Logo

1. Hukuk Dairesi2022/6488 E. 2022/6783 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi edinilen ve elbirliği mülkiyeti altında bulunan taşınmazların mülkiyetinin belirlenmesi ve davacı mirasçıların paylarının tespiti istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmazların kök murisinden kalıp kalmadığı, mirasçıların terekeyi paylaşımı ve davacıların paylı mülkiyet üzerindeki haklarının tespiti hususlarında yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığı, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarındaki çelişkilerin giderilmediği ve 108 ada 1 parseldeki davacıların hukuki yarar konusu gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacılar vekili, davacıların ....’ün torunları olduğunu, dedelerinden intikal eden taşınmazlara davalı ve diğer mirasçılarla birlikte iştirak halinde malik iken kadastro yazımı sırasında davalının, ...’ün başka mirasçısı yokmuş gibi tüm taşınmazları kendi adına kaydettirdiğini, bahsi geçen taşınmazların ...’ün sağlığında elde ettiği taşınmazlar olduğunu ileri sürerek taşınmazların tapularının iptali ile ... mirasçıları adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacılar vekili yargılama sırasında taleplerinin Yılgındere olarak tabir edilen yer hariç 108 ada 1, 116 ada 18-19-20, 124 ada 2 ve 173 ada 1-2-3-9 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olduğunu beyan etmiş, 14.01.2015 tarihinde ise taşınmazların miras payları oranında iptali ile adlarına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekilleri, 173 ada 2, 9 ve 116 ada 19 parsel sayılı bahçeli evin de yer aldığı taşınmazların kadastro çalışmasından önce davalı tarafından satın alındığını, yaklaşık 40-50 yıldır davalının kullandığını, davacıların dava konusu taşınmazlara ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacıların iddia ettiği gibi muris ...'ün yıllarca orman dairesinde memurluk yaptığını, çocuklarının geçimini zor sağladığını, hiçbir birikimi olmadığından ve babasının köyde yer vermemesinden dolayı davalıya ısrar etmesi ve o dönemde ataerkil bir aile yapısının olması nedeniyle davalının İstanbul’daki taşınmazlarını satmak suretiyle babasını kırmadığını ve taşınmazları aldığını, taşınmazların satın alındığı dönemlerde tapu olmadığından köyde zilyedinde bulunan kişilerden söz ile satın alındığını, davalının da bu taşınmazları zilyet olan kişilerden almak suretiyle edindiğini, 108 ada 1 ve 124 ada 2 parsel sayılı taşınmazların ise davalının murisi ...’ün babası olan Mevlüt tarafından diğer mirasçılarına verilirken araya giren köylü ve yakınlarının zoruyla kerhen murisin üzerine yazılan taşınmazlar olduğunu, bu taşınmazların kadastro çalışmaları esnasında davacıların rızasıyla davalının üzerine yazıldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Kemah Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/05/2015 tarihli ve 2013/19 E. 2015/39 K. sayılı kararıyla; davacıların tek başlarına elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi dava konusu taşınmazlardaki tapu kaydının kendi veraset payları oranında iptali ile adlarına tescili isteyemeyecek olmaları, ayrıca dava konusu 108 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tarafların ortak murisi ... adına kayıtlı bulunması nedeniyle bu taşınmaz açısından da tarafların dava açmakta hukuki yararları bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 15/03/2018 tarihli ve 2015/20218 E., 2018/1838 K. sayılı kararıyla; “...'ün dosyada bulunan veraset ilamına göre hem davacı hem de davalı tarafın adı geçenin mirasçıları olduklarının anlaşıldığı, bu durumda aralarında mirasçılık ilişkisi olan tarafların birbirine karşı üçüncü kişi olmadıkları, elbirliği mülkiyetinde mirasçıların belirlenmiş payları olmaması nedeniyle terekeye karşı 3. kişi durumunda olanlara karşı miras payı istemi ile dava açmaları mümkün olmamakla beraber, mirasçıların birbirilerine pay devri mümkün olduğu gibi, miras paylarına dayalı olarak dava açmalarını engelleyen yasal bir düzenleme de bulunmadığı” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Kemah Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/10/2019 tarihli ve 2018/53 E. 2019/34 K. sayılı kararıyla; dava konusu 108 ada 1, 116 ada 18-19-20 parsel, 124 ada 2 parsel, 173 ada 1-2-3 parsel sayılı taşınmazların kök muris ...’e ait olduğu, kök murisin taşınmazların bir kısmını satış yoluyla edindiği, bir kısmının ise atadan kaldığı, ...’ün sağlığında bu taşınmazları kullandığı, davalının bu durumun aksini ispat edemediği, 173 ada 9 parsel sayılı taşınmazın satın alınması için davalının yardım mahiyetinde babasına para gönderdiği, bu taşınmazı kendi adına almadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 108 ada 1, 116 ada 18-19-20, 124 ada 2 parsel, 173 ada 1-2-3-9 parsel sayılı davalı ... adına kayıtlı taşınmazların tapu kayıtlarının 18/96 oranında iptali ile Kemah Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/47 E. ve 2013/53 K. sayılı veraset ilamında belirtilen miras payları dikkate alınarak davacılar adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, Mahkemenin bozma kararına uyduktan sonra tarafların itirazları doğrultusunda taşınmazların bulunduğu mahalde keşif yapmak suretiyle bu haklı itirazların giderilmesi yoluna gitmediğini, eksik inceleme yapıldığını, daireler arasındaki içtihat farklılığı nedeniyle yargılamanın ağır şekilde zedelendiğini, dosya kapsamında yer alan delilllere rağmen, eksik incelemeyle karar verildiğini ileri sürerek, Mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti başlıklı 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. (Değişik ikinci fıkra: 3/7/2005 - 5403/26 md.) Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır.”

Taksim ve kısmi iktisap hali başlıklı 15. maddesinde ise, “Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise ondördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur.” düzenlemesi yer almaktadır.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Kadastro çalışmaları sonucunda Erzincan ili, .... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan 116 ada 18, 19, 20, 173 ada 1, 2, 3, 9 ve 124 ada 2 parsel sayılı yüz ölçümleri kadastro tutanaklarında yazılı taşınmazlar irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. 108 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ...’ün ölü olduğu belirtilerek ... adına tespit edilmiş, tapu kaydında ise edinme sebebi belirtilmeksizin ... adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Geri çevirme kararı üzerine Tapu Müdürlüğü tarafından taşınmazın hata ile ... adına kaydedildiği, düzeltme yapıldığının bildirildiği ve taşınmazın ... adına tescil edildiği anlaşılmıştır.

6.3.2. Davacılar, çekişmeli taşınmazların müşterek muris ...’den intikal ettiğini ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediğini ileri sürerek, babaları ....’den intikal edecek payın adlarına tescilini talep etmiştir. Davalı taraf ise, dava konusu taşınmazların tamamının kök muristen intikal etmediğini, üçüncü kişilerden satın alma yoluyla edinildiğini savunmuştur. Mahkemece, taşınmazların öncesinin müşterek muris ...’a ait olduğu kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama yeterli bulunmamaktadır.

6.3.3. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, çekişmeli taşınmazların hangilerinin müşterek muris ...’dan geldiği ve ...’dan intikal eden taşınmazların mirasçılar arasında yöntemince paylaşılıp paylaşılmadığı noktasında toplanmaktadır. Ne var ki, Mahkemece bu husus yeterince açıklığa kavuşturulmamış, mahallinde yapılan keşifte taşınmazların tek tek başına gidilmeden çekişme konusu taşınmazların ada ve parsel numaraları yazılmak suretiyle mahalli bilirkişilerden ortak beyan alınmış, alınan beyanlar ile taşınmazın edinme sebebinde yer alan beyanlar çelişmesine rağmen bu çelişki giderilmemiş, mahalli bilirkişi ve tanıkların soyut nitelikteki anlatımları ile yetinilerek hüküm kurulmuştur.

6.3.4. Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için, Mahkemece, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek mahalli bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişisinin katılımıyla çekişmeli 116 ada 18, 19, 20, 173 ada 1, 2, 3, 9 ve 124 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar başında, taşınmazlar tek tek gezilmek suretiyle yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte, mahalli bilirkişi ve taraf tanıklarından sorulmak suretiyle taşınmazların kök muris ...’dan kalan yerler mi yoksa 3. kişilerden satın alınan yerler mi olduğu belirlenmeli, terekeye dahil taşınmazların tüm mirasçıların katılımı ile paylaşılıp paylaşılmadığı, paylaşılmış ise bunun ne zaman yapıldığı ve çekişmeli taşınmazların bu paylaşıma konu olup olmadıkları, çekişmeli taşınmazlarda davacı tarafın payının bulunup bulunmadığı, taşınmazların kim tarafından ne zamandan beri ve ne şekilde kullandıkları maddi olaylara dayalı olarak mahalli bilirkişiler ve tanıklara açıklattırılmalı, tanık beyanları ile yerel bilirkişilerin beyanları çeliştiği takdirde yüzleştirme yapılarak çelişki giderilmeye çalışılmalı ve sonrasında toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

6.3.5. Kabule göre de kök muris ...’e ait olduğu anlaşılan 108 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkında davacıların hukuki yararları olmadığı gözden kaçırılarak bu taşınmaz hakkında da davanın kabulüne karar verilmiş olması da isabetsizdir.

V.SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davalıya iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.