"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen ret kararı hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılamada davanın kabulüne ilişkin karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacıların murisi ...’ın maliki olduğu 985 parsel sayılı taşınmazdaki payını mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davacıların kardeşi ... ... eşi ...'a temlik ettiğini ileri sürerek, davalı adına kayıtlı taşınmaz payının tapu kaydının iptali ile davacılar adına miras payı oranında tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, işlemin muvazaalı olmadığını, bedeli karşılığında alındığını, çocuklarının mirasbırakana bakmadığını, mirasbırakanla davalının ilgilendiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 07.05.2015 tarihli ve 2014/392 Esas, 2015/157 Karar sayılı kararıyla, elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp hakları taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olup terekenin tamamını kapsadığı, dava açmanın bir tasarruf işlemi olduğu bu nedenle TMK. m. 702 uyarınca mirasçılardan birinin tek başına dava açma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 06.06.2018 tarihli ve 2015/12655 Esas, 2018/11074 Karar sayılı kararında; "Muris muvazaası iddiasına dayalı davalarda 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca; hakkı zedelenen her mirasçı kendi miras payı oranında istekte bulunabileceği gibi; taşınmazın terekeye iadesini, diğer bir deyişle tüm mirasçılar adına iptal ve tescilini de isteyebilir.
Somut olayda, isteğin davacıların miras payı oranında adlarına tescil yönünde olduğu açıktır.
Hâl böyle olunca, işin esasına girip yargılamanın sürdürülmesi ve sonuca göre karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması" doğru olmadığı gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
B. Karar Düzeltme
Davalı vekilinin karar düzeltme talebi, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 06.12.2018 tarihli kararı ile reddedilmiştir.
C. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 25.02.2020 tarihli ve 2019/38 E., 2020/55 K. sayılı kararı ile çekişmeli taşınmazın 09.06.2003 tarihinde davacıların murisi ... tarafından kardeşleri ... ... eşi davalıya satıldığı, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından satış işleminin bedelsiz yapıldığı, murisin emekli olduğu ve acil bir paraya ihtiyacının olmadığının anlaşıldığı, tapuda gösterilen işlemin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
D. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 14.12.2020 tarihli ve 2020/3156 E., 2020/6724 K. sayılı kararı ile "Somut olayda; Mahkemece, 07.05.2015 tarihli ön inceleme duruşmasında davanın miras payı oranında açılamayacağı gerekçesi ile reddine ilişkin karar Dairece bozulmuş, Mahkemece bozma sonrası ilk oturumda, davacıya iddiasını ispat hakkı yönünde tanıklarını bildirmesi için kesin süre verilmiş, aynı oturumda taşınmaz başında keşif yapılmasına ve tanıkların keşif mahallinde dinlenilmesine karar verilmiş; davacılar vekili verilen süre içerisinde tanık isimlerini bildirmemesine karşın, tanıkları “...” ve “ ...”ı keşif mahallinde hazır etmiştir. O halde, kesin süre ile elde edilmesi istenen amaca ulaşılmış olduğu, bu nedenle keşif talikine veya yargılamanın uzamasına sebebiyet verilmediği anlaşılmakla, davacı tanıklarının da dinlenilmesi suretiyle temlikin muvazaalı olup olmadığı hususunda değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, kesin sürenin yerine getirilmediği gerekçesi ile ispat hakkını kısıtlar şekilde tanık dinletme isteğinin reddedilerek sonuca gidilmesi hatalıdır.
Kabule göre de, kamu düzenini ilgilendirmeyen ve taraflarca getirilme ilkesinin geçerli olduğu eldeki davada, mahalli bilirkişi sıfatıyla keşif mahallinde re'sen dinlenilen kişilerin beyanlarının hükme esas alınması da isabetsizdir.
Hal böyle olunca, davacı tarafça keşifte hazır edilen tanıkların dinlenmesi, toplanan ve toplanacak delillerle birlikte sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru " olmadığı gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
E. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının murisin gelini olması, genel olarak tanıkların murisin mal satmaya ihtiyacı olmadığını ve emekli olduğunu beyan etmeleri, davacı tanığı ...'ın çekişmeli satış işleminin bedelsiz olarak yapıldığını beyan etmesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde Tapu Müdürlüğünde satış olarak gösterilen çekişmeli işlemin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı ...'nin kayınbiraderi ile davalının eşi ... arasında daha önce görülen muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, murisin ..., davalının eşinden mal kaçırma kastı ile hareket ederek taşınmazı devrettiğinin tespit edildiğini, hal böyle olunca kendisinden daha önce mal kaçırılan kişinin eşine muvazaalı devir yapıldığı iddiasının makul olmadığını, bedelsiz bir devir söz konusu olmadığını, ayrıca yerleşik Yargıtay içtihatlarında bedelin her zaman para olmasının şart olmadığının da belirtildiğini, davalının murise bakması nedeniyle murisin duyduğu minnetle satış bedelinin düşük tutulduğunu belirterek, Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun 706, ... Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
2. Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı tarafın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK uygulanacağı davalar yönünden HUMK'nın 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 557,87 TL temyiz giderinin temyiz eden davalıdan alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
29.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.