"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/286 E., 2022/301 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 09.03.2020 tarihli 2016/15370 Esas 2020/1040 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davacılar vekili, davalılar Hazine vekili, ... vekili ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; ... ilçesi ... köyünde 1957 yılında yapılan kadastro çalışmalarında tahdit dışı bırakılan, sınırları dava dilekçesinde gösterilen 3.923 m2'lik araziyi davacının nizasız fasılasız 30 yılı aşkın bir süredir kullandığını ileri sürerek irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davacı adına tapuya tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili; hak düşürücü sürenin geçtiğini, dava konusu taşınmazın mera vasfında olduğunu, niteliği gereği kazandırıcı zaman aşımı yolu ile mülk edinilmesinin mümkün olmadığını, bu sebeple davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalılar ... vekili ve ... vekili ayrı ayrı yargılama sırasında, dava konusu yerin nehir yatağı ve taşkın saha içerisinde kalan özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olduğunu belirtilerek davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.04.2014 tarih ve 2013/65 Esas 2014/231 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 2.120,48 m2 lik yerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA KARARLARI VE SONRASINDA VERİLEN KARARLAR
1. Kararın davacı ... davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay(Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 18.02.2015 tarih ve 2014/13122 Esas 2015/1262 Karar sayılı kararı ile;Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığına husumet yaygınlaştırılıp dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanması gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.
2. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.04.2016 tarih ve 2015/961 Esas 2016/310 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 2.120,48 m2'lik yerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
A. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 09.03.2020 tarih ve 2016/15370 Esas 2020/1040 Karar sayılı kararı ile; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya dahil edilmesi suretiyle yöntemince taraf teşkili sağlanmadığı, hava fotoğraflarının incelenmediği, taşınmazın niteliğinin ne olduğu ve öncesinin imar ihyayı gerektiren yerlerden olup olmadığının ve dava konusu edilen bölümün kadim mera ya da tahsisli mera olup olmadığının yöntemince araştırılmadığı, ziraat bilirkişisince mera ile dava konusu bölüm arasında ayırt edici bir sınırın bulunup bulunmadığının araştırılması, ondan sonra 3402 sayılı Kanun'un 14 inci ve 17 inci maddesinde öngörülen imar-ihya ve zilyetlik yoluyla kazanım koşulların davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın mera niteliğini taşımadığı, kadim mera ya da meranın bir parçası ya da meradan açılma bir yer olmadığı, taşınmazın gerek mahalli bilirkişiler gerekse tanık beyanlarına göre davacılar mirasbırakanı ... tarafından 30 yılı aşkın süredir kullanıldığı, ... 'ün vefatından sonra da taşınmazın varisleri tarafından kullanılmaya devam olunduğu, taşınmaz üzerinde mirasbırakan tarafından dikildiği belirtilen 20-25-30 yaşlarını aşkın meyve ağaçlarının bulunduğu, davacılar mirasbırakanın dava konusu taşınmaza daha önceden de kavak ağaçları diktiği, kavak ağaçlarını yaklaşık 30 yıl önce kesip yerine zemindeki ceviz ağaçlarını diktiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 22.02.2022 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 2.120,48 m2'lik yerin davacılar adına mirasçılık belgesindeki miras payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili, davalılar Hazine vekili, ... vekili ve ... vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, kısmen kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, fen bilirkişi raporunda çalılık diye tabir edilen kısmın kabul kararı verilen (A) harfi ile gösterilen kısmın devamı olduğunu, davacılar tarafından beraber kullanıldığını, eskiden burada da ağaçların olduğunu, davacıların mirasbırakanın yaşlanması üzerine kullanılamadığını, talep ettikleri kısmın 3923 m2 olduğunu belirterek ret edilen kısım yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle, Mahkemece verilen kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, mera vasfında olan taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağını,araştırmanın yetersiz olduğunu, nizasız ve fasılasız 20 yıllık kullanım koşulunun oluşmadığını belirterek ve resen belirlenecek nedenlerden dolayı kabul kararının bozulmasını talep etmiştir.
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle, kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmaz bölümünün kadastro çalışmaları sırasında mera olarak tespit edilip sınırlandırıldığını, bu sebeple vekil edeni kurum açısından açılan davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, meraların tescile konu olamayacağını belirterek ve resen belirlenecek nedenlerden dolayı kabul kararının bozulmasını talep etmiştir.
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddiasını ispatlayamadığı, taşınmazın zilyetlikle mülkiyetinin kazanılmasının mümkün olmadığını, davanın niteliği gereği yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini belirterek ve resen belirlenecek nedenlerden dolayı kabul kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 713/1 inci maddeleri
3. Değerlendirme
Arifiye ilçesi Yukarı Kirazca köyü çalışma alanında bulunan dava konusu taşınmaz bölümünün 1957 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında Sakarya Nehir yatağı vasfı ile tescil dışı bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Oysa, bozma kararına uyulmakla taraflar yararına usuli müktesep hak oluşacağından, bozma gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı taraf lehine iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli olmadığı gibi bozma kararının gereklerinin yerine getirildiğini söyleme imkanı da bulunmamaktadır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; dava konusu taşınmazın tescil harici bırakılma nedeni olarak Sakarya Nehri'nde kaldığı belirtilmiş olmasına ve Sakarya İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün yazısına göre dava tarihinden önce 2012 yılında dava konusu alanın 4342 sayılı Mera Kanun'un 5/b maddesi gereğince mera teknik ekibi tarafından tespit ve tahdidinin yapılarak mera olarak değerlendirildiği belirtilmiş olmasına rağmen nehrin yatak değiştirip değiştirmediği, taşınmazın halen bu niteliğini koruyup korumadığı, Sakarya Nehri'nde taşkın olup olmadığı, ıslah çalışması yapılıp yapılmadığı, taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, imar-ihya suretiyle elde edilip edilmediği, bu şekilde elde edilmiş ise imar-ihyanın başlangıç ve tamamlanma tarihleri, imar-ihyanın tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıl süre ile ekonomik amaca uygun kullanım olup olmadığı hakkında ve dava konusu bölümün mera parseli olarak numara alıp sınırlandırmasının yapılıp yapılmadığı hususunda yeterli araştırma yapılmadığı, varsa mera haritası getirtilip uzman bilirkişi eliyle uygulanıp dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığı, şayet ihdasen oluşan bir mera parselinin, içinde kalıyor ise o zaman davanın niteliğinin tescil davasından tapu iptali ve tescil davasına dönüşeceğinin göz önünde bulundurulması gerektiğinin dikkate alınmadığı, ayrıca taşınmaz bölümünün nazım imar planında depolama ve lojistik alanda kaldığı belirtilmiş olmasına rağmen nazım imar planı tarihinin bildirilmediği, komşu parsellerin onaylı kadastro tutanakları ve varsa dayanak bilgi ve belgeler getirilmediği gibi Mahkemece yapılan belgesiz araştırması da yetersizdir. Bu sebeple eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm verilemez.
Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, komşu parsel kayıtları var ise dayanak kayıtları tedavülleri ile birlikte getirtilmeli, taşınmaz bölümünün imar planı sınırları içinde kalıp kalmadığı, imar planı sınırları içinde kalıyorsa hangi yıl imar planı sınırları içine alındığı ve imar planının hangi tarihte onaylanarak kesinleştiği ... ve Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığından sorularak imar planının onaylı bir örneği ve eki belgeler dosya arasına getirtilmeli; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünden taşınmazın sınırında bulunan Sakarya Nehri'nde ıslah veya sedde çalışması yapılıp yapılmadığı,nehrin yatak değiştirip değiştirmediği ve nehirde taşkın olup olmadığı hususları sorulmalıdır.
Bundan sonra mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik mahalli bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişisi, 3 kişilik jeoloji mühendisi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı, davacı ya da başkaları tarafından toprak getirtilip doldurulup doldurulmadığı, nehrin yatak değiştirip değiştirmediği, sel baskını olup olmadığı en son sel baskının ne zaman olduğu, mera olarak kullanılıp kullanılmadığı, kadim mera olup olmadığı, sınırında mera parseli olup olmadığı, varsa mera parselinden ayırt edici sınır bulunup bulunmadığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle oluşan çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellerin tespit tutanakları ve dayanaklarıyla denetlenmelidir.
Ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan nizalı taşınmaz bölümün toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü, imar-ihya edilip edilmediğini, imar-ihya edilmiş ise imar-ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman tamamlandığını ve üzerindeki zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, taşınmazın halen nehir yatağı vasfında ya da mera vasfında olup olmadığını belirten, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmaz ile çevresinin yakın plan ve panaromik fotoğrafları çektirilip üzerinde taşınmazın sınırlarının işaretlenilmesi istenilmelidir.
Mahkeme hâkiminin, taşınmazın konumuna, niteliğine ve çevre parsellerle karşılaştırılmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalıdır.
3 kişilik Jeolog bilirkişi kurulundan zemin incelemesi yaptırılarak dava konusu taşınmazın nehir yatağı vasfında olup olmadığı, halen aktif ya da pasif nehir yatağında kalıp kalmadığı, nehir yatağından kazanılıp kazanılmadığı ve nehrin taşkın sahası kapsamında bulunup bulunmadığı hususlarında kot farkını da gösterir ve önceki raporu irdeler ve çelişkileri giderir mahiyette rapor alınmalıdır.
Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden taşınmazın kadastro paftasında ki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle ve temin edilebilecek en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları üzerinde de inceleme yaptırılarak taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, nehrin yatak değiştirip değiştirmediği, imar- ihya edilip edilmediği, imar -ihya edilmiş ise ne zaman başlanıp hangi tarihte tamamlandığı, ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren başladığı hususlarında ayrıntılı rapor düzenlemesi istenilmelidir.
Fen bilirkişisine keşfi takibe, bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verir krokili rapor düzenlettirilmeli,yargılama sırasında ya da dava tarihinden önce dava konusu taşınmaz bölümünün bulunduğu kısmın ihdasen ya da başka bir yolla parsel numarası alarak mera parseli olarak sınırlandırılmış ise mera haritası veya krokisi getirtilerek zeminde uygulanarak dava konusu bölümü içine alıp almadığı kesin olarak belirlenmelidir. Dava konusu bölümün tapuda tescilli bir parsel içerisinde kaldığının anlaşılması halinde davanın tapu iptali ve tescil davasına dönüşeceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Bundan ayrı; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu Kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyecektir. Anılan hüküm göz önünde tutularak davacılar ve mirasbırakanları ... adına kadastro yolu ile veya açılan dava sonunda tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin Tapu Sicil Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğünden, açılmış zilyetliğe dayalı tescil davaları olup olmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup belirlenmesi, belgesizden edinilen taşınmazlara ait kadastro tutanakları ve ekleri ile tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, tescil davalarına ait dava dosyalarının ait olduğu mahkemelerden getirtilerek 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesindeki sınırlamalar yönünden göz önünde tutulması, ondan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken Mahkemece bu husus araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmesi isabetli olmamıştır.
Kabule göre de; davanın niteliği itibariyle yasal hasım durumundaki davalılar aleyhine vekalet ücreti dahil hiçbir yargılama gideri yükletilemeyeceği gözetilmeden davanın kabul edilen kısmı yönüyle anılan davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsiz olup kararın açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; eldeki davada, önceki Mahkeme kararında davacının dava konusu ettiği kısmın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde karara karşı yalnız davalı ... vekili tarafından temyiz yoluna başvurulduğu, davacı tarafından kararın temyiz edilmediği anlaşılmakla, ilk mahkeme kararını temyiz etmeyen tarafın, aleyhine yeni bir durum oluşmadıkça temyiz yoluna başvuramayacağından davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin reddine,
Davalılar Hazine vekili, davalı ... vekili ve Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran taraflara iadesine, Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 27.02.2024 tarihinde karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere oy birliği ile karar verildi.