"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tapu kaydında düzeltim davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda; davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; başka bir davada çekişme konusu olan 253 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından ... ve ...’un isimlerinin tapuda sehven ..... olarak yazıldığını ileri sürerek, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/474 Esas sayılı dosyasında verilen yetki gereğince tapu kayıtlarının nüfus kayıtlarına uygun şekilde düzeltilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın tapu kaydının kişilerin verdiği bilgi ve bu bilgileri destekleyen resmi belge veya Mahkeme kararına istinaden oluşturulduğunu, bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 01.12.2015 tarih ve 2014/197 Esas, 2015/714 Karar sayılı kararıyla; idareye başvuru ön şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 21.11.2018 tarihli ve 2018/4600 Esas, 2018/14687 Karar sayılı kararıyla "...düzeltilmesi istenen taşınmazın tapu kaydı mahkeme kararına dayalı olarak “hükmen tescil” suretiyle oluşmuş ise; mahkeme kararı ile oluşan kaydın ancak yine bir mahkeme kararı ile düzeltilebileceği, bu durumun yeni Tapu Sicili Tüzüğü ile tapu müdürlüklerine verilen düzeltim yetkisinin dışında kaldığı gözetilerek, düzeltim için öncelikle tapu müdürlüğüne başvuru şartının hükmen tescil yoluyla oluşmuş tapu kayıtlarının düzeltilmesi için açılan davalar bakımından aranmayacağı; işin esasına ilişkin karar verilmesi gerektiği...." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 14.05.2019 tarih, 2018/912 E., 2019/425 K. sayılı kararıyla, 12.02.2019 tarihli celse taraflarca takip edilmediği gerekçesiyle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, 14.05.2019 tarihinde de yasal süre içerisinde dava yenilenmediği gerekçesiyle, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 13.12.2021 tarihli ve 2021/6789 E., 2021/7787 K. sayılı kararıyla, "6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla eldeki davada uygulanması gereken 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429/2. maddesi ile; bozmadan sonra mahkemenin temyiz edenden peşin almış olduğu gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar vereceği açıkça hüküm altına alınmıştır. Yasa koyucu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/3. maddesi ile de aynı ilkeleri korumuştur.
Somut olaya gelince, bozma kararının taraflara tebliğ edilmeden 12.02.2021 celsesinde davacı vekilinin katılmaması üzerine davalının da talebiyle dosyanın işlemden kaldırıldığı, 14.05.2019 tarihinde ise yasal süre içerisinde yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda yer verilen HUMK’un 429/2. maddesinin amir hükmü uyarınca, taraflar dinlendikten sonra bozma ilamına uyulup uyulmayacağı konusunda bir karar verilebilecektir.
Hal böyle olunca, taraflara usulüne uygun tebliğ çıkarılarak, 1086 sayılı HUMK’un 429/2. maddesi uyarınca tarafların bozma ilamına karşı beyanları alındıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken anılan yasal düzenleme dikkate alınmadan davacı tarafın hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek, bir başka ifade ile savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle sonuca gidilmiş olması doğru olmadığı... gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
D. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla güncel tapu kayıtlarından dava konusu parselin toplulaştırma sonucu 221 ada 1 parsel ve 224 ada 1 parsel olduğu, dava ile talep edilen düzeltimlerin sağlandığı anlaşıldığından davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece davanın açıldığı tarihte davacının haklı olduğu değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, davacı tarafın dava açmadan önce Tapu Müdürlüğüne usulüne uygun başvuru yapmadan dava açtığını, dava konusu taşınmaza ilişkin dava tarihindeki tapu kayıtları incelendiğinde söz konusu parsellere ilişkin tescillerin 14/05/2012 tarihinde 3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesi gereğince yenileme sonucu yapıldığının görüleceğini, bu nedenle davanın açıldığı tarihte ve dosyanın geldiği aşama itibariyle davacı tarafın davasında haksız olduğunun anlaşıldığını, davacı tarafça haksız açılan ve dava şartlarını taşımayan davada davanın reddine karar verilerek, davalı kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, diğer yandan davacı tarafından depo edilen ve bakiye kalan gider avansının davacıya iadesine ilişkin hükmün HMK m. 333 uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra iadesine karar verilmesi gerekirken kararın kesinleşmesi ifadesinin kullanılmamasının da hukuka aykırı olduğunu belirterek, Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri" başlıklı 331. maddesinin ilk fıkrasında; "Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder."
Düzenlemesi mevcuttur.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı HUMK uygulanacağı davalar yönünden HUMK'nın 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,
Temyiz eden idare harçtan muaf olduğundan, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
03.07.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.