"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil-bedel davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, bozma kararına direnilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılardan ...- ...- ...- ...-...- ...- ...- ...- ... ...- ...- ...- ...- ...- ...- ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacılar, kök mirasbırakan ... ...'ün maliki olduğu 181, 415, 547 ve 550 parsel sayılı taşınmazların tamamını 1972 yılında aynı gün tapuda oğulları ... ve ...'e satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, ... ve ...'ün de aleyhlerine dava açılıp muvazaalı ... bu devirlerin bozulacağı korkusuyla taşınmazları 3. kişilere satış görüntüsü altında geçici süreyle tapuda devrettiklerini ve bu 3. kişilerden taşınmazları ... ve ...'in mirasçıları olan davalıların yine satış görüntüsü ile geri aldıklarını, asıl gayenin mirasçılardan mal kaçırma hadisesinin gizlenmesi olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazların bedellerinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişler, aşamada davalarını bedele hasretmişler, birleştirilen davada davacılar, aynı sebepleri ileri sürerek, aynı taşınmazlara ilişkin olarak açtıkları davada tazminat isteminde bulunmuşlardır.
II. CEVAP
Asıl davada, davalılardan..., ..., ..., ..., ... ..., ... ve ..., dava konusu taşınmazlardaki devir işlemlerinin iradeleri dışında gerçekleştiğini, davacıların iyiniyetli olmadıklarını, diğer davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ..., muris ... ...'ün 15/09/1987 tarihinde ölmeden önce mirasçıları ..., ..., ..., ..., ... ...'nın ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/8 Esas sayılı dosyasında murise zorla imza attırıldığı ve bedel ödenmediği gerekçesiyle muvazaa nedeniyle tapu iptal tescil için aynı parsellere yönelik açılan davanın esastan reddine karar verildiğini, satış akdinin geçerli olduğunun bu şekilde hükme bağlandığını, bu ilamın kesin hüküm niteliğinde olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, birleştirilen davada davalılar, satış akdinin geçerli olduğunu belirterek asıl ve birleştirilen davaların reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... (...) 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/03/2018 tarihli ve 2014/186 E. - 2018/87 K. sayılı kararıyla; kök murisin 1972 yılında ekonomik durumunun, paraya ihtiyacı olup olmadığının belirlenemediği, kök murisin vefatından yaklaşık 15 yıl önce taşınmazları devrettiği, Mahkemenin 1993/8 Esas sayılı dosyasının dava tarihinin devir tarihine daha yakın olması nedeniyle 1972 yılında taşınmazların değerinin tespitine yönelik değerlendirmenin daha sağlıklı sonuç vereceği ve bu değerlendirmede taşınmazların gerçek değeri ile satış bedelinin birbirine uygun olduğunun belirtildiği, 1993/8 Esas, 1998/102 Karar sayılı dosyasında dava sebebi farklı olduğundan kesin hüküm teşkil etmeyeceği, toplanan delillere ve açıklamalara göre kök muris ile davalıların murisinin akrabalık bağı dışında muvazaa iddiasını destekleyecek bir delil bulunmadığı ve bu durumun da tek başına sübut için yeterli olmayacağı anlaşılmakla sübut bulmayan davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 28/12/2020 tarihli ve 2020/1597 E.- 2020/1689 K. sayılı kararıyla; murisin çekişme konusu taşınmazlardaki payını oğulları davalıların murislerine devrinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, Mahkemece ıslah dilekçesinde davacıların taleplerini bedele hasretmeleri gözetilerek, istenen bedelin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddinin doğru olmadığı gerekçeleri ile davacıların istinaf taleplerinin kabulüne, Mahkeme kararının kaldırılmasına ve asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiş, 28/01/2021 tarihli tavzih kararı ile davacının tavzih talebinin kabulü ile dosya kapsamı bakımından davacıların dava tarihinden itibaren yasal faiz talebi bulunduğu görüldüğünden asıl ve birleştirilen davada belirlenen ecrimisil bedelinden sonra gelmek üzere hüküm kısmına dava tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte ibaresinin eklenmesine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılardan...-...-..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Dairenin 24.02.2022 tarihli ve 2021/1805 E, 2022/1495 K. sayılı kararı ile; "...Hemen belirtmek gerekir ki, tüm dosya içeriği ve toplanan deliller itibariyle, mirasbırakan ... tarafından davalı oğlu ... ile diğer davalıların murisi olan oğlu ...’a yapılan temliklerin mirastan ve kız çocuklarından mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun tespit edilmesi suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalıların işin esasına yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine. Ne var ki, dava konusu taşınmazların keşfen saptanan toplam değerinin 5.678.697,85 TL olduğu, asıl davada davacılar .......................’nın payları toplamı olan 2040/8640 paya düşen miktarın ise 1.340.803,63 TL olduğu gözetilmeksizin 1.537.890,67 TL olarak fazla tazminat miktarına hükmedilmiş olması doğru olmadığı gibi, kararın (3.2.2) paragrafından yer verilen ...nın 305/2. maddesindeki düzenlemeye aykırı olacak şekilde asıl kararda faize hükmedilmemiş olmasına rağmen, tavzih kararı ile faize hükmedilmesi de doğru değildir. Hal böyle olunca, asıl davada davacıların toplam paylarına düşen miktar olan 1.340.803,63 TL tazminata hükmedilmesi ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davaların haksız fiil niteliğinde olduğu ve taşınmazların değerinin dava tarihi itibariyle belirlenmiş olduğu gözetilmek suretiyle, ıslah dilekçesi dikkate alınarak dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozma Sonrası Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın kabulü ile toplam 1.537.980,67 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılardan miras payları oranında alınarak miras payları oranında davacılara verilmesine, birleşen davanın kabulü ile toplam 354.918,62 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile davalılardan miras payları oranında alınarak miras payları oranında davacılara verilmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılardan ...- ...- ...- ...-...- ...- ...- ...- ... ...- ...- ...- ...- ...- ...- ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde, Yargıtay 1.Hukuk Dairesi tarafından verilen bozma kararında; asıl dava için belirlenen toplam payın 2040/8640 ve bu pay üzerinden hesaplanan tazminatın 1.340.803,63 TL olduğu belirtilmesine rağmen, bozma sonrası hiçbir bilirkişi incelemesi yaptırılmadan doğruluğu sabit olmayan veraset ilamındaki paylara dayanarak direnme kararı verilmesinin doğru olmadığını, ayrıca bozma kararında tavzih kararı ile faize hükmedilmesinin doğru olmadığı belirtilmiş olmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesince direnme kararı verilmesinin hatalı olduğunu, bir kısım mirasçılar tarafından daha önce ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/8 E. sayılı dosyasında açılan davanın reddine karar verildiğini, eksik inceleme sonucu verilen kararın usul ve yasalara aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali tescil-bedel istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
2. 6100 sayılı HMK'nın 373/5.maddesinde; "İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir." düzenlemesi yer almaktadır.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince; Dairemizce yeniden yapılan incelemede; her ne kadar 24.02.2022 tarihli ve 2021/1805 E. 2022/1495 K. sayılı bozma kararında, asıl davada davacıların payları toplamının 2040/8640 olduğu ve bu miktar üzerinden belirlenen tazminat tutarının ise 1.340.803,63 TL olduğu belirtilmiş ise de; bu hususun maddi hataya dayandığı, dosya kapsamında yer alan veraset ilamından asıl davada davacıların payları toplamının 2340/8640 olduğu, dolayısıyla hükmedilen 1.537.890,67 TL tazminat miktarında bir hata bulunmadığı, direnme kararının yerinde olduğu, bozma sonrası kurulan hükümle dava tarihinden itibaren işleyecek faize hükmedilmiş olmasında da bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmaktadır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılardan...-...-..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 ... maddesinin birinci fıkrası ve 373 üncü maddesinin beşinci fıkraları uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 96.973,36 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.