Logo

1. Hukuk Dairesi2022/7579 E. 2022/7587 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil talebi reddedilen davacılar, muris muvazaası iddiasına dayalı taleplerinin de değerlendirilmediğini ileri sürerek temyize başvurmuştur.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil taleplerinde hak düşürücü süre geçmiş olmakla birlikte, davacıların muris muvazaasına ilişkin taleplerinin değerlendirilmemesi usul ve yasaya aykırı görülerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 8. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : DENİZLİ 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Denizli 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.12.2021 tarihli 2019/235 Esas, 2021/470 Karar sayılı kararı ile davanın reddine dair verilen kararın davacılar vekili tarafından istinafı üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 13.06.2022 tarihli 2022/870 Esas, 2022/757 Karar sayılı kararı ile davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazın, davacılar ... ve ...’ın anneannesi ve davacı ...’in kayınvalidesinden intikal etmesine rağmen hatalı olarak davacı ...’in babası ...adına tespit edildiğini, taşınmazı, ... ...’ın sağlığında çocukları .... ve ...’ya muvazaalı olarak devrettiğini akabinde mal kaçırma amacıyla 3. kişilere satışların gerçekleştirildiğini belirterek, hatalı kadastro nedeniyle taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline olmadığı takdirde muris muvazaası nedeniyle muris ... ...’dan intikal edecek miras payları oranında davacılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davada hak düşürücü sürenin geçtiğini, davalının iyiniyetli son malik olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davacının tapu iptali ve tescil talebine ilişkin davasının kadastro tespitinden önceki sebeplere dayanan bir talep olduğu, veraset yönüyle aldırılan rapora göre soy karışıklığının bulunmadığı, bu sebeple açılan davanın muris muvazaası yönünün bulunmadığı ve davacı tarafça ileri sürülen soy karışıklığı iddialarının dinlenemeyeceği, davacı tarafın da bu anlamda ispat yükünü yerine getirmediği dolayısıyla açılan dava kadastrodan önceki sebeplere dayalı tapu tescil isteğine ilişkin

olup 3402 sayılı Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü süreye tabi olduğu, dava tarihi olan 04/10/2019 tarihi ile kadastro tespitinin kesinleştiği tarih olan 08/12/1989 tarihi arasında 10 yıldan fazla süre geçtiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca, kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra "kadastrodan önceki nedenlere" dayanılarak dava açılamayacağı, davacının soy karışıklığından kaynaklı iddiaya dayalı muris muvazaasının da ispatlanamadığı ve dinlenemeyeceği gerekçeleri ile açılan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; usul hükümlerine aykırı davranıldığını, keşif yapıldığı takdirde taşınmazın gerçek değerinin belirlenebileceğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesinin Ek Kararı

İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kesin olduğu gerekçesi ile istinaf talebi reddedilmiştir.

4. Ek Karara Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

5. İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; kesinlik sınırının dava değeri üzerinden belirlenmesi gerektiğini, Mahkemece usul hükümlerinin yasaya uygun olarak uygulanmadığını belirterek Denizli 5. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen ek kararın ve davanın reddine yönelik kararın ortadan kaldılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

6. Gerekçe ve Sonuç

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 13.06.2022 tarihli, 2022/870 Esas, 2022/757 Karar sayılı kararıyla; dava kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğundan, miktara bakılmaksızın kanun yolunun açık olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin 03.02.2022 tarihli ek kararının kaldırılmasına, işin esasına ilişkin inceleme neticesinde ise dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 08.12.1989 tarihinde kesinleştiği, açılan davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığı gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince terditli talepleri olan muris muvazaasına yönelik iddialarının değerlendirilmediğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal-tescil olmadığı takdirde muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1.3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi şöyledir:

“Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.”

3.2.2.Muris muvazaasında 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

3.2.3. Öte yandan; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde, kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilerek, mülkiyete ilişkin talepler yönünden hak düşürücü süre öngörülmüş olup, söz konusu Yasa maddesindeki hak düşürücü süre, dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilecektir.

3.3.2. Somut olayda davacılardan Halil'in kayınvalidesi, davacılar ... ve ...'ın ise anneanneleri olan ...’ya ait taşınmazın kadastro sırasında ...adına tespit edildiği iddiası açısından; çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinde belirlenen hak düşürücü sürenin geçtiği kuşkusuzdur.

3.3.3. Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil talebi yönünden yapılan incelemede; davacılar ... ve ... muris ...’den geldiğini iddia ettikleri hakları yönünden muris muvazaası hukuki nedenine dayanmış iseler de; babaları...hayatta olduğundan mirasçı sıfatları bulunmamaktadır. Davanın sıfat yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilmesi isabetsiz olduğu gibi davacı ...’in muris muvazaasına dayalı davasının da dinlenmemiş olması isabetsizdir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 HMK'nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Denizli 5. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 17.11.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.