konusu taşınmazdaki binanın davalı Kurum tarafından tahliye edildikten sonra, hiç bir tadilat v.s görmeden boş kaldığını ve Turgutlu'da olan faaliyetlerin kalıcı olarak Manisa'ya aktarıldığını, Derneğin bağış amacının sonlandığını ve davalının taşınmazı bağış amacı dışında kullandığını, davalı tarafından dosyaya sunulan deprem etüt raporunun tarihinin 07.06.2007 olduğunu, ancak davalının 2009 yılında davacıyı laboratuvar faaliyetlerinin daha iyi yürütülmesi için binanın tamamına ihtiyaç duyulacağından bahisle taşınmazdan tahliye ettiğini, 2018/14 D.İ sayılı delil tespiti dosyasında taşınmazdaki binanın boş olduğunun ve kullanılmadığının tespit edildiğini, davacı Derneğin, dava konusu taşınmazı sektöre ve Turgutlu'ya fayda sağlaması için bağışladığını, davalıya bağışlanan taşınmazın, davalı tarafından tamamen amacına aykırı olarak boş olarak tutulduğunu, güçlendirme işlemi yapıldığına ya da kısa bir dönemde yapılmasının planlandığına ilişkin bir delilin dosyaya sunulmadığını, dosyada sadece 07.06.2007 tarihli etüt raporu bulunduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bağışlamadan rücu hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye etkili (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 818. sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 241. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 291. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de BK.nın 244/3. TBK.nın 295. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir. Hemen belirtmek gerekir ki; bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin, kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir. Ayrıca amacın gerçekleşmeyeceğinin kesin biçimde anlaşılması tarihi ile bu tarihten itibaren BK.nın 246. TBK.nın 297. maddesine göre bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde bağıştan dönme (rücu) hakkının kullanılıp kullanılmadığının araştırılması da zorunludur.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 2498 ada 3 parsel sayılı taşınmazın arsa vasfı ile davalı ... adına kayıtlı olduğu, taşınmazın imar uygulamasında resmi bina olarak gösterildiği, davacının 10/03/1995 tarihinde taşınmazı kayıtsız, şartsız davalıya bağışladığı kayden sabit olup, taraflar arasında düzenlenen 17/01/2000 tarihli protokol başlıklı belgede davacı mülkiyetinde bulunan dava konusu taşınmazın TSE hizmet binasının inşası için davalıya hibe edildiğinin ve binanın kaba inşaatının davacı Dernek tarafından yaptırıldığının belirtildiği, davalı İdare tarafından hizmet binasının güçlendirilmesi, laboratuvar ortam şartlarının iyileştirilmesi ve akreditasyon faaliyetlerinin hızlandırılması için davacının binadan tahliyesinin talep edildiği, davalı Derneğin taşınmazdaki binayı 30/04/2009 tarihinde tahliye ettiği, davalının 07/06/2007 tarihinde söz konusu binanın kullanıma elverişli olmadığına dair etüt raporu düzenlettirdiği ve 2018 yılında anılan binayı boşaltarak, bütün akreditasyon ve test faaliyetlerini Manisa'ya taşıdığı, Turgutlu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/14 D. İş sayılı dosyasında dava konusu taşınmazdaki binanın boş olduğunun ve kullanılmadığının belirtildiği anlaşılmıştır.
3.3.2. Her ne kadar resmi akitte temlikin şartsız bağış olduğu yazılmış ise de, mülkiyetin naklinin dayanağını teşkil eden idari karar veya sair belgelerden temlikin koşula bağlandığı anlaşılabiliyorsa bu olguların dikkate alınması, bu itibarla, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekmektedir.
Eldeki davada 17/01/2000 tarihli protokol başlıklı belgede dava konusu taşınmazın TSE hizmet binasının inşası için davalıya hibe edildiğinin vurgulandığı, tarafların gerçek iradelerini ortaya koyan ve koşullu bağış olgusunu saptayan bu belgeye değer verilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Gerek öğreti ve gerekse kararlılık kazanan yargısal uygulamalar da bu yöndedir. (H.G.K. 18.01.1987 tarihli 1986/1-200 Esas, 1987/109 Karar) Diğer taraftan; davalı İdarenin, TSE hizmet binasının faaliyet göstermesi için kendisine temlik edildiği anlaşılan dava konusu taşınmazdan Manisa'ya taşındığı ve taşınmazın dava ve keşif tarihleri itibariyle kullanılmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; bağışın koşullu olduğu ve koşulun, TSE hizmet binasının Manisa iline taşınması sonucunda yerine getirilmediği gözetilerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Turgutlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalıdan alınmasına, alınan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 15/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
-MUHALEFET ŞERHİ-
Dava, şartlı bağıştan rücu sebebiyle açılmış tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi de istinaf başvrusunu esastan reddetmiştir.
Sayın çoğunluk ile aramızda çıkan uyuşmazlık, bağışın şartlı olup olmadığı, şartlı ise bu şartın yerine getirilip getirilmediği noktasında toplanmaktadır.
Sayın çoğunluk da yapılan işlem sırasında bağışın şartlı yapılmadığını kabul etmektedir. Taraflar arasında yapılan 2000 tarihli protokol ile bağışın şartlı hale gelip gelmediği tartışmalıdır. Söz konusu protokol ile açıkça bağışın şartlı olduğu yönünde bir anlaşma yapılmamıştır. Binanın güçlendirilmesi amacıyla davacı derneğin binadan tahliyesinin sağlanması nedeniyle somut dava açılmıştır. Davalı kurumun uzun bir süre sonra Manisa’ya taşınması, olmayan bağış şartının ihlal edildiği anlamına gelmeyecektir.Açıklanan bu nedenler ve gerek İlk Derece, gerekse Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesinde belirtilen nedenlerle kararın onanması görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyoruz.