Logo

1. Hukuk Dairesi2022/7522 E. 2023/4311 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında davalıya devrettiği taşınmazın muris muvazaası ile devredilip devredilmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın taşınmazı devretmesini gerektirecek derecede maddi sıkıntıda olduğuna dair delil bulunmaması, davalıya satış bedeli ödendiğinin ispatlanamaması ve mirasçıların satışın gerçek olmadığına dair taahhütname düzenlemiş olmalarına rağmen, mirasbırakanın mal kaçırma kastının açıkça ispatlanamaması ve delillerin bu yönde yorumlanması gerektiği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/2674 E., 2022/1145 K.

DAVA TARİHİ : 11.04.2017

HÜKÜM/KARAR : Davanın reddi / istinaf isteminin kabulü / Davanın kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bodrum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/165 E., 2019/406 K.

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli asıl ve birleştirilen davalarda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacıların istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-2 nci maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Karar, asıl ve birleştirilen davalarda davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacı ... vekili, davacının mirasbırakanı ...'nun 209 ada 23 parsel sayılı taşınmazını davalıya temlik ettiğini, üzerinde apart ve konut bulunan taşınmazın devrini makul ve haklı gösterecek hiçbir neden olmadığını, davalının da taşınmazı satın alabilecek geliri veya malvarlığı bulunmadığını, satış bedelinin ödendiğini gösterir kayıt olmadığını, temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının davacının miras payı oranında iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.

Birleştirilen davada davacı ... vekili, asıl davadaki iddiaları tekrarla taşınmazın tapu kaydının davacının miras payı oranında iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Asıl ve birleştirilen davada davalı vekili; mirasbırakanın Konacık Belediye Başkanlığı yaptığını, bu dönemde harcamaları olduğunu, kardeşi olan dava dışı mirasçı Mustafa Sinan Kuru'nun kumar borcunu üstlenmek zorunda kaldığını, satışın gerçek bir satış olduğunu, belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; mirasbırakanın maddi durumunun kötü olduğu, aleyhine bir çok icra takibi başlatıldığı, bu borçların davalı tarafından ödendiği, davalının ve eşinin devir tarihinde çalıştıkları, maddi durumlarının iyi olduğu, mirasbırakanın çocukları ile herhangi bir husumetinin bulunmadığı, değerler arasındaki farkın tek başına muvazaa için yeterli olmadığı, mirasbırakanın asıl irade ve amacının mirasçılardan mal kaçırmak değil gerçek satış olduğu gerekçesi ile asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Nedenleri

Asıl dava ve birleştirilen davalarda davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın hiç bir zaman satışa çıkarılmadığını, satış bedelinin ödenmediğini, mirasbırakanın dava konusu taşınmazını satmasını gerektirir bir neden bulunmadığını, davalının da bu taşınmazları satın alacak mali gücünün olmadığını, belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; mirasbırakan ...'nun davaya konu taşınmazı satmasını gerektirir ölçüde bir ihtiyacının bulunmadığı, satış bedelinin ödendiğinin ispatlanamadığı, mirasbırakanın bir kısım borçlarının davalı tarafından ödenmesinin bu kapsamda değerlendirilemeyeceği, davalının cevap dilekçesine eklediği belgelerde dava konusu taşınmazda davacıların da hakkı olduğunu kabul ettiğinin görüldüğü, mirasçı tanık ...'nun da aynı yönde beyanda bulunduğu, mirasçılardan ... lehine davaya konu taşınmazda 300.000 TL bedelli ipotek tesis edildiği, mirasçılar arasında dava konusu taşınmazın paylaşım ve kullanımına ilişkin sözleşmeler yapıldığı, davalının da bu sözleşmelere katıldığı, alınan bilirkişi raporuna göre taşınmazın gerek değeri ile resmi akitteki değeri arasında fahiş fark bulunduğu, mirasbırakanın davacı olan kızlarını mirastan mahrum etmek için muvazaalı olarak dava konusu taşınmazı davalıya devrettiğinin anlaşıldığı, 19.08.2008 tarihli noter senedinin mirasbırakanın ölüm tarihi olan 16.07.2009 tarihinden önce düzenlendiği gözetildiğinde geçerli kabul edilemeyeceği gerekçesi ile davacıların istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-2 nci maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki ve aşamadaki savunmalarını tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı; ... Medeni Kanunu'nun 6 ıncı ve 706 ıncı, ... Borçlar Kanunu'nun 237 inci, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı ve Tapu Kanunu'nun 26 ıncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’nun 16.07.2009 tarihinde öldüğü; geride eşi Hanife, davacı kızları ...ve ..., davalı oğlu .... ile dava dışı çocukları ... ve ...nın mirasçı olarak kaldığı; mirasbırakanın dava konusu 209 ada 23 parsel(eski 270) sayılı taşınmazını 05.10.2006 tarihinde davalıya satış suretiyle devrettiği, Bodrum 5.Noterliği'nin 19/08/2008 tarihli ve 6824 yevmiye numaralı “Taahhütname” başlıklı belgesinde davacılar ile dava dışı ... Kuru’nun dava konusu taşınmazın satışının gerçek bir satış olduğu ve mirasbırakanın ölümünden sonra davalı aleyhine tapu iptal ve tescil ile tenkis davası açmayacaklarını taahhüt ettikleri anlaşılmaktadır.

2. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun 706., ... Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın mirastan mal kaçırma kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir.

3. Somut olaya gelince; mirasbırakanın dava konusu taşınmazı bir takım borçları nedeniyle satmaya karar verdiği, diğer mirasçıların satış bedelini ödeyemeyeceklerini ifade ettikleri ve bu nedenle davalının dava konusu taşınmazı satın aldığı, mirasbırakana satış bedelini ödediği, diğer mirasçıların bu durumu bildiği, bu nedenle davacılar ile Bodrum 5. Noterliği'nin 19.08.2008 tarihli ve 6824 yevmiye numaralı “Taahhütname” başlıklı belgesini düzenledikleri; davacı tanığı olarak dinlenen ...’ın da mirasbırakanın 2006 yılında borçları nedeniyle maddi durumunun iyi olmadığını ifade ettiği, davalı tanığı olarak dinlenen dava dışı mirasçı ...’nın mirasbırakanın borçları nedeniyle dava konusu taşınmazı önce davacı ...’ya satmak istediğini ancak davacının kabul etmemesi üzerine kendisine teklifte bulunduğunu, o dönem taşınmazı alacak imkanı olmadığını, mirasbırakanın da taşınmazı davalıya temlik ettiğini, davalının mirasbırakanın borcunu ödediğini ve ayrıca başka ödemeler de yaptığını, bu nedenle aralarında taahhütname düzenlediklerini ifade ettiği, davalı tanığı olarak dinlenen dava dışı mirasçı Mustafa’nın da temlikin bedel karşılığı yapıldığını ancak mirasbırakanın taşınmazın 1/3’ünü temlik etmek istediğini, bölünümediği için taşınmazın tamamını devrettiğini, mirasbırakanın çocukları ile arasında bir problem olmadığını ifade ettiği; her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince mirasbırakanın ölüm tarihinden önce düzenlendiği gerekçesiyle Bodrum 5.Noterliği'nin 19.08.2008 tarihli ve 6824 yevmiye numaralı “Taahhütname” başlıklı belgesinin geçerli kabul edilemeyeceği belirtilmiş ise de, anılan belgede mirasçıların dava konusu temlikin gerçek bir satış olduğunu kabul ettikleri açık olup, davacı tarafça mirasbırakanın mirasçılarından mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgunun da ortaya konulamadığı anlaşılmaktadır.

Anılan bu hususlar yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur.

4. Hal böyle olunca; asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmektedir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Asıl ve birleştirilen davalarda davalı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

13/09/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.