"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan anneleri ...’nın 13 parsel sayılı taşınmazdaki 69/139 payının tamamını davalı yeğenine ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiğini, yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişler, yargılama sırasında davacılardan Melahat’ın ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, miras bırakana ölünceye kadar bakıp, ihtiyaçlarını karşıladığını, bakım borcunu yerine getirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.05.2016 tarihli ve 2015/488 Esas, 2016/301 Karar sayılı kararıyla, davalının bakım borcunu yerine getirmediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 09.09.2019 tarihli ve 2016/11953 Esas, 2019/4488 Karar sayılı kararıyla; "Somut olayda; taraf vekillerinin beyanları ve öninceleme duruşma tutanağından davada hile ve bakım borcunun yerine getirilmediği hukuksal nedenlerine dayanıldığı anlaşılmaktadır. Ne var ki, bakım borcunun yerine getirilmediği iddiasını ileri sürmek, bakım alacaklısına ait bir hak olup, bakım alacaklısının mirasçılarının bu iddialarının dinlenemeyeceği açıktır. Somut olaya gelince; mahkemece hile iddiası yönünden bir araştırma yapılmamıştır. Hâl böyle olunca, temlikin hile ile gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği hususu üzerinde araştırma yapılıp, toplanan ve toplanacak tüm deliller yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile temlikin muvazaalı olmadığı, Adli Tıp Kurumu raporuyla murisin ikna edilmesi ve kandırılmasının kolay olabileceği bir rahatsızlığının olmadığının saptandığı, temlikin hile ile yapıldığı iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle;kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mirasbırakanın alzheimer hastası olduğunu, temlik tarihinde de mirasbırakanın akıl sağlığının yerinde olmadığını, davalının da bu durumdan yararlanarak temliki sağladığını, mirasbırakanın hastalığının 2012 yılında ortaya çıktığını, mirasbırakanın alzhimer hastalığı nedeni ile sözleşmeden dönme hakkını kullanamadığını, davacı tanık beyanları ile iddianın ispatlandığını, davalı tanık beyanlarının ise çelişkili olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile ve ölünceye kadar bakma akdi gereği bakım borcunun yerine getirilmediği iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
2. Ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi basitçe, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe ayrıca şekle bağlı bir sözleşme olarak tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 611. maddesinde, ölünceye kadar bakma sözleşmesi bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tarif edilmiştir.
Anılan Kanun'un bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerinde belirtildiği gibi, ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer.
Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp ikametini temin etme yanında besleme, giydirme, hastalığında hekime götürüp gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır.
Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları TBK'nın 617. maddesinde açıklanmış, sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan herbirine tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
Diğer taraftan, Türk Borçlar Kanunu'nun 617/son maddesi hükmüne göre; hakim mukaveleyi feshedecek yerde, iki taraftan birinin talebi ile yahut re’sen, artık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydı hayat ile bir irat tahsis edebilir.”
Uyuşmazlığın değinilen hüküm (TBK md 617/son) uyarınca çözüme bağlanması, bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı ya da büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanısıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi şöyledir:
"İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi şöyledir:
"Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının davacılardan alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
12.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.