"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/580 E., 2022/884 K.
DAVA TARİHİ : 30.10.2008
HÜKÜM/KARAR : Kabul / Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ: Kulu Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2008/768 E., 2021/740 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun reddine, resen gözetilen nedenlerle İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; çekişmeli 239 ada 2 parsel, 232 ada 12 parsel ve 203 ada 133 parsel sayılı taşınmazların davacıya miras ve taksim yoluyla intikal ettiğini, taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında hatalı olarak Hazine adına tespit edildiğini, dava konusu tarla vasfındaki özel mülkiyete konu taşınmazların eklemeli olarak 80 yılı aşkın süredir malik sıfatıyla kesintisiz kullanıldığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmazların 03.01.1963 tarihli tapu kaydına istinaden Hazine adına tescil edildiği, bilirkişi raporlarına göre taşınmazların tarım arazisi olarak kullanıldığı, mera vasfı bulunmadığı, hava fotoğraflarına göre 1954 yılından günümüze kadar tarla olarak kullanıldığı, mahalli bilirkişilerin taşınmazların taksim sonucu davacıya kaldığını beyan ettikleri, yapılan yargılama sonucunda iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; en eski hava fotoğrafının 1954 yılına ait olduğunu, zilyetlikle kazanmayı sağlayacak süreleri kapsamadığını, mahalli bilirkişilerin yaşlarının zilyetliğin başladığı tarihi bilmeye yetmediğini, taşınmazların açıkça mera parseline komşu olmasına rağmen mera araştırması yapılmadığını, davacıların iddialarını ispatlayamadıklarını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazlara uygulanan tapu kayıtlarının tesis tarihi olan 1963 yılından geriye doğru 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresini bilebilecek yaşta mahalli bilirkişi ve davacı tanık anlatımları, Jeodezi Mühendisi bilirkişisi tarafından 1954-1955 yılı hava fotoğrafları üzerinde yapılan inceleme sonuçları göz önüne alındığında; dava konusu 239 ada 2 ve 5 parsel sayılı taşınmazların mera parseli ile komşu olmasına rağmen komşu köylerden mahalli bilirkişi ve tanık dinlenmemiş ve fen bilirkişi tarafından 915 komisyon parseli kadastro paftasına usulünce çakıştırılmamış olsa da tespit tutanaklarının edinme sebebindeki bilgilere göre kadastro parsellerinin hangi komisyon parseli olduğuna dair uygulama yapıldığı, öncesinde kadim mera olsa bile toprak tevzi komisyonlarının çalışma yaptıkları yerlerdeki meraların niteliğini değiştirme yetkisine sahip olmaları ve 239 ada 2 parsel sayılı taşınmazın meradan açılmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun reddine resen gözetilen nedenlerle İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak gerekçesi değiştirilmek suretiyle yeniden hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ıncı maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14, 16, 20, 46/1, 2 nci maddeleri, 4753 ve 5618 sayılı Toprak Tevzi Çalışmalarının Usul Ve Esaslarına İlişkin Kanun hükümleri
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kadastro çalışmaları sırasında çekişmeli 239 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 03.01.1963 tarih ve 421 sıra nolu, 232 ada 12 parsel sayılı taşınmazın 03.01.1963 tarih ve 154 sıra nolu, 203 ada 133 parsel sayılı taşınmazın 03.01.1963 tarih ve 1356 sıra nolu tapu kayıtları uygulanarak Hazine adına tescil edildiği, edinme sebebi incelendiğinde 239 ada 2 parsel sayılı taşınmazın Halil oğlu ..., 232 ada 12 parsel sayılı taşınmazın ...... 203 ada 133 parsel sayılı taşınmazın Nuh Ali oğlu ... mirasçılarının işgalinde olduğunun yazıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkının bağımsız olarak veya birlikte kullanmak üzere, yetkili makam tarafından tahsis edilmiş olan veya böyle bir tahsis bulunmamasına karşın kadimden beri (öncesi belli olmayan bir zamandan beri) ilgili köy veya kasabalar tarafından mera olarak kullanılagelen ve hak sahiplerinin mevcut intifa hakları dışında üzerinde fiili ve hukuki tasarruflarda bulunamadıkları arazi parçasıdır. Bir yerin mera sayılabilmesi için bu amaçla bir köy veya kasabaya tahsis edilmesi, tahsis bulunmadığı takdirde kadimden beri o yerin mera olarak kullanıla gelmiş olması bir yere hukuken mera vasfını verebilmek için bu iki unsurdan birinin bulunması gerekir (Cin, H.:Türk Hukukunda Mera Yaylak ve Kışlaklar, 2. Bası, ... 1980, s. 37 vd.)
Mera olarak tahsis edilmiş olan veya kadimden beri mera olarak kullanılagelen yerler alınıp satılamaz, üzerine bina yapılamaz, ağaç dikilerek koru, bağ ve bahçe tesis edilemez. Meraların sınırlarının daraltılıp genişletilmesi ve zamanaşımı ile özel mülkiyete geçirilmesi mümkün değildir. Meraların vasfı değiştirilemez ve ziraat arazisi hâline getirilemez. Tahsisli veya kadim mera olgusunun belirlenmesi usul ve şekil yönünden birbirinden farklıdır. Zira tahsisli ve kadim meraların oluşumu itibariyle farklılıkları vardır. Tahsisli meralar, yetkili merciler tarafından kamunun yararlanmasına ayrılmak suretiyle ve tahsis yoluyla oluştuğu hâlde kadim meralar, başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel olarak o yer halkının yararlanması suretiyle kamu malı niteliğini kazanırlar.
Bir yerin yetkili bir merci tarafından mera olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mera olarak kabulüne yeterli olmadığı gibi zilyetlikle iktisap iddiasının dinlenmesine de engel değildir. Ne var ki, yetkili merci tarafından bir yerin mera olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mera olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekir. Taşınmazın tahsis yoluyla değil de kadim mera olduğunun anlaşılması hâlinde ise hiçbir şekilde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir (Hukuk Genel Kurulunun 30.10.1991 tarihli ve 1991/8-427 E., 1991/544 K.; 10.05.2006 tarihli ve 2006/8-240 E., 2006/292 K.; 14.11.2012 tarihli ve 2012/7-485 E., 2012/788 K.; 19.11.2014 tarihli ve 2013/8-1321 E., 2014/939 K. sayılı kararları).
Somut olayda;Mahkemece, çekişmeli taşınmazlarda davacı taraf lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 46/1 inci madde koşullarının oluştuğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de bu hususta yeterli araştırma ve inceleme yapılmamış, çekişmeli 239 ada 2 parsel sayılı taşınmaza komşu 239 ada 7 parsel sayılı taşınmazın mera olmasına rağmen yöntemince mera araştırması yapılmamış, bu bakımdan ziraat bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmazın niteliği ve komşu mera parselinden ne şekilde ayrıldığı, aralarında doğal ya da yapay ayırıcı unsurlar bulunup bulunmadığı hususlarında ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamış, komşu köylerden tespit edilecek mahalli bilirkişiler marifetiyle taşınmazın mera olup olmadığı, meradan sökülerek elde edilip edilmediği maddi olaylara dayalı olarak sorulup saptanmamıştır.
Hal böyle olunca, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için taşınmazların bulunduğu Kozanlı/Kalealtı Mahallesine ait kadim ve tahsisli mera kayıtları ile meraya ilişkin paftalar İlçe ve İl Özel İdare Müdürlüğü ile Tapu ve Kadastro Müdürlüklerinden sorulmalı; Toprak Tevzi Komisyonu tarafından düzenlenen mera paftaları İl Özel İdare Müdürlüğünden getirtilmeli; çekişmeli taşınmazlara ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli hava fotoğrafı, orto foto ve uydu fotoğrafları ile memleket haritaları ilgili yerlerden getirtilmeli; Mahkemece mahallinde, elverdiğince yaşlı (taşınmazların tespitine esas tapu kayıtlarının oluşumundan öncesini bilebilecek yaşta), tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek aynı köy ve komşu köyler halkından ayrı ayrı üçer kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, tüm kadastro tespit bilirkişileri, daha önce keşfe katılmamış 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
Yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu 239 ada 2 parsel sayılı taşınmaza komşu parselin tahsisli veya kadim mera sayılan yerlerden bulunup bulunmadığı, bitişikte bulunan mera parselinden açılmak suretiyle elde edilen yerlerden olup olmadığı, sınırdaki mera parselinden kazanılıp kazılmadığı, toprak tevzii komisyon çalışmaları sırasında mera parseline bitişik olan çekişmeli taşınmaza neden ayrı bir parsel numarası verildiği, çevresindeki kamu orta malı, mera niteliğindeki yerden nasıl ayrıldığı, mera parseli ile arasında başkaca doğal ya da yapay ayırıcı unsur niteliğinde sınır bulunup bulunmadığı, 232 ada 12 parsel ve 203 ada 133 parsel sayılı taşınmazların ve komşu taşınmazların tahsisli veya kadim mera sayılan yerlerden bulunup bulunmadığı, taşınmazların öncesinin ne olduğu, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başladığı, taşınmazların kim tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kamu orta malı niteliğinde mera, yaylak gibi yerlerden olup olmadığı, meradan sökülerek elde edilip edilmediği hususlarında maddi olaylara dayalı bilgi alınmalıdır.
Yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellerin tutanak ve dayanaklarını oluşturan kayıtlarla denetlenmeli ve tespite aykırı sonuçlara ulaşılması halinde tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılıkların giderilmesine çalışılmalıdır.
Fen bilirkişisinden keşif ve uygulamayı izleyip denetlemeye elverişli, Toprak Tevzii Komisyonunca oluşturulan dağıtım haritası ve mera haritası ile kadastro paftasını çakıştırılmalı şekilde gösteren, çekişmeli taşınmaz ile mera parselinin konum ve ilişkilerini çizilecek yan kesit krokisinde açıktan krokili rapor istenmeli; dava konusu taşınmazların hangi toprak tevzi parseline denk geldiği, bu parselin belirtme numarasının kaç olduğu belirlenmeli buna göre belirtme tutanağı, haritası ve varsa dayanak kayıt ve belgeler getirtilerek zeminde uygulanıp ayrıntılı rapor alınmalıdır. Yine tahsisli ve kadim meraya ait kayıt ve belgeler ile harita teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanmalıdır.
Ziraat bilirkişisi kurulundan taşınmazların toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, üzerlerindeki bitki örtüsünü mera ile aralarında doğal yahut yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını, taşınmazların mera vasfında olup olmadığını değerlendirecek şekilde, ekinde taşınmazın değişik yönlerden ve özellikle komşu mera parseli ile müşterek sınırının bulunduğu bölümden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı;
Jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulundan taşınmazları kapsayan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme ve uydu fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak dava konusu taşınmazların hava fotoğraflarında gösterilmesi istenilmeli; taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğunun, mera vasfında olup olmadığının ve arazilerin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalıdır.
Çekişmeli taşınmazların yöntemince kadim veya tahsisli mera araştırması yapılarak meranın devamı niteliğinde olup olmadıkları tespit edilmeli, taşınmazların öncesinin mera olduğunun anlaşılması halinde meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça bir değer taşımayacağı gözetilmeli, belirtilen şekilde yapılan uygulama sonunda kadim mera olmadığı, meradan açılmadığı anlaşılması halinde davacı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 46/1 inci maddelerinde öngörülen edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece değinilen hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1 inci maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.