Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5388 E. 2023/1924 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davacıların miras paylarına isabet eden değerin temyiz kesinlik sınırını aşıp aşmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların miras paylarına isabet eden değerin 2022 yılı temyiz kesinlik sınırının altında kalması gözetilerek, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. ve 366. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin değerden reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

KARAR : Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Erdemli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı İsmahan vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiş, kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 10.02.2021 tarihli ve 2021/259 E., 2021/690 K. sayılı kararıyla “...taşınmazın dava tarihi itibari ile toplam değeri 89.000,00 TL olarak belirlenmiş, bilirkişi raporuna davacı tarafça değerin düşük belirlendiği, davalı tarafça da fahiş olarak belirlendiği gerekçesi ile itiraz edilmesi üzerine, Mahkemece aynı bilirkişiden ek rapor alınmış, 17.01.2018 tarihli ek raporda da bilirkişi ilk rapordaki aynı hususları tekrarlayarak, taşınmazın bedeli konusunda kök rapordaki sonuç ve kanaatinin değişmediğini belirtmiştir. Anılan ek rapora da her iki tarafça itiraz edilmesine rağmen, Mahkemece herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin tarafların itirazı reddedilmiştir. Bilindiği üzere; dava değeri, harç ve yargılama giderlerinin hesabında nazara alınacağı gibi, kanun yolu da dava değerine göre belirleneceğinden, dava değerinin objektif koşullarla belirlenmesi önem arz etmektedir. Ne var ki, somut olayda taşınmazın miktarı ve bulunduğu konum nazara alındığında belirlenen taşınmaz değeri hakkında tereddüt hasıl olmuştur. Ziraat mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporlar afaki olup, hükme esas alınacak nitelikte değildir. Hâl böyle olunca; taşınmazın niteliği itibariyle üç kişilik uzman bilirkişi heyetiyle yerinde yeniden keşif yapılmak suretiyle, çekişme konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle değerini belirtir, itirazları karşılar ve önceki raporlarla çelişkileri giderir şekilde gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak, her bir davacının payına isabet eden dava değerinin tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, eksik harç olması halinde 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. ve 32. maddeleri gereğince tamamlatılması, bu eksiklikler yerine getirildikten sonra, dava değeri üzerinden her bir davacının miras payı dikkate alınarak kararın temyiz kabiliyetinin olup olmadığının gözetilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir..." gerekçesiyle bozulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Hemen belirtilmelidir ki, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı olarak pay oranında açılan tapu iptali-tescil davalarında, davacılar ve davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin davayı açan mirasçı veya mirasçıların her birinin payına isabet eden değer olacağı kuşkusuzdur.

Somut olayda, davaya konu taşınmazın dava tarihi itibarıyla keşfen saptanan 213.598,80 TL değerine göre davacıların 1/4 miras paylarına karşılık gelen 53.399,70 TL'nin 2022 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 107.090.00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.

KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşılan eldeki dava yönünden davacılar vekillerinin temyiz dilekçesinin değerden REDDİNE,

Alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.

-MUHALEFET ŞERHİ-

Anayasa’nın 90. maddesiyle iç hukukun bir parçası haline gelen ve temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşme niteliğinden dolayı kanunlar karşısında öncelikli konumda olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’dir. Yargısal temel haklar açısından Sözleşmenin en önemli hükümleri 6. maddede düzenlenen “âdil yargılanma ..." ve 13. maddede düzenlenen “etkili bir hukuki yola başvurma” hakkıdır. Sözleşmenin 6. maddesinde düzenlenen ve adli mekanizmanın işleyiş ve organizasyonunda bireye bir dizi usuli güvence sağlayan bir haklar bütünü olan ... yargılanma ..., usul hukukuna ilişkin koruma mekanizması içermesiyle bir adalet standardı oluşturur. (Billur Soydan Yaltı -Vergi Dünyası Dergisi)

... yargılanma ... ve etkin başvuru imkanını yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir yargı sisteminde istinaf ve temyiz yolları kabul edilmişse bunların ... yargılanmanın gereklerine uygun olarak işletilmesi gereğine vurgu yapmıştır.

Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi, iç hukukta kanun yolunun öngörülmesi halinde, bu yola başvuru hakkının etkili bir biçimde kullanabiliyor olması gerektiğini kabul eder. Aksi halde mahkemeye erişim hakkının ihlali ortaya çıkar.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa’da tanınan bir hakkın ihlal edildiğini iddia eden herkes mahkemeye erişim hakkına sahiptir. Mahkemeye erişim ... Türk Hukukunda bütün uyuşmazlıklarda korunması gereken bir haktır.

Mahkeme ..., hak aramak için mahkeme önüne gidebilme imkanının gerçekten, fiilen ve etkili bir biçimde mevcut olmasını gerektirir. Mahkeme ... sadece hukuken öngörülen sınırlamaların değil fiilen öngörülen sınırlamaların da kaldırılmasını gerekli kılar. Bununla beraber mahkeme ... mutlak bir hak olarak görülmemektedir. Devlet bu konudaki düzenlemesini yaparken bir takdir alanına sahiptir. Fakat mahkeme hakkına getiren sınırlama meşru bir amaç gütmeli, hakkın özünü zedeleyecek şekilde olmamalı güdülen amaçlar orantılı açık ve ölçülü olmalıdır.

Anayasa Mahkemesi, bireysel başvurularda mahkeme hakkını Anayasa’nın 36. maddesi çerçevesinde ele almaktadır. ... yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkını, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek şeklinde tarif etmektedir.

Anayasa Mahkemesine göre, usul kurallarının hukuki güvenliğin sağlanması ve yargılamanın düzgün bir şekilde yürütülmesi sonucu adaletin tecelli etmesine hizmet etmek yerine, kişilerin davalarının yetkili bir mahkeme tarafından görülmesi bakımından bir çeşit engel haline gelmeleri durumunda, mahkemeye erişim ... ihlal edilmiş olacaktır (Sibel İnceoğlu-Adıl Yargılanma ...).

Anayasa Mahkemesi, mahkeme ... bakımdan, öngörülen koşulların açıkça hukuka aykırı olarak yanlış uygulanması ya da yorumlanması nedeniyle kişiler dava açma ya da kanun yoluna başvurma hakkını kullanamadığı takdirde mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini kabul etmektedir.

Anayasa ile güvence altına alınan hukuki korunma ... (36. madde) yalnızca şekli bir yargılama yapılmasını değil bunun yanında ... ve doğru bir yargılamayı da gerektirmektedir. ... yargılamanın teminatlarından biri de kanun yollarıdır (Tolga ... -Medeni Usul Hukukunda İstinaf).

Mahkeme kararlarının hukuka uygunluğunun bir üst mahkeme tarafından denetlenmesi Anayasal bir gerekliliktir.

Anayasa Mahkemesine göre de mahkeme ... sadece ilk derece mahkemesine başvurmayı değil temyiz yoluna başvurmayı da kapsar.

Somut uyuşmazlık muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil talebine ilişkin olup, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 10.07.2018 tarihinde davanın kabulüne karar verilmiş, davalının istinaf başvurusu üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmün davacılar vekili tarafından temyizi üzerine Dairece 10.02.2021 tarihli karar ile dava değerinin; harç ve yargılama gideri hesabında, ayrıca kanun yolu incelemesi yapılıp yapılmayacağı hususunda önem arz ettiği, dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin, raporlar arasındaki çelişkiler giderilecek şekilde belirlenmesi, her bir davacının payına isabet eden dava değerinin tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, varsa eksik harcın ikmal edilmesi, her bir davacının miras payı dikkate alınarak kararın temyiz kabiliyetinin olup olmadığının gözetilmesi gereğine değinilerek, sair temyiz itirazları incelenmeksizin hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, bozma kararına uyularak taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin 161.339,00 TL, her bir davacının miras payına isabet eden değerin 53.779,70 TL olduğu belirlenmiş ve eksik harcın ikmali sağlanmıştır.

Dairece, Bölge Adliye Mahkemesinin 10.07.2018 tarihli kararı, kararın temyiz kabiliyetinin bulunup bulunmadığının belirlenebilmesi için dava değerinin net olarak tespiti gerektiğinden bahisle bozulmuş, sair temyiz itirazları bozma nedenine göre incelenmemiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararına uyularak belirlenen dava değerine göre her bir davacının miras payına isabet eden değerin 2018 yılı itibariyle temyiz sınırının üzerinde olduğu anlaşılmaktadır.

Buna göre, Dairenin 10.02.2021 tarihli bozma kararının, sadece dava değerinin belirlenmesine ilişkin olması nedeniyle, temyiz sınırının 2018 yılı itibariyle belirlenmesi gerektiği, Bölge Adliye Mahkemesinin bu nedenle temyiz yolu açık olarak karar verildiğine yönelik gerekçesinin yerinde olduğu, aksinin kabulü, yani temyiz sınırının ikinci karar tarihi 06.06.2022 itibariyle belirlenip temyiz talebinin değerden reddedilmesi, ... yargılanma ..., hak arama hürriyeti ve mahkemeye erişim haklarının açık ihlali anlamına geleceğinden, çoğunluğun temyiz talebinin değerden reddine yönelik kararına katılmıyoruz.