Logo

1. Hukuk Dairesi2022/6619 E. 2023/59 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının okuma yazma bilmediği iddiasıyla, hile yoluyla taşınmazının devredildiği gerekçesine dayalı tapu iptali ve tescil davasında, davalının iyi niyetli olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının okuma yazma bilmediği, taşınmazı borç karşılığı ipotek etmek isterken hile ile devrettiği, düşük bedelle el değiştiren taşınmazın alıcılarının kötü niyetli oldukları ve tapu kaydına iyi niyetle dayanarak mülkiyet kazanan üçüncü kişinin bu kazanımının korunamayacağı gerekçesiyle, yerel mahkeme kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 10.01.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat.... geldiler, duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, maliki olduğu 288 ada 1 parsel sayılı taşınmazda kullandığı kredi nedeniyle ipotek bulunduğunu, bankaya olan bakiye borcunu fındık hasadı yapana kadar ödeyemeyeceği için dava dışı ...’tan borç istediğini, onun da kabul ettiğini, bankaya olan borcun ödendiğini, borcunu fındık hasadında ...’a ödeme konusunda anlaştıklarını, ...’ın da o tarihe kadar teminat olması amacıyla taşınmaza lehine ipotek tesis edilmesini istediğini, tapuya gittiklerinde ... yerine kayınbiraderi olan dava dışı ...’ın geldiğini, okuma yazma bilmediği için imzaladığı belgenin ... lehine ipotek tesisi için olduğunu düşündüğünü, sonradan taşınmazın dava dışı ...’a devredildiğini öğrendiğini, ...’ın da taşınmazı dava dışı ...’ya devrettiğini, ... ile görüşerek taşınmazın iadesini istediğini ancak ... onay vermediği için ...’nın taşınmazı kendisine devretmediğini ve davalı ...’a temlik ettiğini, ...’ın durumları bildiğini, aldatıldığını ve iradesinin sakatlandığını, sözleşmenin niteliğinde yanıldığını, okuma yazma bilmediği için işlemin hukuka uygun olmadığını, taşınmazın aile konutu olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, cevaba cevap dilekçesinde edimler arasında aşırı oransızlık olduğunu ve bilgisizliğinden faydalanıldığını da bildirmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde, taşınmazı tapu kaydına güvenerek iyi niyetli olarak edindiğini, temlik aldıktan sonra taşınmazı tahliye etmesi için davacıya ihtarname gönderdiğini, taşınmazın boşaltılmaması üzerine de el atmanın önlenmesi davası açtığını, o davada zaman kazanmak için eldeki davanın açıldığını, davacının borca yönelik iddialarının kendisi ile ilgisi olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından İlk Derece Mahkemesince harcın tamamlattırılmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, hükmün kaldırılmasına ve dosyanın yeniden görülmesi için Mahkemesine iadesine karar verilmiş, kaldırma kararı uyarınca harç tamamlanarak İlk Derece Mahkemesince; davacının "okudum" ibaresini yazarak senedi imzaladığı, dinlenen tanık beyanlarından tapudaki devir işlemlerinde görgüye dayalı beyanı olan kimsenin bulunmadığı, hile unsurunun davacı tarafından ispatlanamadığı, davacı tarafın taşınmazı ipotek verdiğini zannederek imza attığı beyanının da inançlı işlem olduğu ve yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiği, dosyada herhangi bir yazılı delil bulunmadığı, ...'ın tefeci olduğu ve ... ile birlikte işbirliği içinde çalıştığı beyan edilse de, bu taşınmazın devri ile alakalı davalı ...'ın iyi niyetli olmadığına dair kesin ve somut bir delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, okuma yazma bilmediğini, taşınmazını satmak istemediğini, hile ile iradesini fesada uğratıldığını, bedelin çok düşük olduğunu, ara malik olan ... ...'in yolsuz tescili bilmekte ve bilebilecek durumda olduğunu, davalının yolsuz tescilden haberdar olduğunu, bir an iyiniyetli olduğu kabul edilse dahi kendisinden beklenen ihtimam ve dikkati göstermediğini, kısa zaman aralıklarıyla taşınmazın el değiştirdiğini, davalının taşınmazı satın alabilecek maddi gücü bulunmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı temyiz dilekçesinde özetle, okuma yazma bilmediğini, ...'a taşınmazı satmak istemediğini, hile ile iradesinin fesada uğratıldığını, inançlı işlem için dahi olsa taşınmazı devretme iradesi olmadığını, tapuya ipotek tesis etmek için gittiğini, temlik bedelinin çok düşük olduğunu, ara malik ...'nın da durumu bildiğini ve bilecek konumda olduğunu, dava konusu taşınmazın ...'nın eşinin eski baba evi olduğunu, ...'ın durumu bildiğini, taşınmazı görmeden aldığını, talep etmesine rağmen davalının alım gücünün araştırılmadığını, taşınmazın kısa aralıklarla el değiştirdiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Bilindiği üzere, hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36 ncı maddesinin 1 inci fıkrasında açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Hile, her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”, 1024 üncü maddenin birinci fıkrasında; “ Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” 1024. maddenin ikinci fıkrasında; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” 1024. maddenin üçüncü fıkrasında; ise “Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

Öte yandan; 14.02.1951 tarihli ve 1949/17 Esas, 1951/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç kısmında belirtildiği üzere, “vakıa ve karinelerden, olayda kanunen iyiniyet iddiasında bulunamayacağı belirlenmiş olan kimsenin kötüniyetinin, diğer tarafa ispat ettirilmesine artık sebep ve vecih kalmayacağına ve dava hakkının doğumunu sağlayan veya bertaraf eden iyi niyetin ve kötüniyetin bu durumda mahkemece re'sen nazara alınabileceğine” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriğinden; davacının maliki olduğu 288 ada 1 parsel sayılı taşınmazını 07.08.2018 tarihinde 18.500,00 TL bedelle dava dışı ...'a temlik ettiği, ...'ın dava dışı ...'ın kayın biraderi olduğu, ...'ın taşınmazı 01.06.2020 tarihinde 150.000,00 TL bedelle dava dışı ...'ya, onun da 15.06.2020 tarihinde 160.000,00 TL bedelle davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.

2. Somut olayda, davacı her ne kadar dava konusu taşınmazı dava dışı ...'a temlik ederken resmi senedi okudum diye imzalamış ise de; davacının 2013 yılında dava konusu taşınmazı satın alırken parmak izi ile işlem yaptığı, davacı tanıklarının davacının taşınmazı satmak istemediği ve dava dışı ...'tan borç aldığı yönünde beyanda bulundukları, ilk el ...'ın davacının borç aldığı dava dışı ...'ın kayınbiraderi olduğu, ...'ın taşınmazı temlik ettiği ...'nın ise aynı köyden olduğu, davalı ...'ın da davacının borç aldığı ... ile birlikte çalıştığı, davalı ...'ın bedel ödediğine ilişkin beyanı bulunmadığı gözetildiğinde davacının iradesinin hile ile fesada uğratıldığı, sonraki temliklerdeki alıcıların da 1951/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca TMK'nın 1023. maddesinin korumasından faydalanamayacakları sonucuna varılmaktadır.

3. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalıdan alınmasına,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.