"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : YARGILAMANIN İADESİ
Taraflar arasındaki yargılamanın iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Yargılamanın iadesini isteyen davacı, Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/533 Esas, 2008/108 Karar sayılı dosyası ile açılan tapu iptali tescil davasında davalı olan mirasbırakanı ... ...’ın davayı kabul ettiğini, Mahkemece kabul nedeniyle davanın kabulüne karar verilerek mirasbırakan ... ... adına kayıtlı olan 203 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 9, 10, 11, 12, 17 nolu bağımsız bölümlerin, 2988 parsel, 48 ada 67 parsel ve 149 ada 25 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile 1/2'şer payla anılan eldeki davada davalılar Mehmet ve Hasan adlarına tesciline karar verildiğini, işlemlerin danışıklı olarak kendisinden mal kaçırmak amacıyla yapıldığını, mirastan pay almasının hileli şekilde engellendiğini ileri sürerek, yargılamanın iadesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, ileri sürülen sebeplerin yargılamanın iadesini gerektirecek sebeplerden olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece Mahkemesince, yargılamanın iadesini gerektirir bir durumun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalıların ve mirasbırakan dedesi ...'in kız çocuğu olduğu için kendisine mirastan pay vermek istememesi nedeniyle muvazaalı ve hileli şekilde devirler yaptığını, tarafların kesin hükmün hukuki korumasından faydalanarak miras payını zayi etmeye çalıştıklarını, davalıların Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/533 Esas, Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/458 Esas ve Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/466 Esas sayılı dosyalarının konusu olan taşınmazları kazançları ile elde ettiklerine ilişkin açıklamaların doğru olmadığını, mirasbırakanın hiçbir katkısının bulunmadığının yanlış olduğunu, davalıların geliri ve taşınmazların edinim tarihleri incelendiğinde alım güçlerinin bulunmadığını, eksik araştırma ve inceleme sonucunda karar verdiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 25/11/2021 tarihli ve 2019/2097 E. 2021/2184 K. sayılı kararıyla; davacının yargılamanın iadesi olarak ileri sürdüğü hususların, HMK’nın 375. maddesinde sınırlı olarak sayılan sebeplerden hiç birisine uymadığı gerekcesiyle, davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yaptığı araştırmada Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/533 E. sayılı dosyası ile açılan davanın danışıklı olduğunu ve mirasçı olarak kendisinden mal kaçırmak maksadı ile muvazaalı olarak işlem yapıldığını öğrendiğini, babası ... ...’ın uzun yıllar önce babası ile birlikte çalışmakta iken rahatsızlanarak öldüğünü, geride mirasçı olarak sadece kendisinin kaldığını, mirasbırakan dedesi ... ...’ın kendisinden mal kaçırmak amacıyla davalılar ile muvazaalı bir yol izlediğini, davalıların açtığı davayı mirasbırakanın kabul ederek davalılar adına hükmen tescilin sağlandığını, yapılan işlemlerin aynı zamanda kanuna karşı hile niteliğinde olduğunu, tarafların kanunu dolanmak suretiyle kesin hükmün hukuki korumasından faydalanarak miras payını zayi etmeye çalıştıklarını, davalılar gerek Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/533 E. sayılı davasının konusu olan taşınmazları, gerekse Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/458 E. sayılı ve Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/466 E. sayılı dosyalarının konusu olan taşınmazları kendi kazançları ile elde ettiklerini, mirasbırakanın bu taşınmazların edinimine hiçbir katkısının bulunmadığını iddia etmişlerse de bu beyanların kabulünün mümkün olmadığını, davalıların bu taşınmazları edinecek maddi güçlerinin bulunmadığını, Mahkemece deliller toplanmadan, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile davanın esasına girilmeden karar verildiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yargılamanın iadesi istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Hukuk Muhakemeleri Kanunu 375. maddesinde; “(1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir: a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması. b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması. c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması. ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması. d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması. e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması. g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması. ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması. ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması. i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması, “veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi” (2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.” hükmü düzenlenmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, (IV./3.) numaralı paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 07/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.