"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ: ÜNYE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ünye 2.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen asıl ve birleştirilen davanın reddine ilişkin kararın, asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 13/09/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı ..., 979 ada 13 parsel sayılı taşınmazdaki paylarının dava dışı ... ’a satışı hususunda Ünye .Noterliğinin 30.06.2009 tarih ve 3925 yevmiye numaralı taşınmaz satış vaadi sözleşmesini akdettiklerini, sözleşmede belirtilen satış bedelini almamasına rağmen ...’ın yönlendirmesi ile aldığını beyan ettiğini, okuma yazma bilmediğini, bu durumdan faydalanan dava dışı ...’ın hile ile kendisinden vekaletname aldığını, bu vekaletname ile ...’ın oğlu olan davalı ...’ı vekil tayin ettiğini, dava konusu 13 parsel sayılı taşınmazdaki maliki olduğu 2/13 payın davalı vekil ... tarafından 11.02.2011 tarihinde davalı annesi ...’ya satış yoluyla devredildiğini, kendisine herhangi bir satış bedeli ödenmediğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davalı vekilin annesi olan davalı ...’nun da iyiniyetli olmadığını ileri sürerek, dava konusu 979 ada 13 parsel sayılı taşınmazda davalı ...’ya devredilen 2/13 payın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
2. Birleştirilen davada davacı ..., 979 ada 13 parsel sayılı taşınmazdaki paylarının dava dışı ... ...’a satışı hususunda Ünye ....Noterliğinin 16.10.2008 tarih ve 6678 yevmiye numaralı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi akdettiklerini, sözleşmede belirtilen satış bedelini almamasına rağmen ...’ın yönlendirmesi ile aldığını beyan ettiğini, okuma yazma bilmediğini, bu durumdan faydalanan dava dışı ...’ın hile ile kendisinden vekaletname aldığını, bu vekaletname ile ...’ın eşi olan davalı ...’yu vekil tayin ettiğini, dava konusu 13 parsel sayılı taşınmazdaki maliki olduğu 2/13 payın davalı vekil ... tarafından 11.02.2011 tarihinde davalı oğlu ...’a satış yoluyla devredildiğini, kendisine herhangi bir satış bedeli ödenmediğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davalı vekilin oğlu olan davalı ...’ın da iyiniyetli olmadığını ileri sürerek, dava konusu 979 ada 13 parsel sayılı taşınmazda davalı ...’a devredilen 2/13 payın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen davada davalılar, iddialarının çelişkili ve yersiz olduğunu,işlemlerin noter huzurunda usulüne uygun olarak yapıldığını, satış vaadi sözleşmeleri nedeni ile satış bedellerinin davacılara peşin olarak ödendiğini,satış vaadi sözleşmelerinin gereklerinin yerine getirilmesi için davacılar tarafından vekaletnameler verildiğini, devir işlemlerinin davacıların rıza ve bilgisi dahilinde yapıldığını belirterek asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin sahteliğinin iddia edilmediği, satış bedellerinin ödenmediği iddia edilmiş ise de satış vaadi sözleşmelerinde satış bedellerinin alındığının belirtildiği, noterlikçe düzenlenen bu sözleşmeler karşısında davacıların bu iddialarına itibar edilemeyeceği, davacıların taşınmazdaki paylarını satış vaadi sözleşmeleri ile dava dışı ...’a devrettikleri, bu sözleşme gereklerinin yerine getirilmesi için de ... ve ...’yu vekil tayin ettikleri, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dışı ...’ın, eşi ve oğlu olan davalılar ile birlikte hareket edip, davacıların okuma yazma bilmemesinden istifade ederek, ...’tan noterde aynı gün geniş yetkili vekaletname aldığını, davalıların asıl amacının noterde satış vaadi sözleşmesi yapmak olmadığını, davacılara satış bedellerinin ödenmediğini, değer tespitine ilişkin bilirkişi raporuna yapılan itirazların mahkemece dikkate alınmadığını, taşınmazın satış ve dava tarihindeki değerinin düşük belirlendiğini, yapılan satış işlemlerinde vekil ile satın alan şahsın anne oğul olmasının, tüm olayları bilebilecek durumda olduklarını ve işlemlerin elbirliği içerisinde yapıldığını gösterdiğini, vekil tarafından vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davaların kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirtip kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 20/01/2022 tarihli ve 2022/61 Esas, 2022/127 Karar sayılı kararıyla; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları delillere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin dosyadaki delillerle çelişmeyen tespit ve değerlendirmesine ve uyuşmazlığa uygulanması
gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve re'sen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
3.2.2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
3.2.3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan ve (V/3.2.) no.lu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre (III) ve (IV/3.) paragraflarda gösterilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacılardan alınmasına, alınması gereken harçlar peşin yatırıldığından harç alınmasına yer olmadığına, 16/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.