Logo

1. Hukuk Dairesi2022/6502 E. 2023/3041 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, miras paylarının bir kısmının davalıya satışı sırasında davalının hileli davranışları nedeniyle gerçek iradesine uymayan bir beyanda bulunarak esaslı hataya düştüğünü iddia ederek tapu iptali ve tescil davası açmıştır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının satış işlemleri sırasında esaslı hataya düştüğünü ispatlayamaması, davalı tanıklarının beyanları ve Adli Tıp Kurumu raporu da gözetilerek mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, çekişme konusu 5 ada 9 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakanlarından kendisine intikal eden payların bir kısmının 22.11.2006 ve 23.11.2006 tarihlerinde, bir kısmının da 12.03.2008 tarihinde davalıya satış yapıldığını, davacının taşınmazdaki paylarının bir kısmını devredecekken davalının hilesi ile tamamını devrettiğini, satışlara dair yapılan bu resmi senetlerde, hangi hissenin ne kadarının kim tarafından devredildiğinin açıkça belli olmadığını, bu durumda resmi senetlerin gerekli geçerlilik şartlarını taşımadığından davalı adına yapılan tescilin yolsuz olduğunu, davalı adına yapılan tescil işleminin iptali ile taşınmazdaki payının adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, çekişme konusu taşınmazdaki davacının anne ve babasından gelen miras paylarını bedellerini ödemek suretiyle satın aldığını, yapılan satış işlemlerinin usulüne uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 12.02.2015 tarihli ve 2013/214 Esas, 2015/111 Karar sayılı kararıyla, davacının paylarının davalıya temlikine dair yapılan resmi senedin esaslı hatalar içermediğinden geçerli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 05.03.2018 tarihli ve 2015/7766 Esas, 2018/1716 Karar sayılı kararıyla; ''...Somut olaya gelince; taraflar tanık listesi verdikleri halde gerek davacının tanıklarının ve gerekse davalının tanıklarının hiçbiri dinlenilmeden noksan soruşturma ile sonuca gidildiği görülmektedir.

Hal böyle olunca, davacı ve davalı tanıklarının dinlenmesi, toplanan ve toplanacak tüm delillerin yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir." gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.

3.Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4.Dairenin 04.10.2018 tarihli ve 2018/2787 Esas, 2018/13184 Karar sayılı kararıyla, karar düzeltme dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 12.04.2022 tarihli ve 2018/569 Esas, 2022/222 Karar sayılı kararıyla; ATK 4. İhtisas Dairesinin 31.12.2021 tarihli raporunda davacının, 22.11.2006 ve 23.11.2006 tarihlerinde fiil ehliyetini haiz olduğu yönünde görüş bildirildiği, davacının satış işlemlerinin yapıldığı tarihlerde hukuki işlem ehliyetinin yerinde olduğu, hataya düştüğünü ispatlar mahiyette dosya kapsamında yazılı herhangi bir delilin bulunmadığı, bununla beraber dinlenen davacı tanıklarının anlatımlarının davacının iddiasını ispatlamaktan uzak ve genelde duyuma dayalı beyanlar olduğu, davalı tanık anlatımlarından, özellikle davacının da kardeşleri olan ... ... ve ... Tunca'nın ifadelerinden, davalının davaya konu taşınmazdaki hisselerini davacıya satarak devrettiği ve karşılığında parasını aldığının sabit olduğu, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bir takım delillerin toplanmadığını, eksik bilgi ve belgelerle davacı hakkında ATK'dan rapor alındığını, anneleri ölmeden önce de öldükten sonrada davacının ağır psikolojik sorunlar yaşadığının hem davacı hem davalı tanıklarının beyanlarından ve tedavi eden doktorun sunduğu belgeden anlaşıldığını, davalı tanıkları ... ve ... ...'ın beyanlarında geçen ve anlattıkları satışın 12.03.2008 tarihli satış olduğunu, tanık ... ile ...'in sadece babalarından miras payları bulunduğunu, babadan kalan mirasta tüm kardeşlerin hissesinin aynı olduğunu, davacı ile davalı ve diğer kardeş (davalı tanığı) ...'in dava konusu taşınmazda iki ayrı hisselerinin daha bulunduğunu, yapılan ve tanıklarca da bilinen tek bir satış olduğunu, davalının yapılan diğer satışları kimseye duyurmadığını, davacının durumundan faydalanarak gizli saklı yaptığını, tanıkların diğer satışlardan haberdar olmadıkları için bilgi vermedikleri gibi, davacının bütün payını birlikte sattıklarını söylediğini, eğer bu durumu biliyor olsalardı bu satışlardan da bahsedeceklerini, davalı tanıklarının tüm beyanları birlikte değerlendirildiğinde davanın kabulü gerektiğini, tanık beyanları ve toplanan delillerden davacının haklılığının ortaya çıktığını, davacının ehliyetini kaybetmiş olmasa dahi o döneminde doğru karar veremeyeceği ve başkalarının etkisinde kalıp kandırılarak işlem yaptırılabileceği hususunun göz ardı edilmesinin hatalı olduğunu, davalının etkisi altına aldığı davacıyı, psikolojik durumundan faydalanarak kimselere duyurmadan tapuya götürüp işlem yaptırdığını, kandırarak, hata ve hile ile kimseye duyurmadan payları aldığını, 12.03.2008 tarihli satış için yapılan itirazların dikkate alınmadığını, bu konuya kararda değinilmediğini, içerisinde sehim ve kelime hataları bulunan başlangıç kısmı ile orta kısmın incelendiğinde farklı anlam çıkan satış sözleşmesi ile ilgili itirazlarının dikkate almadığı gibi kararda bu konuya ilişkin bir hükmün kurulmamasının da kararın eksik ve hatalı olduğunu gösterdiğini, davanın kabulü ile 22.11.2006 ve 23.11.2006 tarihli satışların hata ve hile nedenine dayanarak, 12.03.2008 tarihli satış senedinin ise esaslı hata nedeniyle iptal edilerek davalı adına kayıtlı hisselerin tapu kayıtlarının iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; hata (yanılma) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nda (TBK) tıpkı 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) gibi esaslı hatanın (yanılmanın) tanımı yapılmamış, 31 ve 32. maddede sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de ... hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.

Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK'nın 35. (BK'nın 25.) ve TMK'nın 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın.

Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK'nın 35. (BK'nın 26.) maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir.

Öte yandan, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hatanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Ayrıca hatanın varlığı her türlü delille ispat edilebilir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 594,50 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

31.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi