"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Hatay 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil-tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakanları ...'ün maliki olduğu 171, 418, 431 ve 716 parsel sayılı taşınmazları diğer çocukları olan davalılar ..., ..., ..., ... ve ...'a satış göstermek suretiyle devrettiğini, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, öte yandan çekişme konusu taşınmazlardan 418 parsel sayılı taşınmazdaki ¼ payın, 716 parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payın muris tarafından bedeli ödenmek suretiyle üçüncü kişilerden satın alındığını ve davalılardan o dönemde yaşı küçük olan ... adına tescilinin sağlandığını ileri sürerek, muvazaalı olarak devredilen taşınmazlar yönünden tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine, üçüncü kişilerden alınarak davalı ... adına tescil edilen 418 ve 716 parsellerdeki paylar yönünden tenkise karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davayı kabul etmediklerini, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususların gerçeği yansıtmadığını, yapılan işlemin muvazalı olmadığını, mal kaçırmak maksadı ile yapılmış bir devir olmadığını, satış işleminin gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 26.09.2019 tarihli ve 2017/231 E, 2019/390 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın temlik tarihinde mal satmaya ihtiyacı olmadığı gibi, davalıların da satış bedelinin ödendiğine ilişkin bir belge ibraz etmediği, mirasbırakanın temlik tarihinde gelirinde bir artış bulunmadığı, tüm taşınmazlarını sadece erkek çocuklarına devrettiği ve davalılardan ... dışındakilerin tapu iptali ve tescil yönünden kabul beyanlarının bulunduğu, mirasbırakan tarafından davalılara yapılan temliki işlemin mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu, aslında bağışlama kastıyla hareket ettiği, murisden davacılara verilen yer olmadığı, bu haliyle murisin paylaştırma amacı da gütmediği anlaşıldığından davanın KABULÜNE; dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptaline, davacının veraset ilamındaki hisseleri oranında adına tesciline; davacının 418 ve 716 no.lu parseller ile ilgili murisin 3. şahıslardan davalılara yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile ilgili tenkis talebinin ise hak düşürücü süre bakımından reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılardan ... tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. Kaldırma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 30.11.2020 tarihli ve 2020/521 Esas, 2020/1240 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece Hatay ili, Antakya ilçesi, Karaali Mahallesi 716 (149 ada 12) parsel, 418 (139 ada 2) parsel, 431 (139 ada 1) parsel sayılı taşınmazlarda muristen geçen payın davacının miras hissesine karşılık gelen kısmının tesciline, reddedilen 139 ada 2, 149 ada 12 parsellerde davalı ...'a geçen 1/4 ve 2/3 payın muristen geçtiği anlaşılmakla bu paylar üzerinden hesaplama yapılması, 139 ada 1 parselde ...'a 2001 yılında muris tarafından devir yapıldığı, 179 ada 12 no.lu parselde 2001 de muristen 1/3 er hisse geçtiği anlaşılmakla, muristen geçen payda verasete göre davacının payına yönelik tescil kararı verilmesi, parselde malik olmayan davalılara tapuda hisse verilmemesi gerekirken uygulamaya elverişli olmayan ve tapuda infazı mümkün olmayacak, çelişki oluşturacak şekilde tescil kararı verilmesi hatalı olduğundan tarafların istinaf başvurularının kabulü ile Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 14.04.2021 tarihli ve 2020/315 Esas, 2021/139 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakanın temlik tarihinde mal satmaya ihtiyacı olmadığı gibi, davalılar tarafından da satış bedelinin ödendiğine ilişkin bir belge ibraz edilmediği, davalıların kısmi kabullerinin olduğu, davacıya genel olarak payını vermeyi kabul ettikleri, bu durumda davalıların 4 tanesinin davaya diyeceklerinin olmadığını beyan ettikleri, murisin tüm taşınmazlarını sadece erkek çocuklarına ve kızı ...'a devrettiği, davacı kızına geçen mal varlığı olmadığı devrin muvazaalı ve mal kaçırmaya yönelik olduğu, istinaf kaldırma kararında belirtilen hususlar ile tarafların itirazlarını da karşılar şekilde tapu kayıtlarına, satış ve devirlerdeki hisselere, mirasçılık belgesine göre bilirkişilerden ek rapor alındığı ve payların belirlendiği gerekçesiyle ek rapor doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ç. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
D. İstinaf Nedenleri
Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının usule aykırılık teşkil ettiğini, eksik ve hatalı yapılan yargılama sonucunda, savunmalarının hiçe sayılarak karar verildiğini, geçmiş dönem şartları ve müvekkilinin haklarının dikkate alınmadığını, tenkis davasının zamanaşımına uğramış olduğunu, müvekkilinin kendi yerlerini ekerek kazandığı paralar ile ve yine Adana iline gidip orada kazandığı paralar ile söz konusu diğer yerleri satın aldığını, murisin o zamanlarda ne bir sosyal güvencesi ne de bir gelirinin bulunmadığını, ailenin en büyük çocuğu olarak müvekkilinin kardeşlerine babalık yaptığını, Mahkemenin bu durumu böyle değerlendirmemesinin iyiniyet ilkesine aykırı olduğunu, müvekkilinin maliki bulunduğu 418 ve 716 parsellerle kardeşlerinin herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, müvekkilinin, kardeşi ...'in düğün borçlarını ödemesi karşılığında, 716 sayılı parselin gerçek bir satış ile devredildiğini, mirasbırakan babasının maddi durumunun kötü olması nedeniyle bu yerleri satmak zorunda kaldığını, müvekkilinin maddi durumunun her zaman iyi olduğunu, tüm arazilerin müvekkili tarafından para verilerek alındığını, yine babasının amacı eğer kız çocuğundan mal kaçırmak olsaydı, diğer kızına da pay vermeyeceğini, ya da tüm mallarını devretmiş olması gerektiğini, muris vefat ettiğinde halen adına kayıtlı birden çok taşınmaz olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
E. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 30.05.2022 tarihli ve 2021/1365 Esas, 2022/858 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedene dayalı iptali ve tescil ve tenkis istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras ... çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, ... ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
2. Öte yandan; mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s. ... Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17). Mirasbırakan 1.1.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı ... Kanunu Medenisi hükümlerinin, 1.1.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir.
Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümünün bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık, 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (TMK m.565) Miras bırakanın TMK'nın 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nın 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK'nın 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanun'un 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih ... gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih ... doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 tarihli 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1927 doğumlu mirasbırakan ...'ün 03.10.2012 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı kızı ..., davalı çocukları ...- ...- ...- ...- ... ile dava dışı torunları ... ve ...'nin kaldıkları, murisin adına kayıtlı çekişme konusu 716 parsel sayılı (yeni 149 ada 2 parsel) taşınmazdaki 2/3 payını 21.08.2002 tarihli satış işlemi ile davalı oğlu ...'a, 12.07.2001 tarihli satış işlemi ile maliki olduğu 431 parsel (yeni 139 ada 1 parsel) sayılı taşınmazını davalı kızı ...'a, 418 parsel (yeni 139 ada 2 parsel) sayılı taşınmazdaki 3/4 payını 1800/2400 hisse itibar ederek 462/2400 payını davalı oğlu ...'a, 462/2400 payını davalı oğlu ...'e, 876/2400 payını davalı oğlu ...'a, 171 parsel sayılı taşınmazını ise 1/3 er paylar itibariyle davalı oğulları ..., ... ve ...'e temlik ettiği, dava konusu taşınmazlardan 418 parselin 3/4 payı ile 716 parselin tamamı öncesinde dava dışı ... ... adına kayıtlı iken, 14.10.1960 tarihli satış işlemi ile 418 parseldeki payını 3 hisse itibar ederek 2 hissesini muris ...'e, 1 hissesini davalı ...'a, yine 716 parsel sayılı taşınmazını 3 hisse itibar ederek 2 hissesini muris ...'e, 1 hissesini ise davalı ...'a devrettiği, davalı ... 1960 doğumlu olup söz konusu satış tarihinde küçük olduğundan resmi satış senedinde davalı ... adına velayeten annesi ... ve babası ...'in yer aldıkları, yargılama aşamasında 26.09.2019 tarihli duruşmada davalılardan ..., ..., ...'ün ; " Ben davacı tarafın malını istiyorsa malını vereceğim, bir diyeceğim yoktur" şeklinde beyanda bulundukları, yine aynı duruşmada davalı ...'ün ise; " Ben babamdan bana devredilen taşınmazlar yönünden davacıya taşınmaz vermeyi kabul ediyorum, ancak babamın amcasından kalan ve tenkis iddiasına konu olan kısım yönünden açılan davayı kabul etmiyorum, davanın reddine karar verilsin" şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.
2. Muris adına kayıtlı olup davalılara 2001 ve 2002 tarihli resmi senetlerle devredilen çekişme konusu taşınmazlardaki paylar yönünden; temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanmak suretiyle davanın kabulüne ve davacının payı oranında tapu iptali ve tescile karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı ...'ın bu hususa ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Tenkis talebi yönünden yapılan incelemede ise;
Çekişme konusu 418 ve 716 parsel sayılı taşınmazlardaki bir kısım payların 14.10.1960 tarihli resmi satış işlemi ile muris tarafından bedelleri ödenmek suretiyle alındığı ve davalı ... adına tescilinin sağlandığı, bu suretle yapılan kazandırma işleminde davacının saklı payının zedelendiği tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller itibariyle sabittir.
4. Ne var ki; hükme esas alınan 22.02.2021 tarihli bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır. Şöyle ki; davacıların muris muvazaasına dayalı olarak açtıkları eldeki temyize konu davada davacıların miras payları oranındaki tescil hükümlerinin de terekenin belirlenmesinde ve sabit tenkis oranının tespitinde dikkate alınması gerekirken bu hususun göz ardı edilmiş olması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.