"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı yasal süresi içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 21.03.2023 Salı günü için yapılan tebligatlar üzerine, temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ..., davetiye tebliğine rağmen davalı ... vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacılar ... ve müşterekleri vekili dava dilekçesinde; 844 parsel sayılı taşınmazın müvekkillerinin murisi ...’ya ait olduğunu, kadastro çalışmaları sırasında 844 parsel sayılı taşınmaza uygulanan 1098 tahrir nolu vergi kaydı 18.000,00 metrekare miktarında olmasına rağmen, taşınmazın 9.000,00 metrekare yüzölçümü ile tespit ve tescil edildiğini, kalan miktarın tespit sırasında yapılan sınırlandırma hatası sebebiyle dava konusu 943 parsel (yeni 1948) sayılı taşınmaz içerisinde bırakıldığını, kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra 1948 parsel sayılı taşınmazın kayden satış suretiyle Bursa İmar Organizasyon İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi adına tescil edildiğini, bölgede yapılan imar uygulaması sonucunda taşınmazın ifrazı ile dava konusu 128 ada 1, 3, 4 ve 129 ada 1 parsel sayılı taşınmazların oluştuğunu ileri sürerek, söz konusu taşınmazların tapu kaydının müvekkillerinin miras payı oranında ayrı ayrı iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemiştir.
2. Mahallinde yapılan keşif sonrası bilirkişilerden aldırılan raporlardan sonra davacılar vekili 23.11.2018 tarihli ıslah dilekçesinde; 943 parsel (yeni 1948) sayılı taşınmazda yapılan şuyulandırma işlemi sonucunda oluşan dava konusu taşınmazların davalı ... tarafından, diğer davalı Bursa İmar Organizasyon İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne satıldığını, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesi hükmü dikkate alınarak davalarını ıslah ettiklerini belirterek, tapu iptali ve tescil taleplerinin, ... aleyhine tazminat talebi olarak ıslahı ile şimdilik 100.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ...’ndan alınarak taraflarına verilmesine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; eldeki davanın Kadastro Kanunu’nun 41. maddesinden kaynaklı sınırlandırma hatasının düzeltilmesi istemine ilişkin olmayıp, tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğunu, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin hükmen kesinleştiğini ve zamanaşımı süresinin de dolduğunu, kaldı ki eldeki davada husumetin vekil eden belediyeye yöneltilemeyeceğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmiştir.
2. Davalı Bursa İmar Organizasyon İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde; eldeki davanın sınırlandırma hatasının düzeltilmesine ilişkin olmayıp, tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğunu, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, kaldı ki dava konusu taşınmazın vekil edeni tarafından tapu kütüğündeki sicile güvenilerek iyi niyetle satın alındığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, 21.01.2019 tarihli duruşmada, Bursa İmar Organizasyon İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi aleyhine açılan davanın, eldeki davadan tefrikine karar verilerek yargılamaya devam olunmuş ve yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya kapsamından, eldeki davanın Kadastro Kanunu’nun 41. maddesinden kaynaklı sınırlandırma hatasının düzeltilmesine ilişkin olmayıp, tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazların geldisi olan 943 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tescil edildiği 03.01.1975 tarihinden, dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olmayıp, Kadastro Kanunu’nun 41. maddesinden kaynaklı sınırlandırma hatasının düzeltilmesi istemine ilişkin olduğunu, bu durumda Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin eldeki davada uygulanamayacağını, kadastro tespiti sırasında müvekkillerinin murisleri adına kayıtlı 844 parsel sayılı taşınmaza uygulanan 1098 tahrir nolu vergi kaydı 18.000,00 metrekare miktarında olmasına rağmen, taşınmazın 9.000,00 metrekare yüzölçümü ile tespit edildiğini, kalan miktarın tespit sırasında yapılan sınırlandırma hatası sebebiyle dava konusu taşınmazların geldisi olan 943 parsel (yeni 1948) sayılı taşınmaz içerisinde tespit edildiğini, taşınmazın nizalı bölümlerinde müvekkilleri lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu, bu durumun mahallinde yapılan keşifte dinlenen davacı tanıklarınca da ifade edildiğini ileri sürerek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacılar tarafından kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil talebiyle açılan davanın ıslah edilerek tazminat davasına dönüştürüldüğü, dava konusu taşınmazların geldisi olan 943 sayılı parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 01.03.1975 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, her ne kadar davacı tarafça eldeki dava Kadastro Kanunu’nun 41. maddesi kapsamında sınırlandırma hatasına ilişkin olduğu ileri sürülerek açılmış ise de, vakıaları sıralamak taraflara, hukuki nitelendirme ... ait bir ödev olup, dava ve ıslah dilekçesi itibariyle davanın taşınmazın mülkiyetine ilişkin olduğu, sınırlandırmaya ilişkin olmadığı anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle; davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirtilen sebepleri tekrarla, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, yargılama sırasında ıslahla tazminat istemine dönüştürülmüştür.
2. İlgili Hukuk
3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.”
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucunda dava konusu taşınmazların geldisi olan ve Bursa ili, Merkez ilçesi, İrfaniye köyü çalışma alanında bulunan 943 parsel sayılı 146.750,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, özel mülkiyete konu olan yerlerden olup, kimsenin kullanımında olmadığı gerekçesiyle Hazine adına tespit ve 03.01.1975 tarihinde tescil edilmiş; taşınmazın hükmen ifrazıyla dava konusu 1948 parsel sayılı taşınmaz ile dava dışı taşınmazlar oluşmuş; 1948 parsel sayılı taşınmaz hükmen İrfaniye Köyü Tüzel Kişiliği adına tescil edilmiş, bilahare taşınmaz tashihen devir nedeniyle önce Görükle Belediye Başkanlığı adına, daha sonra ... adına tescil edilmiş ve yine daha sonra kayden satış sebebiyle Bursa İmar Organizasyon İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi adına tescil edilmiştir. Bilahare taşınmazda yapılan imar uygulaması sonucunda dava konusu 128 ada 1, 3, 4 ve 129 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar ile dava dışı taşınmazlar oluşmuştur.
Kadastro sonucunda Bursa ili, Merkez ilçesi, ... Ağa köyü çalışma alanında bulunan 844 parsel sayılı 9.050,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, vergi kaydı, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davacıların murisi ... Işık adına tespit ve 08.06.1976 tarihinde tescil edilmiştir.
2. Dosya kapsamına göre, eldeki davanın kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, yargılama sırasında ıslahla tazminat istemine dönüştürüldüğü, dava konusu taşınmazların geldisi olan 943 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği 03.01.1975 tarihinden, eldeki davanın açıldığı 04.11.2016 tarihine kadar, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğu ve mülkiyet ... bulunmayan davacı tarafça artık bu hakka dayalı olarak tazminat isteminde de bulunulamayacağı açıktır.
3. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesi gereğince ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının davacı taraftan alınmasına,
Temyiz edilen davalı vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.