"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptal-tescil, tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, İlk Derece Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davalılar ... ve ... vekillerince duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 20/12/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat .... geldiler.Davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı ... vekili vd. Gelmedi.Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, oto galericiliği yaptığını, ticari ilişkilerinin bulunduğu dava dışı ... ...’ın araç alım-satımından kaynaklı kendisine 533.000,00 TL borçlu olduğunu, ... ...’ın “borcunu taşınmaz vererek ödeyeceğini, Karşıyaka’da 700.000-800.000 TL değerinde bir taşınmazı olduğunu, borcundan mahsup edildikten sonra fark bedeli ödediği takdirde taşınmazı kendisine devredeceği” telkini üzerine, borcu tahsil etmek amacıyla ve dava dışı ... ...’a duyduğu güven sebebiyle teklifi kabul ettiğini ve aradaki fark bedeli para yerine maliki olduğu dava konusu 77 ada 15 parseldeki 11 nolu bağımsız bölümü devrederek ödemek istediğini, bunun üzerine dava konusu 11 nolu bağımsız bölümün satışı için ...’in çalışanı olan dava dışı ...’ü vekil tayin ettiğini, ancak ...’in isteği üzerine taşınmazın davalı ... adına devredildiğini, kendisi taşınmazını devrettiği halde ... ...’ın borcuna karşılık devretmeyi vaad ettiği taşınmazı devretmekten kaçındığını, kendisini oyaladığı gibi taşınmazın davalı ... tarafından dava dışı ... ...’ın ticari ilişkisinin olduğu davalı ...’a, ...’nin de kısa bir süre sonra diğer davalı ...’e devrettiğini, tüm davalıların el ve işbirliği içerisinde olduğunu, alacağını tahsil edeceğine inandırılarak iradesinin sakatlandığını, hile ile taşınmazının elinden alındığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde taşınmazın rayiç değerinin tespiti ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemişir.
II. CEVAP
1. Davalı ..., taşınmazı bedelini ödeyerek davalı ...’dan satın aldığını, satış bedelini taksitler halinde banka kanalıyla ödediğini, iyiniyetli olduğunu, davacı ile dava dışı ... ... arasındaki ilişkinin davanın konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı ..., taşınmazı 220.000 TL bedeli karşılığında davalı ...’den satın aldığını, satış bedelinin 143.000 TL’sini elden, kalan 77.000 TL’sini ise banka kanalıyla ödediğini, iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
3.Davalı ..., davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/10/2018 tarihli ve 2017/42 E. 2018/356 K. sayılı kararıyla; iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tanık beyanlarının davacı iddialarını doğruladığını, davacının taşınmazı geri alacağı inancı ile ödemeler yapmaya devam ettiğini, davalıların ise muvazaalı şekilde devirler yaptığını, taşınmazın devir bedelleri ile gerçek bedelleri arasında fark bulunduğunu, son davalının iyi niyetli olduğu kabul edilse dahi diğer davalıların kötü niyetli olduğunu, tescil isteğinin reddine karar verilse bile son kayıt maliki davalı dışındaki davalılar aleyhine taşınmazın miktarı kadar tazminata hükmedilmesi gerektiğini, iddianın ispat edildiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 11/11/2019 tarihli, 2019/146 Esas - 2019/1861 Karar sayılı kararıyla; davacının dava dilekçesinde delil olarak, tapu kaydına, ekonomik durum araştırmasına, bilirkişi incelemesine ve tanık beyanına dayandığı, İlk Derece Mahkemesince dava ile ilgili delillerin toplandığı, mahallinde keşif yapıldığı, bilirkişi raporu alındığı, tanık beyanlarının tespit edildiği, davacılar arasındaki işlemin muvazaalı olduğunun ve davalıların kötü niyetli hareket ettiklerinin ispat edilemediği gözetilerek davanın reddine karar verildiği, verilen kararın sonuç itibariyle doğru olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 11/11/2019 tarihli, 2019/146 Esas - 2019/1861 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Bozma Kararı
Dairenin 17/06/2021 tarihli ve 2020/244 Esas - 2021/3379 Karar sayılı kararıyla; “..Somut olayda; dinlenen davacı tanıklarının beyanlarından ve tüm dosya içeriğinden, dava dışı ... ...’ın (davacının arkadaşı) davacıya borcunun bulunduğu, davacının dava dışı ...’in kendisine olan borcunu kapatacağına inandırılmak suretiyle kandırılarak hileye düşürüldüğü ve taşınmazın ...’in yanında çalışan davalı ...’a devrinin sağlandığı, ikinci el konumundaki davalı ... ve eşinin ise ... ... ile ticari iş yaptıkları ve durumu bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olduğu, taşınmaz davalı ...’ye devredildikten sonra dahi davacının ipotek borcunu ödemeye devam ettiği, devirlerin çok kısa aralıklarla ve ipotekle yükümlü olarak yapıldığı, son kayıt maliki ...’nın ise taşınmazın satış bedelinin tamamını ödediğini ispatlayamadığı, davalı ... ile aynı iş sektöründe ve aynı bölgede çalıştığı, durumu bilmesi gereken kişi konumunda olduğu anlaşılmakta olup, tüm bu olgular birlikte değerlendirildiğinde, hile iddiasının
ispatlandığı, davalılar ... ve ...’nın da iyiniyetli olmadıkları, TMK’nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
4. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Dikili 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/04/2022 tarihli, 2021/302 Esas - 2022/78 Karar sayılı kararıyla; temlikin hile ile yapıldığı, son kayıt maliki ...’nın taşınmaz bedelini ödediğini ispat edemediği,davalılar ... ve ...’nın iyi niyetli olmadıkları, TMK'nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacakları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
5. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Dikili 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/04/2022 tarihli, 2021/302 Esas - 2022/78 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı ... ve davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
6. Temyiz Nedenleri
6.1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararının gerekçesinin yerinde olmadığını,davalı ... ve eşinin dava dışı .... ile hiç bir akrabalık bağlarının bulunmadığını, davalı ...’nin davacıyı da tanımadığını, sadece ... ile yargılamadan önce ticari ilişkisi bulunduğunu, davacı yanca dava dışı ..... ile davalı ... arasındaki iddia edilen ortaklık ilişkisinin kanıtlanamadığını, davalı ...’nin davacı ile dava dışı ... ve ... arasındaki ilişkileri bilmesinin mümkün olmadığını, ...’nin taşınmaz satış bedeli olarak diğer davalı ...’un banka hesabına 07.03.2016 tarihinde 73.000,00 TL, 18.03.2016 tarihinde 55.000,00 TL, 29.03.2016 tarihinde 10.000,00 TL, 22.04.2016 tarihinde 35.000,00 TL havale yaptığını, ayrıca 08.03.2016 tarihinde 90.000,00 TL bedelli aracını devrettiğini, satış bedelinin tamamının ödendiğini, davalının diğer davalı ... ile yıllardır ticari faaliyette bulunduğunu, iyi niyetli olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
6.2.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı tarafça iddianın hiç bir şekilde ispat edilemediğini, davalı ...'nın davacıyı, dava dışı ...,...,...,ve davalı ...’ı tanımadığını, sadece ... ve eşini tanıdığını, davalının taşınmazı 220.000,00 TL bedelle satın aldığını, satış bedelinin 143.000,00 TL'sinin temlik tarihinde ...’ye elden verildiğini, kalan 77.000,00 TL'nin de davalının iş ortağı olan ...’un eşi ...’un banka hesabından ...’nin banka hesabına havale yapıldığını, davalının tapu devri sırasında taşınmaz üzerinde Yapı Kredi Bankası lehine ipotek bulunduğunu öğrendiğini, bu durumu banka yetkilileriyle görüştüğünü, kendisine, ipotek borcunun ödendiğini, ancak, ipoteğin fek edilmediği bilgisinin verildiğini, ancak tapu devrinden sonra banka yetkililerinin davalıyı arayarak yanlışlık olduğunu ve yaptıkları incelemede 40.000,00 TL civarında ipotek borcu olduğunu bildirdiklerini, taşınmazın icra yolu ile satılmasını engellemek için ipotek borcunun bakiye kısmını davalı ...’nın ödediğini, davalıya yapılan satışın gerçek olup muvazaalı olmadığını, davalının iyi niyetli malik olduğunu, davalının çalıştığı bölge ile davalı ...’nin hiç bir bağlantı ve ilgisi bulunmadığını, taşınmazın davalı ... tarafından satın alındıktan sonra davacı tarafça taşınmazdaki ipotek nedeniyle herhangi bir kredi ödemesi yapılmadığını, ipoteğin kalan kredi borcu olan 44.350,00 TL'nin davalı tarafından ödendiğini,davacının basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini, davacının iddialarının tamamının soyut nitelikte olduğunu, davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
7. Gerekçe
7.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, aldatma (hile) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
7.2. İlgili Hukuk
7.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
7.2.2 Hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3. Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesinde; "Tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur." hükmü düzenlenmiştir.
7.2.3. Değerlendirme
(V./3.) no.lu paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, (V./4.) no.lu paragrafta yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalı ... ve davalı ... vekillerinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, aşağıda yazılı 9.085,22 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılar ... ve ...’ten alınmasına, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalı ... ve ...'ten alınmasına, 20/12/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.