"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil ile bedel istekli davada İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalıların ve davacıların istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekili ve katılma yolu ile davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili, davacıların mirasbırakanı ...'ın 91 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını oğlu ...'a 10.03.1967 tarihinde hibe yoluyla devrettiğini, kalan 1/2 payını diğer oğlu ...’e 27.11.1968 tarihinde satış suretiyle devrettiğini, 91 parselin, dava dışı 92 parsel sayılı taşınmaz ile tevhit edilmesi ile 2410 parsel sayılı taşınmazın oluştuğunu, 2410 parsel sayılı taşınmazın da ifraz ve taksim sonucu 2411, 2412 ve 2413 parsel sayılı taşınmazlara ayrıldığını, 91 parselde ...’e temlik edilen ½ payın 2413 parsel sayılı taşınmaza gittiğini ve imar düzenlemesi ile 660 ada 10, 660 ada 11, 670 ada 2, 671 ada 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazların oluştuğunu, ...’e yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, 660 ada 10, 660 ada 11, 670 ada 2, 671 ada 7 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının davacıların miras payları oranında iptali ile davacılar adlarına tesciline, dava dışı kişilere temlik edildiğinden 671 ada 8 parsel sayılı taşınmazın keşfen saptanacak rayiç bedelinin davacıların miras payları oranında ve 01.03.2017 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı ...'dan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili, temlikin gerçek satış olduğunu, mirasbırakanın 91 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payı 10.03.1967 tarihinde kendisine bakılması amacıyla oğlu ...'a hibe yoluyla devrettiğini ancak ...'un mirasbırakana bakmaması üzerine ve mirasbırakanın ekonomik sıkıntıya düşünce düzenli işi ve maaşı olan oğlu olan davacıların mirasbırakanı ...'den nafaka talep ettiğini, mirasbırakanın uhdesinde kalan 1/2 payı satmaya karar verdiğini ve dışarıdan bir kişinin almaması için oğlu ...'e bedeli karşılığında anılan payı temlik ettiğini, mirasbırakanın satış bedeli ile kızı ...'nin oğlu ...'a ev aldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararıyla; mirasbırakanın dava konusu taşınmazı satmasını gerektirecek bir durumunun olmadığı, diğer oğlu ... Aytaç ile birlikte yaşadığı, bakım görevini bu oğlunun üstlendiği ve bu sebeple dava konusu taşınmazın 1/2 payını diğer oğlu ....'a hibe ettiği, taşınmaz bedelinin ... ... tarafından ödendiğine dair dosya kapsamında somut bir delilin olmadığı, temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ve davacılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasbırakanın taşınmazın yarı payını dava dışı oğluna hibe ettiğini, davalıların mirasbırakanına ise kalan payı satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin gerçek satış olduğunu, davacıların mirasbırakanlarının da durumu bildiklerinden bu iddia ile dava açmadıklarını, aradan geçen süre nedeniyle ödeme belgesinin bulunmayacağını, tanıkların satış bedelinin ödendiğine dair beyanlarının olduğunu, mirasbırakanın satış bedelini harcamış olabileceğini, mirasbırakanın beşeri ilişkisinin davalıların mirasbırakanı ile daha iyi olduğuna dair tespitin doğru olmadığını, resmi akitte yazan bedel ile gerçek değer arasındaki farkın muvazaa iddiasını kanıtlamak için tek başına yeterli kabul edilemeyeceğini, davacı tanığının beyanlarının görgüye dayalı olmadığını, iddianın kanıtlanamadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2- Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmedilen bedel yönünden faiz başlangıç tarihinin 01/03/2017 tarihi olması gerektiğini, iptal tescile konu taşınmazlar bakımından 107.456,21 TL, bedel istemleri yönünden ise 33.148,52 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinin de doğu olmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak değinilen yönden düzeltilerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile mirasbırakanın uhdesine geçen herhangi bir nakdi varlığın bulunmadığı, taşınmazları satmaya ihtiyacının da olmadığı, davalı ile beşeri ilişkilerinin diğer mirasçılarına nazaran daha yakın olduğu, temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu, bedel talep edilen dava yönünden daha öncesinde temerrüt olgusunun bulunmadığı, dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasına ve dava konusu edilen taşınmazların tapu kaydının iptali ve bedel davası yönünden davaların dayanaklarının aynı vakıalar ve hukuki müesseseler olduğu gözetildiğinde toplam dava değeri üzerinden yargılama gideri ve vekalet ücreti tesisine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile tarafların istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili ve katılma yolu ile davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davacılar vekili katılma yolu ile sunduğu temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile bedel isteklerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun 706., ... Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
2. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesi şöyledir: "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",
4721 sayılı TMK'nın 6. maddesi şöyledir: "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1893 doğumlu mirasbırakan ...’ın 13/03/1972 tarihinde öldüğü, geride 2015 yılında ölen kızı ...’nin ve 2009 yılında ölen oğlu ...’un çocukları olan dava dışı torunları ile 1994 yılında ölen oğlu ...’nin çocukları olan davacı torunları ve 1993 yılında ölen oğlu ...’in çocukları ve torunları olan davalıların mirasçı olarak kaldığı, mirasbırakanın tarla vasıflı 45.800 m2 yüz ölçümlü 91 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payını 10/03/1967 tarihinde oğlu ...’a bağış suretiyle, kalan ½ payını 27/11/1968 tarihinde oğlu ...’e satış suretiyle temlik ettiği, 91 parsel ile 92 parsel sayılı taşınmazların tevhit edilmesi ile oluşan 2410 parsel sayılı taşınmazın ifraz işlemi ile 2411, 2412 ve 2413 parsel sayılı taşınmazlara ayrıldığı, ...’e temlik edilen 91 parseldeki ½ payın 2413 parsel sayılı taşınmaza gittiği, anılan taşınmazın da imar uygulamaları ile neticesinde çok sayıda taşınmaza bölündüğü ve 91 parseldeki ½ payın en son 660 ada 10, 660 ada 11, 670 ada 2, 671 ada 7 ve 671 ada 8 parsellere gittiği, 671 ada 8 parselin de 01/03/2017 tarihinde dava dışı 3. bir kişiye temlik edildiği anlaşılmaktadır.
2. Hemen belirtmek gerekir ki, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti HMK'nın 190. maddesi ile 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa ait olup, davacı tanığı ...’ın görgüye dayalı bir bilgisinin bulunmadığı ve dava konusu temlike ilişkin tahminini ifade ettiği, davacı tanığı ...’ın ise mirasbırakanın bir dönem kendileri ile kaldığını, daha sonra oğlu ...’un yanına gittiğini, davacıların mirasbırakanı ...’nin mirasbırakana maddi anlamda destek olduğunu, mirasbırakanın çocukları arasında hiçbir zaman ayrım yapmadığını belirttiği, davalı tanıklarının ise temlikin gerçek satış olduğunu, satış bedelinin ödendiğini beyan ettikleri; diğer taraftan, 10/03/1967 tarihinde taşınmazdaki ½ payını oğlu ...’a bağış suretiyle devreden mirasbırakanın, 27/11/1968 tarihinde ise kalan ½ payını davalıların mirasbırakanı olan oğlu ...’e satış suretiyle temlik ettiği hususları yukarıdaki ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde davacıların iddialarını kanıtlayamadıkları sonucuna varılmaktadır.
3. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle,
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davalılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacılar vekilinin temyiz itirazının incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14/06/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.