"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
DAVA TARİHİ : 09.01.2017
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/2 E., 2021/40 K.
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil ile bedel istekli davada İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalı ... vekilinin istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine; davacı vekilinin istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuş ve davanın davalı ... yönünden reddine, davalılar ... ve ... yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafça temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, davacının ... Unlu Mamulleri Gıda Turizm San. Tic. A.Ş.’yi devraldığını, anılan şirket için davalılardan... ve dava dışı...ile ortaklık kurduğunu, bu kişilerin gayri resmi şirket ortağı olduklarını, şirketin maddi sorunları nedeniyle davacının maliki olduğu 135 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 80, 7, 5, 3, 4, 9 ve 2 no.lu bağımız bölümleri satmaya karar verdiğini, bu satış işlemlerini takip etmek ve sonuçlandırmak üzere ortağı olarak gördüğü davalı ...’yı vekil tayin ettiğini ancak vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak dava konusu taşınmazları arkadaşı olan davalı ...’a temlik ettiğini, davalı ...’ın da akrabası olan diğer davalı ...’a devrettiğini, davalılar ...'nın ve ...'un dava konusu taşınmazları alabilecek maddi güçlerinin olmadığını, devirlerin bedelsiz olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazda kayıtlı bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, aşamada 5, 3, 4, 9 ve 2 no.lu bağımız bölümlerin cebri satış ile dava dışı kişilere temlik edildiğinden bahisle HMK’nın 125. maddesi uyarınca seçimlik haklarını bedel yönünden kullandıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5, 3, 4, 9 ve 2 nolu bağımız bölümler yönünden 10.000,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili, davalının, diğer davalı ... ile devirden önce birbirlerini tanımadıklarını, emlakçılık işi uğraşan üçüncü kişilerin tarafları bir araya getirdiğini, satış bedeli ve ödeme şekli hususunda anlaşarak devri gerçekleştirdiklerini, satış bedelinin 303.000,00 TL olduğunu, davalı ...’ın eniştesi olan ve birlikte ... yaptığı dava dışı şirket adına verilen çeklerle satış bedelinin peyderpey ödendiğini, davalı ...’ın taşınmazı ipotek göstererek 500.000,00 TL bedelli kredi kullandığını, diğer davalı ... ile akrabalığının olmadığını, ...'a yapılan satış ve bedel ödemesine ilişkin dekontlar bulunduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ..., taşınmazın eşi tarafından satın alındığını, taşınmazı satan davalı ...'ı tanımadığını, eşinin ve kendisinin bu kişi ile akrabalığının olmadığını, taşınmazı 65.500 TL satış bedelini ödeyerek satın aldığını, davacı ve diğer davalıları tanımadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
3. Davalı ..., davacı ile muhasebecilik yaptığı dönemde tanıştığını, ayrıca dava dışı ... Unlu Mamulleri Gıda Turizm San. Tic. A.Ş’den alacaklı olduğunu, davacının bu şirketi devraldığını ve ...’da restaurant işletmesi kurmak istediğini, bu şekilde ... şirketinden olan alacağının da ödeneceğini, restaurantı birlikte kurabileceklerini söylediğini, bunun üzerine nakit para koyamayacağını ancak inşaat işini üstlenebileceğini bildirdiğini, davacının kredi çekmesi için sahibi olduğu Kartopu Şirketinin kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile hak edişi olan dava konusu bağımsız bölümlerin davacıya devrini sağladığını, davacının çekmek istediği kredinin onaylanmaması üzerine dava konusu taşınmazları iade etmek istediğini ve bu sebeple kendisini vekil tayin ettiğini, aracılar vasıtasıyla davalı ...'ı bulduğunu, pazarlık ederek taşınmazları 303.000,00 TL bedelle devrettiğini, bedelsiz devir yapıldığı iddialarının doğru olmadığını, parça parça çek ile satış bedelinin ödendiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararıyla; davalı ... tarafından taşınmazın satış tarihindeki gerçek değerinin davacıya ödendiğine dair her hangi bir delil ve savunma sunulmadığı, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalı ... yönünden taşınmazların aynı gün aynı kişiye devredilmiş olması ve taşınmazların gerçek değeri ile satış değerleri arasındaki fahiş fark nedeniyle iyiniyetli kabul edilemeyeceği, davalı ...'nin, vekilin, vekalet veren davacının iradesine aykırı hareket ettiğini bildiği veya bilebilecek bir konumda olduğu iddiasnın kanıtlanamadığı gerekçesi ile davalı ... yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden kabulü ile 10.000,00 TL'nin davalılar ... ve ...'dan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı ... vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına ilişkin hüküm kurulmamasının ve faiz talepleri bulunmasına rağmen bu hususta olumlu - olumsuz bir karar verilmemesinin hatalı olduğunu, hükmedilen tazminat ve yargılama giderlerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken bu hususta da hüküm kurulmadığını, davalı ... yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; hüküm fıkrası ile gerekçenin çelişkili olduğunu, davalı ... aleyhine delil bulunmadığını, ...'un taşınmaz bedellerini ödediğini, ödemeye ilişkin çekler ile kredi sözleşmesinin dosyaya ibraz edildiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davalı ...'in vekalet görevini kötüye kullandığı, taşınmazların bedellerinin davacıya ödenmediği, dava konusu taşınmazların aynı gün ve gerçek değerinin çok altında davalı ...'a devredildiği ve davalı ... tarafından davacıya herhangi bir bedel ödenmediği anlaşıldığından, tazminat istemi yönünden davalı ... ile davalı ...'ın sorumlu olduğu, davalı ...'nin ise davalı ... ve diğer davalı ... ile akrabalığı, tanışıklığı bulunduğunun ispatlanamadığı, davalı tarafından davalı ...'a banka havalesi ile paranın gönderildiği, bedelin düşük gösterilmesinin tek başına tapu iptali sebebi olamayacağı, ancak davacı tarafın faiz talebi hakkında bir karar verilmemiş ve kararda fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunun belirtilmemiş olmasının doğru olmadığı gerekçesi ile davalı ... vekilinin istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine; davacı vekilinin istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gereğince değinilen yönden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuş ve davanın davalı ... yönünden reddine, davalılar ... ve ... yönünden kabulü ile 10.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ...'dan tahsiline, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bedel ve yargılama giderlerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken hükmün bu şekilde kurulmadığını, davalı ...'ın iyiniyetli kabul edilemeyeceği, temliklerin kısa aralarla yapıldığını, ödeme belgelerinin eldeki davayı sonuçsuz bırakmak amaçlı düzenlenebilecek belgeler olduğunu, davalının alım gücü bulunmadığını, davalı ...’nin de diğer davalılar ile el ve ... biriliği içerisinde hareket ettiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile bedel isteklerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. ... Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. ... Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği ... ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda ... ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda ... ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen ve aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
3. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazına gelince;
Somut olayda, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ve davalı vekil... ile davalı ...’ın el ve ... birliği içerisinde hareket ettikleri gözetilerek bedel istemi yönünden davanın kabulüne karar verildiğine göre; hükmedilen bedel ile yargılama gideri ve yargılama giderlerinden sayılan harç ve vekalet ücretinden de anılan davalıların müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekirken bu yön göz ardı edilerek hüküm tesisi doğru değildir.
Ne var ki, anılan hususların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. (V/C/3.3.) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile; Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün B fıkrasının 2. bendinde geçen “davalılar ... ve ...'dan tahsili ile davacıya ödenmesine” ibaresinin hüküm yerinden çıkarılarak, yerine "davalılar ... ve ...'dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine",
B fıkrasının 3. bendinde geçen “davalılar ... ve ...'dan alınarak hazineye irat kaydına” ibaresinin hüküm yerinden çıkarılarak, yerine “davalılar ... ve ...'dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına”,
B fıkrasının 4. bendinde geçen “davalılar ... ve ...'dan alınarak davacıya ödenmesine” ibaresinin hüküm yerinden çıkarılarak, yerine "davalılar ... ve ...'dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine",
B fıkrasının 7. bendinde geçen “davalılar ... ve ...'dan alınarak davacıya ödenmesine;” ibaresinin hüküm yerinden çıkarılarak, yerine “davalılar ... ve ...'dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine” ibarelerinin yazılmasına, kararın bu şekliyle 6100 sayılı HMK'nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.