"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL 21. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, müdahalenin önlenmesi, ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne ilişkin kararın, davacı - karşı davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, yasal süre içerisinde davacı - karşı davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 15/11/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı - karşı davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar - karşı davacılar vekili Avukat .....ve Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı, 77 yaşında, iş hayatından ve tecrübesinden uzak, ailesi ve sosyal çevresi ile hiç çalışmadan hayatını sürdüren bir ev hanımı olduğunu, hayatında hiçbir ticari veya özel iş ilişkisinin olmadığını, 2005 yılında dava konusu 143 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bir kat ve çatı katından ibaret konutun tamamını, 35 ada 136 parsel sayılı taşınmazdaki 1/33 payı, 35 ada 142 parsel sayılı taşınmazdaki 12/1368 payı satın aldığını, bazı ailevi nedenler ile evini satmak istediğini, çocukları yanında olmaksızın tek başına evden alınarak Beyoğlu'ndaki bir notere götürülerek tahliye taahhüdü alındığını, noterden tapu müdürlüğüne gidilerek 31.500.000,00 TL tahmini rayiç değeri olan taşınmazının, 10.800.000 TL bedelle, 1/2'şer paylarla davalı ... ve davalı ... tarafından satın alındığını, davalıların taşınmazı rayiçlerinden göze çarpan bir nispetsizlikle satın aldıklarının farkında olduklarını, aşırı faydalanma nedeni ile iptal şartlarının oluştuğunu, dava konusu taşınmazların rayiç bedelleri ile satış değeri arasında %150'nin üzerinde açık fark olduğunu, davalıların zaafından faydalandıklarını, çok uygun fiyata mal kapatma niyetinde olduklarını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Asıl davada davalılar - karşı davada davacılar, dava konusu taşınmazların davacıdan satın alındığını, üç taşınmazın bir bütün halinde kullanıldığını, 07/11/2018 tarihinde davacıya 10.800.000,00 TL bloke çek ve 480.000 USD bankada elden nakit olarak satış bedelini ödediklerini, bu taşınmaz bedellerine ilave olarak tüm tapu devir bedellerinin de kendileri tarafından karşılandığını, taşınmazların gerçek değerleri üzerinden satın alındığını, aşırı yararlanmanın objektif ve subjektif unsurlarının gerçekleşmediğini belirterek, asıl davanın reddini savunmuşlar, karşı davalarında; davacının dava konusu taşınmazları satıp satış bedelini tahsil ettiği halde kendilerine teslim etmeyerek haksız ve hukuka aykırı şekilde elinde bulundurmaya devam ettiğini ileri sürerek, davacının taşınmazlara müdahalesinin önlenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000,00TL ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 23/12/2021 tarihli ve 2018/536 E., 2021/469 K. sayılı kararıyla; satış bedeli ile rayiç bedel arasında oransızlık bulunmadığı, gabin sebepleri oluşmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine; karşı davanın kabulü ile davacı - karşı davalının; karşı davacılara-davalılara satarak mülkiyet haklarını devrettiği taşınmaza haksız müdahalesinin önlenmesine, karşı davacıların ecrimisil talebinin kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı - karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı - karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki hususları tekrar ederek HMK'nın ön inceleme duruşmasına ilişkin usule uyulmadığını, gabin sebebine dayanılarak açılan davada, davalıların beyanları ve kamera kayıtları karşısında yeni duruma göre hile nedenine dayanıldığını, HMK 31, 33, 137/1 maddelerine göre inceleme yapılmadığını, cevap dilekçesinde tarafların sözlü anlaştıklarının ikrar edildiğini, üçüncü kişiye yapılan ödemenin davayı sona erdirmeyeceğini, gabinin maddi koşullarının davada oluştuğunu, bilirkişi raporları arasında fahiş fark bulunduğunu, mahkemece bunun dikkate alınmadığını, aldatma (hile) iddiasının hiç araştırılmadığını, asıl dava sonuçlanmadan men-i müdahale ve ecrimisil davasının sonuçlandırılamayacağını, asıl davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, men-i müdahale yönünden harç tamamlanmadığı halde hakimin tarafsızlığını yitirerek karşı tarafa yol gösterdiğini, duruşmaya ara vererek davalı, karşı davacıyı harç tamamlamaya gönderdiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 24/05/2022 tarihli ve 2022/739 E., 2022/913 K. sayılı kararıyla; davacı vekilinin usul itirazlarının yerinde olmadığı, davacı tarafından davalılara yapılan satış bedeli ile rayiç bedel arasında oransızlık bulunmadığı, objektif unsurun kanıtlanmadığı, sübjektif unsurun da gerçekleşmediği, asıl davanın reddinin yasal olduğu, davacının taşınmazı sattıktan sonra kullanmaya devam ettiği, kullanımının haksız olduğu, malik olarak davalıların - karşı davacıların elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep etme hakkı bulunduğu, bu konudaki bilirkişi raporunun usulüne uygun olduğu, asıl dava ile karşı dava arasında bağlantı bulunduğu, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca, davacı - karşı davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı - karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı - karşı davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, hukukun yanlış uygulandığını, alıcılarla hiçbir görüşemeye davacının katılmadığını, bedel konusunda bilgilendirilmediğini, davacının satış bedelinin banka hesabına yatırıldığına dair eski eşinden teyit aldığını ve sonrasında tapuda ferağı verdiğini, gabin nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası açıldığını, dilekçeler aşamasında iken cevaba cevap dilekçesinde davayı gabin dışında hile hukuksal nedenine de dayandırdıklarını, karşı davacıların süresi içinde harç ikmali yapmadıklarını, Mahkemenin ön inceleme duruşmasını yasanın emredici hükümlerine aykırı olarak yaptığını, ön incelemenin gereklerini yerine getirmeden, dilekçeler aşamasındaki hile iddiasını hiç dikkate almadığını, delilleri bile toplayıp değerlendirmediğini, bölge adliye mahkemesinin hukuku yanlış uyguladığını, dosyada belgelerle kanıtlı olayları, dava nedenlerini yok veya süresinden sonra olarak değerlendirip, maddi gerçekliğe aykırı tespitler yapıp, usulün emredici hükümlerine aykırılığı tespit edip, bu usulsüzlüğü mazur görüp, karara doğrudan etkili olan bu usulsüzlüklerin karara etkili olmadığı yönünde, dosyada karara etkili bir kısım deliller toplanmış olup, bir kısım delillerin toplanmamış olması karşısında incelemenin duruşmalı yapılması gerekirken bu konuda da usule aykırı olarak duruşma açmadan karar verdiğini, ek temyiz dilekçesi ile de bölge adliye mahkemesince maktu karar ve ilam harcı alınması gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl dava gabin hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, karşı dava müdahalenin önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Sözleşmenin gabin (aşırı yararlanma) nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki oransızlığın, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmaya, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış 6098 s. Türk Borçlar Kanunun (TBK) 28. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 21) maddesi ile aynen; "Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir." hükmü getirilmiştir.
O halde, aşırı yararlanmadan (gabinden) söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı oransızlık yanında, bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik (hafiflik) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki sübjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı zarar görene (sömürülene), sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteme hakkı verir.
Hemen belirtmek gerekir ki gabin davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde zarar gördüğünü iddia edenin kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani sübjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, (III.) no.lu paragrafta yer verilen İlk Derece Mahkemesi kararının, (IV./3.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacı - karşı davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar - karşı davacılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 792.512,58 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacı - karşı davalıdan alınmasına, 15/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.