"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/129 E., 2022/33 K.
vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : ...
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı; mirasbırakan annesi ...’un, adına kayıtlı taşınmazlarını davalı kızı ...’e ve diğer kızı ...’e temlik ettiğini, tüm temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakan adına tesciline karar verilmesini istemiş, bilahare dava konusu bir parça taşınmaz yönünden davadan feragat etmiştir.
2. Yargılama sırasında (bozma kararı üzerine) mirasbırakan ...'nın terekesine ... tereke temsilcisi olarak atanmıştır.
II. CEVAP
Davalı; mirasbırakan annesine 32 sene baktığını, dava konusu taşınmazları bedeli karşılığında satın aldığını, ölünceye kadar bakma akdinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacının ise annesi ile ilgilenmediğini, mal kaçırma amacı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. Mahkemece; davacı tarafından dava konusu taşınmazların muvazaalı olarak devredildiğinin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz üzerine Dairenin 26.06.2012 tarihli ve 2012/3480 Esas, 2012/8006 Karar sayılı kararıyla; gerekli inceleme ve araştırmanın yapıldığını söyleyebilme olanağı bulunmadığı, mahallinde keşif yapılarak satım akdine konu olan taşınmazlar bakımından akitteki değerler ile gerçek değerler arasında fark olup olmadığı, yine bakım akdine konu olan taşınmazlar yönünden de taşınmazların tereke içerisindeki oranlarının belirlenmediği, mirasbırakanın başka mal varlığı olup olmadığının da araştırılmadığından bahsedilerek gerekli inceleme ve araştırma yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekilinin karar düzeltme isteği üzerine, bu kez Dairenin 10.06.2013 tarihli ve 2013/6538 Esas, 2013/9601 Karar sayılı kararıyla; muris muvazaasına ilişkin ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapıldığını söyleme olanağı bulunmaması nedeniyle Daire bozma kararının yerinde olduğu, ne var ki davanın terekeye iade istemli olarak açıldığı, somut olayda elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup dava dışı ortaklar bulunduğuna da değinilerek davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK'nın 640 ıncı maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle önceki bozma kararında belirtilen hususlara ilaveten değinilen hususlar yönünden de mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiş; karara karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 09.12.2019 tarihli ve 2018/2894 Esas, 2019/6353 Karar sayılı kararıyla; bozma sonrası mirasçı ...’in davaya muvafakat vermediği, mirasçının taraf sıfatı taşımadığı halde davaya dahil edilmesi suretiyle Kanun'un aradığı anlamda taraf teşkilinin sağlandığının kabulünün mümkün olmadığından bahisle TMK’nın 640 ıncı maddesi uyarınca terekeye temsilci atanmak suretiyle davaya tereke temsilcisi huzuruyla devam edilmesi gerekirken davanın görülebilirlik koşulunun gözardı edildiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
3. Mahkemenin 03.02.2022 tarihli ve 2020/129 Esas, 2022/33 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, feragat nedeniyle 3 parsel sayılı taşınmaz yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmuştur.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mirasçılardan ...'in önceki beyanlarında davaya devam etmek istemediğini, payını aldığını bildirdiği, bu durumda sadece davacı ve davalı yönünden tapu iptal-tescile karar verilmesi gerektiğini, davaya dahil edilen ... yönünden de hüküm kurulmasının hatalı olduğunu bildirerek kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul, yasa ve maddi gerçeklere aykırı olduğunu, davalının taşınmazları alım gücü bulunduğunu, bakım borcunu yerine getirdiğini, davanın reddi gerektiğini, mirasbırakandan davacıya da başka taşınmazlar kaldığını, davanın ispatlanamadığını, talebi olmamasına rağmen diğer mirasçı ...'e de pay verilmesi yönünde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297 nci maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Davacı, terekeye iade istekli olarak muris muvazaası hukuki nedenine dayalı dava açmış, bu nedenle yargılama sırasında Çerkezköy Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/940 Esas, 2021/1073 Karar sayılı kararı ile mirasbırakan ...'nın terekesine ... tereke temsilcisi olarak atanmış, karar 24.12.2021 tarihinde kesinleşmiştir.
Bilindiği üzere Türk Medeni Kanunu'nun 640 ıncı maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Başka bir söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer.
Somut olayda, temyize konu karar tereke temsilcisi ...'ya tebliğ edilmiş, ancak tereke temsilcisi karara karşı temyiz talebinde bulunmamış, davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
Ne var ki; davacı mirasçının davada takip yetkisinin kalmaması nedeniyle karara karşı temyiz talebinde bulunmasına yasal olanak yoktur.
Bu durumda, davacı vekilinin dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
2. Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1927 doğumlu mirasbırakan ...'un 07.12.2009 tarihinde ölümü ile geride ilk eşinden olan davacı kızı ... ile ikinci eşinden olan davalı kızı ...'ün, yine ilk eşinden olan kızı ...'in mirasçı olarak kaldıkları, mirasbırakan ...'nın çekişme konusu 835, 983, 2922 ve 2441 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/4 olan paylarının tamamını 06.01.1984 tarihinde; 2738 parseldeki 1/4 olan payının tamamını 22.10.1999 tarihinde 4042 yevmiye numaralı işlemle; 1479, 2208 ve 2655 parsellerdeki 1/4 olan paylarının tamamını ise yine aynı tarihte ve 4043 yevmiye numaralı işlemle satış suretiyle; 832 parseldeki 1/2; 1339 parseldeki 5750/23750; 1689 parseldeki 1/4; 2518 parseldeki 2/5 olan paylarının tamamı ile 1096 ve 2833 parsel sayılı taşınmazlarını ise 14.02.2006 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile davalı kızı ...'e devrettiği anlaşılmaktadır.
3. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı özellikle, mirasbırakanın önce 1984 yılında, bilahare 1999 ve 2006 yıllarında peyderpey taşınmazlarının tamamını davalı kızına devrettiği, dosya içerisine gelen belgelerden mirasbırakan adına kayıtlı başka taşınmaz bulunmadığının bildirildiği; davalı, mirasbırakan annesine baktığını savunmuş ise de mirasbırakanın daha az taşınmazını devredebilecekken adına kayıtlı taşınmazların tamamını davalıya devrettiği, bu suretle dava konusu tüm temliklerin muvazaalı ve mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğu sonucuna varılmakla davanın kabulüne karar verilmesinde; davacının terekeye iade istekli olarak açtığı davada terekeye temsilci tayin edilmek suretiyle davaya devam edildiği gözetilerek tüm mirasçılar yönünden tapu iptali ve tescile karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
4. Ancak; dava konusu 835, 983, 2922 ve 2441 parsel sayılı taşınmazlar "06.01.1984" tarihli işlemle davalıya devredilmesine rağmen hükümde tarihin hatalı olarak "06.11.1984" şeklinde yazılması, yine dava konusu 2738 parsel sayılı taşınmazın davalıya devredildiği resmi senedin yevmiye numarası "4042" olduğu halde, anılan parselin "4043" yevmiye numaralı işlemle devredildiği şeklinde hüküm kurulması isabetsiz olup değinilen hususların hükmün infazında tereddüt yaratabileceği anlaşılmaktadır. Öte yandan 831 parsel sayılı taşınmaz dava konusu olmadığı halde anılan parsel yönünden karar verilmiş olması da doğru değildir.
Ne var ki; anılan hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/7 nci maddesi uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
3. Davalı vekilinin temyizi üzerine ve re'sen yapılan inceleme sonucu Mahkeme kararının; hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinin dördüncü paragrafında yer alan "06.11.1984" ibaresinin çıkartılarak yerine "06.01.1984" ibaresinin yazılması; (1) numaralı bendinin sekizinci paragrafına "4043 yevmiye sayılı" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve 4042 yevmiye sayılı" ibaresinin eklenmesi; (1) numaralı bendinin onbeşinci paragrafın başlangıç cümlesi olan " ... parsel sayılı" ibaresinin hüküm yerinden çıkarılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harçlarının yatıran taraflara iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
17.01.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
(Muhalif)
- KARŞI OY -
Dava, terekeye dönüş istekli muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali – tescil istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından 1927 doğumlu mirasbırakan ...’un, ilk eşi...’in l959’da ölümünden sonra ikinci eşi ... ile evlendiği, ikinci eş ...’in ölümünden sonra mirasbırakan ...’nın davalı kızı ... ile yaklaşık 40 yıl birlikte yaşadığı, 07.12.2009 tarihinde ölümüyle mirasçı olarak ilk eşten kızları davacı ... ve ... ile ikinci eşten kızı davalı ...’ün kaldığı, mirasbırakanın davalının yanında yaşadığı dönemde 06.01.1984 ve 22.10.1999 tarihlerinde üç farklı akit ile dava konusu toplam 8 parça taşınmazdaki ¼ hissesini satış yoluyla davalıya temlik ettiği, bu taşınmazlardaki diğer ¾ hissenin de zaten davalıya ait olması nedeniyle davalı ...’ün bu taşınmazlarda tam malik olduğu, dava konusu toplam 6 parça taşınmazdaki çeşitli oranlarda hissesini ise ölünceye kadar bakım akti ile l4.02.2006 tarihinde davalıya devrettiği, tanık beyanlarına göre ölmeden önceki son bir yıla kadar yaklaşık 40 yıl davalının yanında, son bir yılda ise ...’in yanında kaldığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamı, tanık beyanları, tapu kayıtları ve davalı ile diğer mirasçıların babalarının farklı olmasından kaynaklı ırsi ilişki birlikte değerlendirildiğinde; mirasbırakanın 06.01.1984 tarihinde yaptığı 4 taşınmaza ilişkin temlikin, bedelsiz olduğu anlaşılsa da diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapılmadığı, mirasbırakanın uzun süredir yanında yaşadığı ve daha sonrada bu şekilde yaşamayı düşündüğü kızı davalı ...’e duyduğu minnet ve bu kızının babası olan ikinci eşinden kalan taşınmazlardaki payların onun hakkı olduğu düşüncesiyle kızı ...’de toplama gayretinden ibaret olduğu, aradan uzunca bir süre geçtikten sonra gerek 22.10.1999’da satış yoluyla yapılan temlikler ve gerekse 14.02.2006 tarihinde ölünceye kadar bakım akti yoluyla yapılan temliklerde davalı kızına karşılıksız mal kazandırmaya devam ederek bu şekilde 10 adet taşınmazdaki hissesini de davalıya temlik etmesinin ise mal kaçırma iradesini ortaya koyduğu kanaat ve sonucuna ulaşmaktayız.
Hal böyle olunca, 22.10.1999 tarihinde iki farklı akitle satış yoluyla temlik edilen 4 parça taşınmaz hissesi ile 14.02.2006 tarihinde ölünceye kadar bakım akti ile temlik edilen 6 parça taşınmaz hissesinin temlikinin bedelsiz, muvazaalı ve diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olması nedeniyle bu taşınmazlar yönünden verilen kabul kararının doğru, ancak 06.01.1984 tarihli 2922, 983, 835 ve 2441 parsellerdeki ¼ payın satışının mal kaçırma amaçlı olmaması nedeniyle kabul kararının doğru olmadığı, bu parseller yönünden 01.04.1974 tarihli ½ sayılı İBK’nın uygulama yerinin bulunmadığı, davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun 2922, 983, 835 ve 2441 parsel sayılı taşınmazlar hakkında verilen kabul kararının da onanması yönündeki görüşüne katılmıyoruz.