"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2013/30 E., 2022/121 K.
DAVALILAR : ..., Hazine
DAHİLİ DAVALI : ... vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : ...
HÜKÜM : Kısmen Kabul
Taraflar arasında görülen tescil/tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; ... sayılı parsel sayılı taşınmazın çevresinde bulunan yaklaşık 20-25 dönümlük yerin kadastro tespit çalışmaları sırasında tespit harici bırakıldığını, 50-60 yıldan beri babasının zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, yaklaşık 20 yıl önce babasının sağlığında çocukları arasında taşınmazları paylaştırdığını, bu taşınmazın kendisine düştüğünü, arpa buğday vb. tahıllar ekmek suretiyle kullandığını ileri sürerek dava konusu yerin adına tesciline karar verilmesini istemiş; yargılama sırasında davacı vekili, dava konusu taşınmazın bir kısmını kapsayan, ihdasen oluşan ve Hazine adına tescil edilen 282 parsel yönünden tapu iptali tescil talebinde bulunulduğunu bildirmiş, bilahare fen bilirkişi raporuna ekli krokide (D) ve (E) harfleri ile gösterilen kısımların yol olduğunu, yola ilişkin bir talepleri olmadığını, bu kısma ilişkin feragat ettiklerini beyan etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili; dava konusu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, 20 yıllık sürenin geçip geçmediğinin araştırılması gerektiğini, TMK'nın 713 üncü maddesindeki koşulların davacı yararına oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. Mahkemece; mahalli bilirkişilerin keşif mahallinde vermiş oldukları beyanlarında, taşınmazın davacının babası ve davacı tarafından 20 yıldan fazla fasılasız ve nizasız kullanıldığını ve zilyetliklerinde bulunduğunu bildirdikleri, dava konusu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olmadığı, mera, yaylak ve kışlak olarak da kullanılmadığı, kuru tarım arazisi olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 18.10.2012 tarihli ve 2012/3564 Esas, 2012/9392 Karar sayılı kararı ile; kadim ve tahsisli mera araştırılmasının yapılmadığından bahsedilerek ... köyüne ait tahsisli ve kadim mera kayıtlarının bulunup bulunmadığının sorulması, uzman bilirkişiler ile usulüne uygun keşif yapılması, dava konusu yerlerin tahsisli ve kadim mera kapsamında kalıp kalmadığının açıklığa kavuşturulması, bu kayıtlar kapsamında kalmadığının belirlenmesi halinde kadim mera araştırılmasının yapılması, dava konusu edilen yerlerin çevresindeki kadim meradan açılmak suretiyle elde edilen yerlerden olup olmadığının belirlenmesi gerektiği, taşınmazın derelerle bir ilgisinin bulunup bulunmadığı, aralarındaki kot farkı ve nitelikleri konusunda jeoloji mühendisinden gerekçeli ve denetime açık rapor istenmesi, kuru-sulu araştırılmasının yapılması, toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
3. Mahkemenin 21.06.2022 tarihli ve 2013/30 Esas, 2022/121 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde taşınmaz edinme şartlarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile tescil harici kısımda kalan ve davalı Hazine adına kayıtlı 282 parsel sayılı taşınmaz sınırları içerisinde olan ve fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) ve (B) ve (C) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümleri yönünden davacı adına tescile ve tapu iptal-tescile; (D) ve (E) ile gösterilen kısımlara ilişkin talep yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın reddi gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın tescili, yargılama sırasında Hazine adına tescil edilen taşınmaza ilişkin tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; ... köyünde bulunan dava konusu yerin 1954 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda tespit harici bırakılarak paftasında "bayır" olarak gösterildiği, dava konusu yerin bir kısmının yargılama sırasında 14.09.2017 tarihinde, 8.465,50 m2 yüz ölçümlüyle ve ham toprak vasfıyla 282 parsel numarası ile ihdasen davalı Hazine adına tescil edildiği, davacının tescil isteği ile dava açtığı, bilahare dava konusu yerin bir kısmının 282 parsel sayılı taşınmaz sınırları içerisinde kaldığından bahisle bu kısma yönelik tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
2. Somut olaya gelince; Mahkemece bozmaya uyularak (A) ve (B) ve (C) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümleri yönünden davacı adına tescil ve tapu iptali ve tescil karar verilmişse de, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini ve hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulundan alınan 25.08.2017 tarihli raporda dava konusu taşınmazın fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kısımların geçmişte tarla olarak kullanıldığı, taşların temizlendiği, ancak son 10 - 15 yıldır tarımsal faaliyette bulunulmadığı, mevcut durumda ise bitkisel üretim ve tarımsal faaliyetin yapılmadığı; (C) harfi ile gösterilen kısmın ise yine geçmişte işlendiği, bir bölümünün tasarruf edilerek kullanıldığının gözlendiği, (A), (B) ve (C) ile işaretlenen bölümlerin komşu 65 parsel sayılı taşınmaz ile birlikte bir kısmının önceki yıllarda sürüldüğü, dava konusu taşınmazda mera bitki örtüsü ile mera bulgularına rastlanmadığı, taşınmazın tamamının tarımsal kullanıma elverişli olduğu; 05.01.2018 tarihli ek raporda da benzer tespitlere yer verilerek taşınmaz üzerinde tek yıllık bitki örtüsünün oluştuğunun gözlemlendiği, ihya çalışmaları olduğu bildirilmiştir. Jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinin 26.02.2020 tarihli raporunda ise 1984 ve 1994 tarihli tarihli hava fotoğraflarında (A) ve (C) ile gösterilen alanda imar-ihyaya rastlanmadığı, (B) ile gösterilen kısımda ise imar-ihyaya rastlandığı tespitlerine yer verilmiştir. Bunun üzerine ziraatçi bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan 22.09.2020 tarihli raporda ise bu kez, önceki tespitler tekrarlanarak taşınmazın ıslah ve ihya edilerek tarım arazisi haline getirildiği, mera nitelikleri taşımadığı ve meradan kazanım olmadığı, (A), (B) ve (C) harfleri ile gösterilen taşınmazların imar-ihyasına 1984 yılında başlanarak 1990 yılında tamamlandığı kanaatine varıldığı yönünde değerlendirme yapılmıştır. Raporlar arasında çelişkiler bulunduğu halde, Mahkemece çelişkilerin giderilmediği, tek jeodozi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi raporu ile yetinilmek suretiyle karar verildiği anlaşılmaktadır.
3. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece, daha önceki bilirkişilerden farklı, 1 fen (teknik) bilirkişi, 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
4. Fen bilirkişiden keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, taşınmaza komşu parselleri de göstermek sureti ile hazırlanmış ayrıntılı kroki ve rapor alınmalı, komşu kayıt ve belgelerin taşınmazlar yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulmalı, teknik bilirkişinin krokisinde işaret ettirilmesi sağlanmalı; ziraat bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmazların toprak yapısı, eğimi, bitki deseni, üzerinde sürdürülen ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığı ve ekonomik amaca uygun zilyetlik varsa hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğünü açıklayıp tarımsal niteliğini belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğrafları jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye tevdi edilerek stereoskop aletiyle incelenmeleri neticesinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, öncesinin ne olduğunu, imar-ihyaya konu edilip edilmediğini, imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınarak kadim mera araştırılması yapılmalı, dava konusu edilen yerlerin çevresindeki meradan açılmak suretiyle elde edilen yerlerden olup olmadığı hususları tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilmelidir.
5. Öte yandan, 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesi uyarınca, Kanun'un getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine temsilcisinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
10.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.