"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Ret - Kabul
Taraflar arasında görülen iptal - tescil olmazsa tazminat davasında davalı ... yönünden tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, diğer davalılar yönünden tazminat isteğinin kabulüne ilişkin verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalı ... aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine, 324.000,00 TL maddi tazminatın ... dışındaki davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından duruşmalı olarak, davalılar ... ve ... vekili, davalı ... vekili, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; duruşma günü olarak saptanan 17.01.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ... .... Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili v.d. gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, maliki olduğu 1745 ve 1753 parsel sayılı taşınmazlarının bilgisi olmadan isim benzerliği bulunan ...’ın davalı mirasçıları ..., ..., ... ve ... tarafından diğer davalı ...’e satış yoluyla devredildiğini, satış öncesi isim benzerliğinden yararlanılarak intikal işlemlerinin yaptırıldığını, tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini, harçlandırdığı 09.05.2014 tarihli dilekçesi ile tapu iptal ve tescil isteğinin kabul edilmemesi halinde 324.000,00 TL tazminatın intikal işlemini yaptıran davalılardan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ..., iyi niyetli 3. kişi olduğunu, tapu kütüğüne güvenerek çekişmeli taşınmazları iktisap ettiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı ..., iddianın doğru olduğunu bildirmiştir.
3. Diğer davalılar, taşınmazların bulunduğu köye çok sık gidip gelmediklerini, mirasbırakanları ...’nın çok sayıda taşınmazı olduğunu, dava konusu taşınmazların da mirasbırakanları ...’ya ait olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 09.04.2014 tarihli ve 2013/85 E., 2014/467 K. sayılı kararıyla; tescilin yolsuz olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile iptal tescile karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. İlk Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 14.11.2017 tarihli ve 2015/999 E., 2017/6402 K. sayılı kararı ile; "...tapu kayıt maliki davalı ...’in iyiniyetli olarak çekişmeli taşınmazları temlik aldığını savunması karşısında Mahkemece, davalı ...’nın iyiniyetli olup olmadığı konusunda yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan sonuca gidildiği anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca davalı ...’in iyiniyetli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, iyiniyetli olmadığının tespiti halinde iptal ve tescil isteğinin kabul edilmesi, iyiniyetli olduğunun tespit edilmesi halinde ise iptal ve tescil isteğinin reddedilerek, terditli talep olan tazminat isteği yönünden bir değerlendirme yapılması gerekir iken eksik araştırma ve inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 11.06.2018 tarihli ve 2018/93 E- 2018/315 K sayılı kararı ile davalı ...’in iyiniyetli olduğu gerekçesiyle iptal tescil isteğinin reddine, diğer davalılar yönünden tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı, davalılar ... ( ... oğlu), ..., ..., ...(... oğlu) tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Dairenin 21.12.2020 tarih ve 2018/4851 E., 2020/6890 K. sayılı kararı ile "...Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK). Somut olaya gelince; bozmaya uyulmakla ilgilileri yönünden usuli kazanılmış hak doğmasına karşın bu temel usul kuralı gözardı edilerek bozma kararının gerekleri yerine getirilmemiştir. Hal böyle olunca; davalı ...’nın iktisabının iyiniyetli olmadığının ispat yükümlülüğü davacıya ait olup, davacının bozmadan önce bildirdiği tanıklar dinlenmek ve deliller değerlendirilmek suretiyle son kayıt maliki davalı ...’nın iyiniyetli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, iyiniyetli olmadığının tespiti halinde iptal tescil isteğinin kabul edilmesi, iyiniyetli olduğunun saptanması halinde ise iptal tescil isteğinin reddedilerek terditli talep olan tazminat isteği yönünden bir değerlendirme yapılması gerekirken, Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde bu hususta hiçbir inceleme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
D. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemenin 06.07.2022 tarihli ve 2021/208 E. 2022/188 K. sayılı kararı ile davalı ... aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine, 324.000.00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte ... dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalılar ... (... oğlu) ve ... vekili, davalı ... (... oğlu) vekili, davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece ...'in iyiniyetli olup olmadığı yönünden yapılan araştırmanın yeterli olmadığını, bu yönüyle verilen kararın hatalı olduğunu, dinlenen tanık beyanları ile de sabit olduğu üzere ...'in tapu kayıtlarını yeteri kadar incelediğini ve taşınmazları ona göre devraldığını, dava konusu taşınmazların devir bedellerine bakıldığında söz konusu devrin göstermelik olduğunun anlaşıldığını, davalı ...'in kötü niyetli olduğunu, tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere dava konusu yerin gerek devirden önce gerekse devir tarihinden sonra müvekkili tarafından kullanıldığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalılar ... ve ... (... oğlu) vekili temyiz dilekçesinde özetle, Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, temyize konu dosya nedeniyle müvekkilinin mağdur olduğunu, Mahkemece dinlenen tanık ...'in beyanından da anlaşılacağı üzere o dönem muhtar olan diğer tanık ...'nin müvekkiline, "bu mal davacının değil senin" diyerek destek verdiğini ve taşınmazın satımında bulunduğunu, sonra da her ne sebepten olduğu anlaşılamayacak şekilde duruşmada malın davacıya ait olduğunu söylediğini, dosya arasında bulunan tapulama tutanaklarından da anlaşılacağı üzere tapu sahibi görünen ...'ın doğum tarihinin 1940 olarak yazıldığını, oysa ki davacının doğum tarihinin 1938 olduğunu, ayrıca taşınmazın vergilerinin de uzun yıllardan beridir müvekkilleri tarafından ödendiğini, dinlenen tüm tanıkların müvekkilinin eşi ...'ın çok sayıda mülkü olduğunu dile getirdiklerini, müvekkillerinin merkezde olmalarından dolayı taşınmazı kullanmadıklarını ancak bu durumun davacıyı hak sahibi yapmayacağını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Davalı ...(... oğlu) vekili temyiz dilekçesinde özetle, Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu dosyadan dolayı kendisi ile babası ve kardeşlerinin mağdur olduklarını, huzurda dinlenen ...’in beyanından da anlaşılacağı üzere o dönemin muhtarı diğer tanık ...’nin babası olan diğer davalı ...’a, "bu malın davacının değil senin" diyerek destek verdiğini ve satımında bulunduğunu, sonra da her ne sebepten olduğu anlaşılamayacak şekilde taşınmazın davacıya ait olduğunu söylediğini, dosya arasında bulunan tapulama tutanaklarından da anlaşılacağı üzere tapu sahibi görünen ...’ın doğum tarihinin 1940 olarak yazıldığını, oysa ki davacının doğum tarihinin 1938 olduğunu, ilaveten taşınmazın vergisinin de babası ... tarafından ödendiğine ilişkin makbuzların dosya arasında olduğunu, dinlenen tüm tanıkların annesi ...’ın orada çok sayıda mülkü olduğunu dile getirdiklerini, kendisi ile kardeşlerinin merkezde olmalarından dolayı taşınmazı kullanmadıklarını, diğer davalı ...’ın beyanının hangi taşınmaza ilişkin olduğunu bilmeden verildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
4. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle, Mahkemenin maddi tazminat yönünden vermiş olduğu nihai kararın usul ve yasalara aykırı olduğunu, dosya bir bütün olarak değerlendirildiğinde başından bu yana ne müvekkilinin ne de diğer davalılar olan mirasçıların hiçbir kasıt veya ihmalinin mevcut olmadığını, gerek davacı tarafın beyanları, gerek davalıların beyanları, gerekse de dosyada dinlenen hatta o yerde muhtarlık yapan kişilerin beyanları ile de sabit olduğu üzere, ortada davacının iddia ettiği zararın tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan zarar olup, burada asli ve kusursuz sorumlu olanın Devlet olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022. maddesinin birinci fıkrasında ise “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
2. TMK’nın 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”, 1024. maddenin birinci fıkrasında; “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” ikinci fıkrasında; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” üçüncü fıkrasında ise “Böyle bir tescil yüzünden ayni ... zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428.maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna ve bozma kararına uygun olup davacı ve davalı tarafların temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı - davalılar ... (... oğlu) ve ... - davalı ... (... oğlu ) - davalı ... vekillerinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan, 5.533,11 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalılardan alınmasına,
Temyiz edilen davalı vekilleri duruşmaya katılmadığından duruşma vekalet ücreti takdir edilmesine yer olmadığına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
17/01/2023 gününde oy birliği ile karar verildi.