"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : GEMLİK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin verilen kararın, davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun kabulüne, Mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşüldü:
I. DAVA
Davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, Gemlik ilçesi Küçükkumla çalışma alanında bulunan ve 3402 sayılı Kanun'un geçici 8. maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sonucunda Hazine adına tarla vasfı ile tespit ve tescil edilen 252 ada 611 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine, tescil koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davalı vekili, davacı yönünden belgesiz araştırması yapılmadığını, komşu parsel kayıtlarının getirtilerek uygulanmadığını, zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığının yeterince araştırılmadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 07.02.2019 tarihli ve 2018/841 Esas, 2019/114 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın en eski tarihli hava fotoğrafı ve memleket haritasında çalılık vasfında olduğu, eğiminin % 20-25 olduğu, davacı ve önceki maliklerin taşınmazı çalılık iken temizleyerek tarla haline getirip zeytin diktiği, 6831 sayılı Yasa'nın 1/J maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle, Mahkeme kararının HMK'nın 353/1-b.2. maddesi gereğince kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, taşınmazın orman sınırları dışında bulunduğu ve zilyetlikle taşınmaz edinmeye elverişli olduğu, tescil koşullarının da davacı yararına gerçekleştiğinin toplanan delillerle sübut bulduğu gerekçesiyle, hükmün bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 1/İ-) maddesine göre; sahipli arazideki aşılı ve aşısız zeytinliklerle, özel kanunu gereğince Devlet Ormanlarından tefrik edilmiş ve imar, ıslah ve temlik şartları yerine getirilmiş bulunan yabani zeytinlikler ile 9/7/1956 tarih ve 6777 sayılı Kanun'da tasrih edilen yabani veya aşılanmış fıstıklık, sakızlık ve harnupluklar ile 1/J-) maddesindeki düzenlemeye göre; funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımayan yerler orman sayılmamaktadır.
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun geçici 8. maddesinde, “Bu Kanunun yayımı tarihinden önce yapılan tapulama veya kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan tapuda kayıtlı taşınmazlar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerde ve çalışma alanı içinde orman olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılan alanlarda, daha sonra kesinleşen orman kadastrosu sonucunda orman sınırı dışında kalan tapulu ve tapusuz taşınmazların 3402 sayılı Kanun hükümleri gereğince kadastrosu yapılır."
3.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3.2.4. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesinde, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir."
3.2.5. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesinde, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” hükümleri düzenlenmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişmeli taşınmazın 1963 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında çalılık olması nedeniyle tespit harici bırakıldığı, 3402 sayılı Yasa’nın geçici 8. maddesi uyarınca tarla vasfı ile Hazine adına tespit ve tescilinin yapıldığı, tutanağın beyanlar hanesine de taşınmaz üzerinde bulunan zeytin ağaçlarının davacıya ait olduğuna dair şerh verildiği anlaşılmaktadır.
3.3.2. Somut olayda, taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu dışında kaldığı, öncesinin orman olmadığı, içinde sık ve sıralı dikilmiş 40-45 yaşlı bakımlı zeytin ağaçlarının bulunduğu, taşınmazın imar ve ihyasının tamamlanarak tespit tarihinden önce 20 yılı aşkın süre ile davacı tarafından kullanıldığı, böylece zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluştuğu sabittir.
3.3.3. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, 6831 sayılı Yasa’nın 1/J-) maddesine farklı anlamlar yüklenerek davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile HMK'nın 371. maddesi gereğince Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, HMK'nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 26/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.