"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ve davalı ... tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin maliki olduğu taşınmazlardan yalnızca bir tanesi için davalı ...'ya vekaletname verdiğini, davalı vekilin vekalet görevini yerine getirdikten iki yıl sonra vekaletnamedeki tevkil yetkisini kullanarak diğer davalı ...'ı vekil kıldığını, davalı ...'ın vekalet görevini kötüye kullanarak adına kayıtlı, 72, 102, 110, 171, 182, 183, 187 ve 301 parsel sayılı taşınmazları davalı ...'a, ...'ında diğer davalılara satış suretiyle devrettiğini, temliklerin kısa aralıklarla yapıldığını, müvekkiline herhangi bir bedel ödenmediğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket etmek suretiyle müvekkilini zarara uğrattıklarını ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ve davacı adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde taşınmaz bedellerinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ..., davacının farklı köylerde bulunan arazilerinin alım-satım işlerini yapmak üzere kendisine vekaletname verdiğini, vekaletname içeriği ile ilgili olarak noter memurlarınca davacıya bilgi verildiğini, davacının bilgisi ve talimatı dahilinde temliklerin yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ..., davacıyı aynı köyden olmaları sebebiyle tanıdığını, satmak istediği taşınmazları olduğunu çocuklarının satışlardan haberdar olmamalarını istediğini, vekalet yetkisi kendisine devredildikten sonra alıcı olarak davalı ...'i bulduğunu, davacının 400.000 TL karşılığında taşınmazların satışını kabul ettiğini, 50.000 TL kaporayı davacıya verdiğini, tapu işlemleri sonrası bakiye 350.000 TL'yi alıcıdan alıp davacıya verdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
3. Davalı ..., iddiaların asılsız ve yersiz olduğunu, satışların gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
4. Davalı ... vekili, müvekkilinin dava konusu 171 parsel sayılı taşınmazı davalı ...’ten bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, tapu kaydına güvenerek ve iyiniyetle hareket ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
5. Davalı ... vekili, müvekkilinin 72 ve 102 parsel sayılı taşınmazları yatırım amacıyla, bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, tapu kaydına güvenerek ve iyiniyetle hareket ettiğini, davalıları tanımadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı ..., 187 parsel sayılı taşınmazı davalı ...’ten bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, tapu kaydına güvenerek ve iyiniyetle hareket ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
7. Davalı ..., 183 parsel sayılı taşınmazı davalı ...’ten bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, tapu kaydına güvenerek ve iyiniyetle hareket ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
8. Davalı ..., 110 parsel sayılı taşınmazı davalı ...’ten bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, tapu kaydına güvenerek ve iyiniyetle hareket ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
9. Davalı ..., 182 parsel sayılı taşınmazı davalı ...’ten bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, tapu kaydına güvenerek ve iyiniyetle hareket ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
10. Davalı ..., 301 parsel sayılı taşınmazı davalı ...’ten bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, tapu kaydına güvenerek ve iyiniyetle hareket ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamı, tanık beyanları ve özellikle davalı tanıkları ..., ...,'ın beyanları ile davalılar ..., ... ve ...'in daha önceden tanıştıkları, ... birliği içerisinde hareket ettikleri ve taşınmazların satışlarını birlikte organize ettikleri, dolayısıyla davalı ...'in de ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 1023. maddesi gereğince iyi niyetli olmadığı, diğer davalıların TMK'nın 1023. maddesi gereğince iyiniyetli üçüncü kişi oldukları, tapu kaydına güvenerek taşınmazları satın aldıkları, iyiniyetin asıl olduğu ve aksinin davacı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle, tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin kabulü ile davalılar ..., ... ve ...'ten tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili, tapu iptali ve tescil yönünden davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, taşınmazların kısa aralıklarla el değiştirdiğini, taşınmazların keşfen belirlenen gerçek değerleri ile tapudaki satış değerleri arasında fahiş fark olduğunu, ödemeye ilişkin belge sunulmadığını, tüm dosya kapsamı, tanık beyanları ve davalıların meslekleri dikkate alındığında davalıların TMK'nın 1023. maddesindeki düzenlemeden yararlanmalarının mümkün olmadığını, müvekkili tarafından taşınmazların dava dışı Bayram adlı kişiye kiraya verilmek sureti ile tasarruf edildiğini, tapu iptali ve tescil taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı ..., benzer bir konuda açılan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/258 Esas sayılı dava dosyası ile eldeki davanın birlikte görülmesi gerektiğini, davacı tarafından kendisine verilen 17.03.2017 tarihli vekaletnamenin usulüne uygun olduğunu, davacının şikayetçi olduğu soruşturma dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, tevkil işleminin davacının isteği doğrultusunda yapıldığını, anılan vekaletnameden iki sene sonra satışların yapıldığını, kötü niyetli olunsa idi derhal taşınmaz devirlerinin yapılmasının bekleneceğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamından davacının dava konusu taşınmazların satışından bilgisi ve rızası olmadığı, davalı vekiller ... ve ...'in önceye dayalı tanışıklıkları olduğu, taşınmazları ilk temlik alan ...'ın alım gücü bulunmadığı, ...'in taşınmazların satışı için üçüncü kişilerle görüşmeye devam ettiği, kayıt maliki davalıların yatırım amacıyla taşınmazları satın aldıkları, davalılarla el ve ... birliği içinde olup davacıyı zararlandırma kastı ile kötü niyetli olarak hareket ettiklerinin ispatlanamadığı, davalı ...'in davaların birleştirilmesi talebinin taraf ve taşınmazların farklı olması nedeniyle reddine, İlk Derece Mahkemesince kabulüne karar verilen tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerekirken temlik tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesinin istinaf edilmemiş olması nedeniyle eleştirilmesiyle yetinilerek istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. ... Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
6098 s. ... Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği ... ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda ... ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda ... ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
2. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 1023. maddesi şöyledir:"Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur."
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.05.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.