Logo

1. Hukuk Dairesi2022/7451 E. 2023/5521 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları öncesinde davacılara ait olduğu iddia edilen taşınmazların davalı hazine adına tescil edilmesi nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında zilyetliğin kazanılması için gerekli şartların oluşup oluşmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, taşınmaz üzerinde 20 yıl boyunca nizasız, aralıksız ve malik sıfatıyla ekonomik amaca uygun bir zilyetlik kurduklarını ispatlayamadıkları, taşınmaz üzerindeki kullanımın zilyetlik kazanmaya elverişli olmadığı, ayrıca miras yoluyla iktisap iddiasında Türk vatandaşlığından çıkan davacılar yönünden miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle Türkiye ile Yunanistan arasında karşılıklılık ilkesinin araştırılmadan ve 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu'nun 28. maddesi gereği gerekli inceleme yapılmadan karar verildiği gözetilerek yerel mahkeme kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1956 E., 2022/1111 K.

DAVA TARİHİ : 02.05.2019

HÜKÜM/KARAR : Kabul / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: ...Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/47 E., 2021/60 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı ... temsilcisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I .DAVA

Davacılar vekili; Çanakkale ili ...ilçesi ...öyü ...mevkiinde kain 363 ada 7,8,9 ve 10 parsel sayılı taşınmazların davacıların murisi...ya ait olduğunu, 2004 yılında vefatıyla taşınmazların davacılara kaldığı ancak kadastro çalışmaları sırasında davalı ... adına yazıldığını, davacıların kadastro çalışmaları sırasında Gökeçeada'da bulunamadıklarından Komisyona müracaat edemediklerini ileri sürerek davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili; kazandırıcı zamanaşımı şartlarının oluştuğuna ilişkin davacıların somut deliller ortaya koyamadığını, terk olgusunun tetkik edilmesi ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamında dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların davaya konu taşınmazların davacıların üst soyundan intikal ettiği ve eklemeli zilyetliğin sürdüğü yönünde beyanda bulundukları, bilirkişi raporlarından taşınmaz üzerinde tarımsal üretim faaliyetlerinin gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı ... adına kayıtlı taşınmazların tapularının iptaliyle davacılar adına miras payları oranında kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... temsilcisi istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davalı ... temsilcisi mahalli bilirkişilerin çekişmeli taşınmazlarda zilyetliğin sürdürüldüğü hususunda tanıkları doğrular şekilde beyanlarının bulunmadığını, davacılar mirasbırakanın Türkiye'yi terk ederek Yunanistan'a gittiği ve vatandaşlıktan çıktığının da anlaşıldığını, zilyetliğin ekonomik amaca uygun şekilde devam etmesi gerektiğini, hayvan otlatmanın zilyetliğin sürdürülmesi olmadığını, davacıların iddialarını ispatlayamadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davaya konu taşınmazların kadastro tutanaklarının incelenmesinde "maliki bilinemediğinden" ifadesinin kullanıldığı, bunun da taşınmazların özel mülkiyete tabi olduğunu gösterdiği, bilirkişi raporlarından çekişmeli taşınmazların imar ihyasının tamamlanmasının 1966 yılından önce olduğu ve hava fotoğraflarında taşınmazların tarımsal amaçlı olarak işlendiği, taşınmazların keşif tarihinden 45-50 yıl öncesinde tarım yapıldığının anlaşıldığı, kazandırıcı zamanaşımı koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davalı temsilcisinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... temsilcisi temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile kararın hükmen bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü ve 14 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

Davaya konu taşınmazların kadastro tespit tutanağının incelenmesinde; çekişmeli taşınmazların belgesizden kime ait olduğu bilinmediği belirtilerek 29.05.2009 tarihinde davalı ... adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmıştır.

Dosya kapsamında dinlenen mahalli bilirkişilerin; çekişmeli taşınmazların 1955 yıllarında...ya ait olup bu şahsın yurtdışına gittiği ve taşınmazları davacıların dedeleri olan ...ya bıraktığını duydukları yönünde beyanda bulundukları anlaşılmıştır.

Davacı tanıkları ise; çekişmeli taşınmazların Papadapoluya ait olduğunu, taşınmazları...ya bıraktığını, Vasil’in 1971 yılında vefatı sonrasında kızı ...'nun eşi...ya kızının çeyizi olarak taşınmazları verdiğini, 1977 yılında...’nun Yunanistan'a gittiğini, davaya konu taşınmazları Pareşkevi Mavroyano'ya bıraktığını, 1988 li yıllarda Pareşkevi’nin vefatıyla taşınmazlara ...’nın baktığını ve taşınmazın çayır olarak kullanıldığını ifade etmişlerdir.

Hemen belirtilmelidir ki; uyuşmazlığın çözümü için kadastro çalışmaları sırasında taşınmazların senetsizden Hazine adına tespit tarihinden geriye doğru 20 yıllık zilyetlikle kazanma süresiyle diğer iktisap koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerekmektedir.

Somut olayda; tanık beyanlarından, davacıların mirasbırakanı ... ‘nun 1977 yılında Yunanistan’a gittiği ve taşınmazı aralarında ırsi bağ olup olmadığı bilinmeyen Pareşkevi Mavroyano'ya ve ...’ya bıraktığı mirasbırakanın bu yerleri bir başkasının kullanımına bıraktığı anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci maddesine göre tapusuz taşınmazın olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla kazanılabilmesi için taşınmazın malik sıfatıyla, nizasız ve fasılasız olarak en az 20 yıl fiilen ve ekonomik amaca uygun olarak kullanılmasının gerektiği açıktır. Ne var ki; dava konusu taşınmazların 1977 yılında...’nun Yunanistan'a gitmesinden sonra dileyen kişiler tarafından çayır amaçlı kullanıldığı, taşınmaz maliki olduğunu iddia eden kişiler tarafından taşınmazların fiilen ve somut olarak sahiplenilmediği, davacıların kadastro tespit tarihine kadar ekonomik amacına uygun iktisap sağlayan süreye ulaşan eylemli zilyetliklerinin bulunmadığı, zilyetliği terk olgusunun gerçekleştiği; öte yandan, 1955 yıllarında...ya ait olan çekişmeli taşınmazların bu şahsın yurtdışına gitmesi üzerine taşınmazları davacıların dedeleri olan ...ya bıraktığı anlaşılmış olup bu kişinin taşınmazlar malikinden haricen satın aldığı olgusu da kanıtlanamamıştır.

Kabule göre, bir kısım davacıların Türk vatandaşlığından çıkıp Yunan vatandaşı olduğu dolayısıyla Adalet Bakanlığı'ndan miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle Yunanistan ile Türkiye arasında hukuki ve fiili karşılıklılık olup olmadığı tespit edilmeden ve miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle karşılıklılık olmadığı takdirde mirasçı olunamayacağı gözetilmeden karar verilmiş olması ve dava konusu taşınmazın tapu kaydında yer alan 2565 sayılı Kanun'un 28 inci maddesi gereği belirtilen alan içerisinde kaldığı şerhin değerlendirilmeden karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

Hal böyle olunca; Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı ... temsilcisinin temyiz itirazının kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.10.2023 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

(Muhalif)

- KARŞI OY-

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) taşınmaz üzerinde tarımsal üretim faaliyetlerinin gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı ... adına kayıtlı taşınmazların tapularının iptaliyle davacılar adına miras payları oranında kayıt ve tesciline karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince (BAM) de kazandırıcı zamanaşımı koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davalı temsilcisinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Dairemizin Sayın Çoğunluğunca ise"...Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci maddesine göre tapusuz taşınmazın olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla kazanılabilmesi için taşınmazın malik sıfatıyla, nizasız ve fasılasız olarak en az 20 yıl fiilen ve ekonomik amaca uygun olarak kullanılmasının gerektiği açıktır. Ne var ki; dava konusu taşınmazların 1977 yılında...’nun Yunanistan'a gitmesinden sonra dileyen kişiler tarafından çayır amaçlı kullanıldığı, taşınmaz maliki olduğunu iddia eden kişiler tarafından taşınmazların fiilen ve somut olarak sahiplenilmediği, davacıların kadastro tespit tarihine kadar ekonomik amacına uygun iktisap sağlayan süreye ulaşan eylemli zilyetliklerinin bulunmadığı, zilyetliği terk olgusunun gerçekleştiği; öte yandan, 1955 yıllarında...ya ait olan çekişmeli taşınmazların bu şahsın yurtdışına gitmesi üzerine taşınmazları davacıların dedeleri olan ...ya bıraktığı anlaşılmış olup bu kişinin taşınmazlar malikinden haricen satın aldığı olgusu da kanıtlanamamıştır. Kabule göre, bir kısım davacıların Türk vatandaşlığından çıkıp Yunan vatandaşı olduğu dolayısıyla Adalet Bakanlığı'ndan miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle Yunanistan ile Türkiye arasında hukuki ve fiili karşılıklılık olup olmadığı tespit edilmeden ve miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle karşılıklılık olmadığı takdirde mirasçı olunamayacağı gözetilmeden karar verilmiş olması ve dava konusu taşınmazın tapu kaydında yer alan 2565 sayılı Kanun'un 28 inci maddesi gereği belirtilen alan içerisinde kaldığı şerhin değerlendirilmeden karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Hal böyle olunca; Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu ..." gerekçesiyle BAM kararı kaldırılarak İDM kararı bozulmuştur.

Kanaatimizce de İDM kararının eksik inceleme nedeniyle bozulması gerektiği düşünülmekle birlikte Sayın Çoğunluğun kararında belirtilen tüm bozma gerekçelerine iştirak etmek mümkün olmamıştır. Dolayısıyla, kararın farklı gerekçeyle bozulması gerektiği değerlendirilmektedir.

Sayın Çoğunlukça taşınmazın...nun Yunanistan'a gitmesinden sonra dileyen kişiler tarafından çayır olarak kullanılması olgusuna dayanılarak zilyetliğin iradi olarak terk edildiği kabul edilmiştir. Öte yandan taşınmazın 1955 yılında Teodori Papodulo tarafından davacıların dedeleri olan...ya bırakıldığı belirtilmiş olmasına karşın anılan kişinin bu taşınmazı haricen satın aldığının ispatlanamadığı gerekçesine de dayanılarak kararın bozulmasına hükmedilmiştir.

Dosya arasında bulunan tanık beyanları incelendiğinde taşınmazın dileyen herkes tarafından çayır olarak kullanılmasına izin verildiği açıkça anlaşılamadığı gibi davacı taraf tanığı ... taşınmazı çayır olarak kullanırken de bunun Kombolikoya ait olduğunu bilerek kullandıklarını beyan etmiştir. Dolayısıyla dava konusu taşınmazda iradi bir zilyetlik terkinin gerçekleştiğini söyleyebilmenin zor olduğu anlaşılmaktadır.

Öte yandan, Daire kararımızda davacıların bir kısmının Türk vatandaşlığından çıkıp Yunan vatandaşı olduğu, dolayısıyla Yunanistan ile Türkiye arasında taşınmazın zilyetliğe dayalı olarak kazanılması konusunda hukuki bir mütekabiliyet anlaşmasının olup olmadığının araştırılarak karar verilmesi ve 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu'nun 28. maddesi değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gereğine dayalı olarak da bozma kararı verilmiştir.

Kanaatimizce de taşınmazın kazanılmasına ilişkin olarak mütekabiliyet ilişkisinin araştırılarak buna göre karar verilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede Sayın Çoğunluğun diğer gerekçelerine katılmamakla birlikte mütekabiliyet ilişkisi ile anılan Kanun'un 28. maddesi kapsamında araştırma yapılması bakımından gerekli incelemenin yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu yönden bir araştırma yapılmaksızın davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığı değerlendirilmekte ve kararın sırf bu gerekçelerle bozulması gerektiği düşünülmektedir.