"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı Perşembe Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 25/09/2019 tarihli ve 2014/49 Esas, 2019/114 Karar sayılı hükmün düzeltilerek onanmasına ilişkin olan Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 16/03/2022 tarihli, 2021/4223 Esas, 2022/2164 Karar sayılı kararının düzeltilmesi süresi içerisinde davacılar vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, Perşembe ilçesi Doğan köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 107 ada 8, 9, 16, 126 ada 2, 4, 17, 19, 24 ve 127 ada 1 parsel sayılı taşınmazların pay tapu kaydı ve taksim nedeniyle davalının babası...adına tespit ve tescil edildiğini, daha sonra bu taşınmazların 12.08.2009 tarihinde satış yoluyla davalı ...'e devredildiğini ancak tespitin hatalı olduğunu, murisleri ... ile davalının babası ...’ün kardeş olduğunu, murislerinin 14/05/1969 tarihli 92 no.lu tapu kaydı ile çekişmeli taşınmazlarda payı olduğunu ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının murislerinin payı oranında iptali ile adlarına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, davacıların murisi ...’ın dava konusu taşınmazlardaki hissesini 1972 yılında davalının babası Abdullah’a satıp, zilyetliğini devrettiğini, satış bedelinin ödendiğini, davalının da taşınmazları babasından satın aldığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Perşembe Sulh Hukuk ve Asliye Hukuk Mahkemeleri tarafından verilen karşılıklı görevsizlik kararı üzerine yargılamaya devam eden Perşembe Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/12/2012 tarihli 2012/130 Esas 2012/273 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar:
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 01/07/2013 tarihli ve 2013/7546 Esas, 2013/7548 Karar sayılı kararıyla; "... davacılar tarafından 26.10.2009 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesine açılan dava hakkında Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.10.2009 tarihli, 2009/249-349 E. ve K. sayılı kararı ile davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesinde olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği ve bu görevsizlik kararının 23.12.2009 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği, bunun üzerine davacıların talebi doğrultusunda davanın Sulh Hukuk Mahkemesine nakledildiği, Sulh Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda 09.03.2012 tarihli 2010/11 E. 2012/139 K. sayılı karar ile görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verildiği ve verilen görevsizlik kararının 20.06.2012 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği dolayısıyla ortada kesinleşmiş iki görevsizlik kararı olması nedeniyle merci tayini yoluna gidilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 13/10/2015 tarihli 2015/10746-9037 sayılı kararıyla Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna dair merci tayini kararı üzerine yargılamaya devam eden Perşembe Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/09/2019 tarihli 2014/49 Esas 2019/114 Karar sayılı kararıyla; davacılardan ...’ın yargılama devam ederken 04.04.2018 tarihinde vefat ettiği, davacı tarafa müteveffaya ait veraset ilamını dosyaya sunmak, tüm mirasçılarının davaya muvafakatlerinin alınması bunun mümkün olmaması halinde terekesine temsilci atanması için Sulh Hukuk Mahkemesine başvurmak üzere yetki ve süre verildiği bu ara kararın yerine getirilmemesi üzerine bu sefer davacı tarafa aynı ara karar için kesin süre verildiği bu arada bir kısım mirasçıların vekaletnamesinin dosyaya sunulduğu geriye kalan iki mirasçı ... ve ... ‘ın vekaletnamelerinin sunulması için 1 haftalık kesin süre verildiği, bir sonraki celseye kadar tüm mirasçıların vekaletnamesinin dosyaya ibraz edildiği, ancak mirasçı ...’ın 03/05/2019 havale tarihli dilekçe ile avukatın dosyaya sunduğu vekaletnamenin 2018 tarihli olduğunu, avukatını azlettiğini ve davaya muvafakatinin olmadığını beyan ettiği, dolayısıyla davacının mirasçılarının hepsinin davaya katılımı sağlanmadığı gibi bu hususta el birliği halinde mülkiyete tabi terekeye temsilci atanması için Sulh Hukuk Mahkemesine yapılan bir talebin de dosyada bulunmadığı gerekçesiyle, davanın aktif husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
5. Düzelterek Onama İlamı
Karar, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 16/03/2022 tarihli ve 2021/4223 Esas, 2022/2164 Karar sayılı kararıyla; "...Somut olayda davalı ...'ün babası Abdullah Akgün’ün dava tarihi itibariyle sağ olduğu ve davacıların murisi Esma'nın mirasçısı olmadığından terekeye karşı 3. kişi durumunda olduğu,bu halde mirasçılardan birisinin veya bir kaçının kendi payı/payları hakkında açtığı davanın, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığı, Mahkemece davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken davacı ...’ın yasal mirasçılarının davaya dahil edilmemesi nedeniyle aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de; kararın (IV/6.3.1.) no.lu paragrafında yer verilen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğu” gerekçesiyle hükmün gerekçesi düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
V. KARAR DÜZELTME
1. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar:
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin düzeltilerek onama ilamına karşı süresi içerisinde davacılar vekili tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulmuştur.
2. Karar Düzeltme Nedenleri:
Davacılar vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle, davacılar murisi (baba)...’ın karısından kendisine düşen payı dava ettiğini, o ölünce ... dışındaki mirasçıların davaya devam ettiklerini, hem İlk Derece Mahkemesinin hem Yargıtayın davayı sadece usul yönünden reddettiklerini, düzelterek onama kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacıların hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, düzeltilerek onama kararının kaldırılarak hükmün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Türk Medeni Kanunu’nun miras ortaklığı başlıklı 640. maddesinde “Birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir. Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır. Bir mirasçı ödemeden aciz hâlinde ise, mirasın açılması üzerine diğer mirasçılar, haklarının korunması için gerekli önlemlerin gecikmeksizin alınmasını sulh mahkemesinden isteyebilirler ” düzenlemesi yer almaktadır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1 Kadastro sonucunda Doğan köyünde bulunan 107 ada 8, 9, 16, 126 ada 2, 4, 17, 19, 24, 127 ada 1 parsel sayılı sırasıyla 1391.84, 565.05, 406.02, 373.31, 4326.36, 2292.25, 478.33, 1785.34 ve 13750.66 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan, 107 ada 8, 16, 126 ada 2, 4, 17, 24, 127 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar pay tapu kaydı ve taksim nedeniyle Abdullah Akgün, 107 ada 9 ve 126 ada 19 parsel sayılı taşınmazlar ise pay tapu kaydı ve taksim nedeniyle Aydın Akgün adına tespit ve tescil edilmiştir. Bilahare çekişmeli taşınmazlar 12.8.2009 tarihinde satın alma nedeniyle davalı ...'e intikal etmiştir.
3.3.2 Davacılar ..., ..., ... ve ... murisleri ...’a ait pay tapu kaydına dayanarak dava konusu taşınmazların ...’a ait pay oranında iptali ile adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Bu hali ile dava, üçüncü kişiye karşı açılan ve miras payının adlarına tescil talep edilen bir dava olmayıp, dava konusu taşınmazlardaki murise ait payın terekeye döndürülmesi istemine ilişkindir. Adı geçenin ölüm tarihi itibari ile terekesi elbirliği hükümlerine tabidir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca, mirasçılar arasında elbirliği mülkiyet hükümleri geçerli olup ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Bu nedenle, miras yoluyla gelen hakka dayanılarak terekeye tabi bir taşınmaz için üçüncü kişiye karşı genel mahkemelerde açılacak davalarda, tüm mirasçıların birlikte dava açmaları veya açılan davaya diğer mirasçıların muvafakatlerinin sağlanması ya da miras şirketine temsilci tayin ettirilmesi zorunludur.
3.3.3 Somut olayda ilk Derece Mahkemesince kök muris ...mirasçılarından davacı eş ...’ın 04.04.2018 tarihinde yargılama sırasında ölümü ile mirasçılardan ...’ın davaya muvafakat etmediği, bu haliyle davacılara ...’ın muvafakatinin olmadığını bildirdiği 03.05.2019 tarihinden sonra terekeye temsilci atanması için süre ve imkan tanınması gerekirken davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacılara taraf koşulunu sağlaması için uygun süre verilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
3.3.4 Mahkemece öncelikle davacılara,davanın terekeye döndürülmesi istemi ile açıldığı anlaşıldığına ve mirasçılardan ...’ın davaya muvafakat etmediğini bildirdiğine göre kök muris ... terekesine temsilci atanması için süre ve imkan tanınmalı, bu şekilde aktif dava ehliyetindeki eksikliğin giderilmesi halinde işin esasına girilmeli ve tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
3.3.5 Hal böyle olunca; Mahkemece verilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulması gerekirken bu husus göz ardı edilerek (IV./5) no.lu paragrafta yazılı gerekçelerle hükmün gerekçesi düzeltilerek onandığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 16/03/2022 tarihli ve 2021/4223 Esas, 2022/2164 Karar sayılı düzeltilerek onama ilamının ortadan kaldırılmasına ve hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 16/03/2022 tarihli ve 2021/4223 Esas, 2022/2164 Karar sayılı düzeltilerek onama ilamının ortadan kaldırılmasına ve hükmün az yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, karar düzeltme ve temyiz peşin harcının istek halinde karar düzeltme isteyen davacılara iadesine, 28/09/2022 gününde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.