Logo

1. Hukuk Dairesi2022/5793 E. 2023/3477 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın taşınmazının davalı tarafından hile yoluyla devralındığı iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, hak düşürücü sürenin geçip geçmediği ve davalıların iyiniyetli olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Hile ile temlik iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, mirasbırakanın daha önce aynı iddiaya dayanarak dava açmış olmasının hak düşürücü süreyi kesintiye uğrattığı ve davalıların iyiniyetli olmadığının ispatlanamaması gözetilerek, ilk derece mahkemesinin davalı ... lehine verdiği tazminat kararı hariç diğer kısımların onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescili, olmazsa bedel davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakan anneleri ...’ün okuma-yazma bilmeyen ve yaşlı birisi olduğunu, kardeşleri olan davalı ...’nin mirasbırakanın bu durumundan faydalanarak, su faturası ile ilgili işlemleri yapacağı telkini ile mirasbırakana ait dava konusu 651 ada 4 parsel sayılı taşınmazın hile ile adına tescilini sağladığını, ...’nin taşınmazı diğer davalı ...’ya, ... tarafından da işvereni olan diğer davalı şirkete devredildiğini, tüm temliklerin muvazaalı olduğunu, ayrıca ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/706 Esas 2015/424 Karar sayılı dosyası ile mirasbırakanın sağlığında davalı kızı ...’ye karşı çekişmeli taşınmaz hakkında hile hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal-tescil davası açtığını, ancak anılan dosyanın takipsiz bırakılması sebebiyle açılmamış sayılmasına karar verildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mirasbırakan ...adına tecilini, olmadığı takdirde paylarının rayiç bedeli tespit edilerek devir tarihinden itibaren faizi ile birlikte, değerine güncellenerek ve değiştirilerek payları oranında davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişler, aşamada davacılar vekili 04.01.2016 tarihli dilekçesi ile muris adına tescili sehven istediklerini, taleplerinin davacıların miras payları oranında adlarına tesciline şeklinde olduğunu bildirmişlerdir.

II. CEVAP

1. Davalı ..., davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, mirasbırakan annesi ...’ün malvarlığının sağlığında tüm mirasçıları arasında paylaşıldığını, dava konusu taşınmazın da bu nedenle kendisine devredildiğini, satış işleminin resmi şekilde ve tapu memuru önünde yapıldığını, ayrıca mirasbırakanın annesini ölünceye kadar baktığını, icra borçları nedeniyle taşınmazı bedeli karşılığında diğer davalı ...’e sattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ..., taşınmazı bedelini ödeyerek yatırım amaçlı satın aldığını, daha sonra diğer davalı şirkete sattığını ve satıştan elde ettiği gelir ile kendi işini kurduğunu, iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

3. Davalı Şirket, müteahhitlik yapan davalı şirketin bedeli karşılığında taşınmazı satın aldığını ve satıştan sonra taşınmaz üzerine 16 daireden oluşan 4 katlı bina yapıldığını, inşaatı gören davacıların bu duruma ses çıkarmadıklarını, iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 14.02.2019 tarihli ve 2016/514 Esas, 2019/99 Karar sayılı kararı ile; hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 05.12.2019 tarihli ve 2019/662 Esas, 2019/1457 Karar sayılı kararı ile; istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 05.04.2021 tarihli ve 2020/824 Esas, 2021/2024 Karar sayılı kararı ile “…Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesinin içeriği ve özellikle HMK'nın 140/3 maddesi gereğince ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığın hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat davası olarak belirlendiği gözetildiğinde, İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin davanın hile iddiasına dayalı olarak açıldığına ilişkin nitelendirmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddedilmiş olmasının isabetli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur… Mirasbırakan ...tarafından 02.07.2013 tarihli satış akdiyle ilk el davalı ...’ye yapılan temlikle ilgili hile iddiasına dayalı olarak 01.12.2013 tarihinde ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/706 E. 2015/424 K. sayılı dosyası üzerinden dava açıldığı, anılan davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, ancak kararın kesinleşmediği, mirasbırakan Ayşe’nin anılan bu dava ile aldatılma (hile) nedeniyle TBK’nın 39. maddesinde öngörülen bir yıllık süre içerisinde sözleşmeyle bağlı olmadığını ilk el davalı ...’ye bildirdiği, eldeki davada da davacılar, yapılan bu temlikle ilgili aynı hukuki sebep ile mirasbırakana teban dava açtıklarına göre, davanın süresinde açıldığı dosya kapsamı ile sabit olup, işin esasının incelenmesi gerekirken, mahkemece TBK’nın 39 uncu maddesine yanlış anlam yükleyerek, sözleşmeden dönme olgusunun “dava açma” olarak kabul edilmesi suretiyle, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddedilmesi doğru değildir… Davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı gözetilerek, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, taraf delillerinin toplanması, ilk el davalı ...’ye yapılan temlikin hile ile gerçekleşip gerçekleşmediğinin açıklığa kavuşturulması, hile olgusunun gerçekleştiği kanaatine varılması halinde, diğer davalıların 4721 sayılı TMK’nin 1023 üncü maddesi koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükmü uyulan bozma kararı uyarınca işlem yapılarak mirasbırakan ...tarafından davalı ... aleyhine çekişmeli taşınmaz hakkında hile iddiasına dayalı tapu iptal-tescil istemiyle 01.12.2013 tarihinde dava açıldığı, davacı tanığı ...'in görgüye dayalı beyanı ile örtüştüğü, ilk el davalı ...’ye yapılan temlikin hile ile gerçekleştiği diğer davalılar yönünden ise dosya kapsamından hile durumunu bilen veya bilmesi gereken konumunda olduklarının ispatlanamadığı gerekçesiyle tapu iptal ve tescil davasının reddine, davalı ... ve davalı Şirket aleyhine açılan tazminat davasının reddine, davalı ... yönünden tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar temyiz dilekçelerinde özetle, davalı ...'nin murisin yaşlılığından ve cahilliğinden faydalanarak taşınmazı adına tescil ettirdiğini, murisin okuma yazma bilmediğini, taşınmazın devredildiğini öğrenir öğrenmez 2013 yılında dava açtığını, ...'nin murisi eve kilitlemesi nedeniyle davayı takip edemediğini ve sonrasında da öldüğünü, taşınmazın kısa aralıklarla diğer davalılara temlik edildiğini, davalı ...'in davalı şirketin çalışanı olduğunu, davalıların kötü niyetli olarak birlikte hareket ettiklerini, bedeller arasında on kat fark olduğunu, gerçek bedelin ödendiğine dair ödeme belgesi olmadığını, banka kayıtları araştırılmadan karar verildiğini, davalı ...'in taşınmazı alacak ekonomik gücü olmadığını ileri sürerek davalı ... yönünden kararın onanması, diğer davalılar yönünden verilen tazminat talebinin reddine ilişkin kararın bozulması istemişlerdir.

2. Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle, hak düşürücü sürenin geçtiğini, muris tarafından açılan davanın da süresinde açılmadığını, ayrıca anılan davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini ve hakkın hiç kullanılmamış mahiyetinde olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile en geç murisin dava açtığı 01.12.2013 tarihinde hileyi öğrendiğinin kabulü gerektiğini, murisin halefi olarak dava açan davacılar yönünden de hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini, bozma ilamından sonra delil toplanılmadığını, son celse yetki belgesi ve beyanda bulunmak üzere süre talep edildiğini ancak kabul edilmediğini, davacı ve davalı tanıklarının örtüşen beyanlarının dikkate alınmadığını, sadece aleyhine olan tek bir tanık beyanının dikkate alındığını, annesi ölmeden önce annesine baktığını, giderlerini karşıladığını, murisin %72 engelli olduğunu, 2002 yılında annesine baktığı için taşınmazın verilmesi için ölünceye kadar bakma akdi düzenlenildiğini, murisin taşınmazı kendisine devretme iradesinin olduğunu, davanın ispatlanamadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, olmazsa bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri.

Bilindiği üzere, hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36 ncı maddesinin 1 ... fıkrasında açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

TMK’nın 1023 üncü maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”, 1024 üncü maddenin birinci fıkrasında; “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” 1024 üncü maddenin ikinci fıkrasında; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” 1024 üncü maddenin üçüncü fıkrasında; ise “Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin ve davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.06.2023 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.