"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : ...(...) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/196 E., 2022/21 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılması ve yeniden hüküm tesisine, hükmün ferileri yönünden düzeltilmesi suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 06/06/2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ...geldi. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacı ... vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, çekişmeli 233 ada 4 parsel sayılı taşınmazın irsen intikalen zilyetliğinde bulunduğu, ardından taşınmazın 1.000 metrekare yüz ölçümündeki bölümünün davalıya satılarak zilyetliğin teslim edildiği, bakiye bölümün ise satış sözleşmesinin kapsamı dışında kaldığını ileri sürerek satış sözleşmesi dışında kalan kısmın adına tescili istemiyle dava açmış, daha sonra sunduğu ıslah dilekçesiyle 233 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tamamı ve 232 ada 9 parsel sayılı taşınmazın ise bir bölümünün aynı gerekçelerle adına tescilini talep etmiştir.
II.CEVAP
Davalı taraf 01.11.1994 tarihli satış ve 01.08.1995 tarihli zilyetliğin devri sözleşmelerine tutunarak satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.11.2019 tarihli ve 2015/526 Esas, 2019/496 Karar sayılı kararıyla davacı tarafın davasını dayandırdığı sözleşmenin mahallinde fen bilirkişileri tarafından zemine aplike edildiği, fen bilirkişi raporuna göre 232 ada 9 parsel sayılı taşınmazın krokide (A) harfi ile gösterilen kısmının devir sözleşmesinde bahsi geçen satışa konu 1.000,00 metrekarelik taşınmaz bölümüne karşılık geldiği, 232 ada 9 parsel sayılı taşınmazın krokide (B) harfi ile gösterilen 195,46 metrekare kısmı ile 233 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tamamının satış sözleşmenin kapsamı dışında kaldıkları, buna rağmen çekişmeli taşınmazların kadastro sırasında hatalı olarak davalı adına tespit edildikleri gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu 232 ada 9 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen kısmı ile 233 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tamamının tapu kayıtlarının iptaline ve davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. Kaldırma Kararı
... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 13.02.2020 tarihli ve 2020/38 Esas, 2020/46 Karar sayılı ilamı ile; ‘’232 ada 9 parsel sayılı taşınmazın ıslah yoluyla davaya ithal edildiği; dava konusu taşınmazın 233 ada 4 parsel olduğu, bu nedenle 232 ada 9 parsel yönünden karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerektiği; öte yandan davacı taraf çekişmeli 233 ada 4 parselin babasından intikal ettiğini iddia ettiğine ve davalı taraf davacı murisinin terekesine göre 3. kişi konumunda olduğuna göre davacının aktif dava ehliyetini ispat etmesi, ardından aktif dava ehliyetinin varlığının ispatı halinde taraflar arasında düzenlenen satış sözleşmesinin yöntemince uygulanarak kapsamının belirlenmesi, çekişmeli taşınmazın zilyetliğinin satış suretiyle davalıya teslim edilip edilmediğinin saptanması’’ gerekçesiyle hükmün kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 17.11.2020 tarihli ve 2020/ 86 Esas, 2020/697 Karar sayılı kararıyla; kaldırma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, çekişmeli taşınmazın muris babasından geldiğini iddia eden davacının somut olayda babasının terekesine karşı 3. kişi sıfatını haiz davalıya karşı açtığı eldeki davada TMK’nın 640 ve 702. maddeleri uyarınca aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ç. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
D. İkinci Kaldırma Kararı
... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 29.04.2021 tarihli ve 2021/355 Esas, 2021/406 Karar sayılı ilamı ile: ‘’Doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle, davacının murisi ve diğer mirasçılar adına kadastro sırasında tespit ve tescil edilen tüm taşınmazların tapu kayıtları ve kadastro tutanakları dosya arasına getirtilmesi, ardından gerek dava konusu taşınmazın gerekse de muristen intikal edip diğer mirasçılar adına tespit edilen başkaca taşınmazlar bulunmakta ise bu taşınmazların kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettikleri, kim tarafından ne zamandan beri ne şekilde ve hangi sıfatla kullanıldıkları, muristen kalan taşınmazlara ilişkin olarak murisin sağlığında yada ölümünden sonra yapılmış herhangi bir taksim, bağış, satış, pay devri bulunup bulunmadığı, bu işlemlerin kimler arasında ne zaman ve ne şekilde yapıldığı, çekişmeli taşınmazın bu işlemler sonucunda kime düştüğü, taşınmazların kullanımıyla ilgili olarak herhangi bir anlaşmazlık yaşanıp yaşanmadığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, dosyaya sunulan senetlerde yazılı mevki ve sınırlar yerel bilirkişi ve tanıklara tek tek okunarak bu sınırların zemin üzerinde gösterilmesi istenilmesi, gösterilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından kroki üzerinde işaretlenmesi, beyanlar arasında çelişki oluşması halinde bu çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, fen bilirkişisine keşfi takibe imkan veren ve dosyaya sunulan senetlerin kapsadıkları alanları gösterir denetime elverişli krokili rapor düzenlettirilmesi, bundan sonra da toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre yeniden bir karar verilmesi’’ gerekçesiyle kararın kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
E. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 20/01/2022 tarihli ve 2021/196 Esas, 2022/21 Karar sayılı kararıyla, çekişmeli 233 ada 4 parsel sayılı taşınmazın davalının tutunduğu satış senetlerinin kapsamı dışında kaldığı, davalıya devredilmediği ve taşınmazın öncesi itibariyle irsen intikalen ve taksimen davacıya ait olduğu gerekçesiyle dava konusu 233 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacı adına tapuya tesciline, 232 ada 9 parsel yönünden ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
F.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
G. İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, istinaf mahkemesinin kaldırma kararları dikkate alınmadan eksik inceleme ve hatalı değerlendirmelerle karar verildiğini, mahkemece tahkikat aşaması bitirilip sözlü yargılamaya geçilmeden hüküm kurulduğunu, bu durumun hukuki dinlenilme haklarını ihlal ettiğini, zira tahkikatın bitmesiyle birlikte mahkemenin sözlü yargılama ve hüküm için belirlenecek günde tarafların hazır bulunmalarını temin etmek amacıyla kendilerini davetiye ile duruşmaya çağırması gerektiğini, somut olayda mahkemenin sözlü yargılamaya geçmeden ve tahkikatı sonlandırmadan 5 nolu celsede karar verdiğini, eldeki davanın 233 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 1.343,58 metrekarelik kısmı hakkında açıldığını, buna rağmen mahkemece talep aşılarak 233 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tamamının davacı adına tesciline karar verildiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde taşınmazın 1.000,00 metrekare kısmını davalıya sattığını ikrar ettiği, mahkemenin davacının ikrarını gözönüne almaksızın karar verdiğini, davacı tarafın ıslah dilekçesine ilişkin itirazların dikkate alınmadığını, zira ıslah dilekçesiyle dava konusu olmayan talepler ile taşınmazların davaya dahil edildiğini, fen bilirkişisi tarafından dosyaya sunulan bilirkişi raporunun hüküm kurmak için yeterli olmadığını, bilirkişi raporuna karşı yaptıkları itirazlar hakkında mahkemece olumlu yada olumsuz bir karar verilmediğini, fen bilirkişileri tarafından rapor hazırlanırken mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına yer verilmediğini gösterilen sınırların kroki üzerinde işaretlenmediğini, ayrıca rapor ile kayıtların uyumsuz olduğunu, bilirkişilerce çekişmeli taşınmaz çevresinde yer alan taşınmazların güncel tapu kayıtları üzerinden yorum yapılmasının doğru olmadığını, zira bir kısım taşınmazın kadastro tespitleri ile el değiştirdiğini, şahısların zilyetliğinde bulunan bir kısım arazinin de orman olarak tespit edildiğini, bilirkişi raporunda taşınmazın doğu ve kuzeyinde orman bulunduğu belirtilmiş ise de satışın yapıldığı dönemde bu arazilerin de şahısların zilyetliğinde bulunduğunu, raporun eksik ve yetersiz olduğunu, rapor tanzim edilerek kaldırma kararının dikkate alınmadığını, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarını hiçe sayan, taşınmazın satış tarihindeki şartları, malikleri ve zilyetlerini göstermeyen, çevre parsellerin öncesine yönelik değerlendirme yapılmayan bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, taraflar arasında imzalanan iki adet satış sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmelerden birinin dava konusu olmayan 232 ada 9 parsel sayılı taşınmaza, diğerinin ise 233 ada 4 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olduğunu, sözleşmelerin zemine uygulanmadığını, bu hususun bilirkişi raporuna da yansıdığını ve sözleşmelerin 233 ada 4 parsel sayılı taşınmazı kapsamadığının belirtildiğini, 232 ada 9 ve 233 ada 4 parsel sayılı taşınmazların müvekkiline ayrı ayrı satılarak teslim edildiğini, sözleşmede yazılı "1 dönümlük" ifadesinin sembolik olduğunun mahalli bilirkişi beyanlarıyla doğrulandığını, hatta sözleşmeye tanık olan mahalli bilirkişinin sınırların birlikte gezilerek gösterildiğini ve satışın bu şekilde yapıldığını beyan ettiğini, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının mahkemece hiçe sayıldığını, özellikle satış senedinde imzası bulunan ... ...'in sözleşmeye ilişkin açık ve net beyanlarının dikkate alınmadığını, zira adı geçen mahalli bilirkişinin 1 dönüm ifadesinin tahmini olarak yazıldığını, zira tarafların bizzat yer göstererek taşınmazın alım satımını yaptıklarını, diğer yandan çekişmeli taşınmazın davacının murisi tarafından takim edildiği yönündeki değerlendirmenin de hatalı olduğunu, zira davacı taraf bu iddiasını hiçbir şekilde ispatlayamadığını, tüm dosya kapsamından da görüleceği üzere çekişmeli taşınmazın uzun yıllardan beri müvekkilinin malik sıfatıyla zilyetliği altında bulunduğunu, bu kullanıma karşı herhangi bir itiraz yaşanmadığını, taşınmazın müvekkili tarafından imar-ihya edilerek ... bahçesine dönüştürüldüğü noktasında herhangi bir tereddüt bulunmadığını, davacı tarafın iddialarını ispatlayacak herhangi bir somut delil sunamadığını, müvekkilinin yirmi yılı aşkın süredir sürdürdüğü nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla zilyetliğin gözardı edildiğini, 232 ada 9 parsel sayılı taşınmaz hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesine rağmen müvekkili lehine vekalet ücreti takdir edilmediğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin hesaplamanın da hatalı olduğunu beyanla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
H. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 14.10.2022 tarihli ve 2022/526 Esas, 2022/1147 Karar sayılı kararıyla;
Toplanan delillere göre dava konusu 233 ada 4 parsel sayılı taşınmazın satış dışı tutulduğu ve davacı yararına bu taşınmaz üzerinde zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu, davacının irsen intikalen ve taksimen dava ehliyetinin bulunduğu, bu nedenle sair itirazların yerinde olmadığı; ancak taşınmazın keşfen belirlenen ve itiraza uğramayan ilk değeri üzerinden hesap yapılması gerekirken davalı taraf aleyhine hesaplanan harç ve vekalet ücretinin fazla ve hatalı olduğu gerekçesiyle, ne var ki, bu hatanın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın kaldırılması suretiyle yeniden hüküm kurularak,
Davanın kabulü ile, çekişmeli 233 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, 232 ada 9 parsel yönünden karar verilmesine yer olmadığına hüküm ferilerinin sayım ve dökümünün karar yerinde belirtildiği şekilde yapılmasına hükmedilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde, mahkemece tahkikat aşaması bitirilip sözlü yargılamaya geçilmeden hüküm kurulduğunu, dava konusu edilmeyen taşınmazlar hakkında karar verildiğini, zira eldeki davanın 233 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 1.343,58 metrekarelik kısmı hakkında açıldığını, buna rağmen mahkemece talep aşılarak 233 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tamamının davacı adına tesciline karar verildiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde satış hususunu ikrar ettiği, mahkemenin davacının ikrarını göz önüne alınmaksızın karar verildiğini, davacı tarafın ıslah dilekçesine ilişkin itirazların dikkate alınmadığını, zira ıslah dilekçesiyle dava konusu olmayan talepler ile taşınmazların davaya dahil edildiğini, çekişmeli taşınmazın uzun yıllardan beri müvekkilinin malik sıfatıyla zilyetliği altında bulunduğunu, bu kullanıma karşı herhangi bir itiraz ve karşı çıkış yaşanmadığını, taşınmazın müvekkili tarafından imar-ihya edilerek ... bahçesine dönüştürüldüğü noktasında herhangi bir tereddüt bulunmadığını, davacı tarafın iddialarını ispatlayacak herhangi bir somut delil sunamadığını, çekişmeli taşınmazın hangi yolla davacıya geçtiğine ilişkin tek bir delil ve açıklama bulunmadığını, buna rağmen mahkemece tescil hükmü kurulduğunu, müvekkilinin yirmi yılı aşkın süredir sürdürdüğü nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla zilyetliğin gözardı edildiğini, 232 ada 9 parsel sayılı taşınmaz hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesine rağmen müvekkili lehine vekalet ücreti takdir edilmediğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin hesaplamanın da hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. ... Medeni Kanunu’nun 713. maddesinin ilk fıkrası; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”,
2. ... Medeni Kanunu'nun 763. maddesi; "Taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir. Bir taşınırın zilyetliğini iyiniyetle ve malik olmak üzere devralan kimse, devredenin mülkiyeti devir yetkisi olmasa bile, zilyetlik hükümlerine göre kazanmanın korunduğu hâllerde o şeyin maliki olur.
" düzenlemeleri yer almaktadır.
Tapusuz taşınmazlar mülkiyetin nakli yönünden taşınır hükümlerine tabi olup TMK'nın 763. maddesi gereğince satış, bağış gibi devri sağlayan işlem yanında zilyetliğin teslimi suretiyle mülkiyeti karşı tarafa geçer.
2. Öte yandan 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” hükmünü içermektedir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanununun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Toplanan delillerden çekişmeli taşınmazın taraflar arasındaki satış sözleşmesinin konusu olmadığı, taşınmazın zilyetliğinin irsen intikalen davacıya ait olduğu, son dönem hariç zilyetliğin davacı tarafından sürdürüldüğü, satışın yapıldığı iddia edilen 1995 yılı ile kadastro tespitlerinin yapıldığı 2009 yılı arasında davalı yararına müstakil zilyetlikle iktisap süresinin (TMK.nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddeleri) dolmadığı, dava konusu taşınmaz aynı kalmakla birlikte taşınmazın tamamının yada dava dilekçesine göre daha fazlasının talep edilmesinin ıslah yoluyla mümkün olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Hal böyle olunca, temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Temyiz edilen davacı vekili duruşmaya iştirak etmediğinden yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Aşağıda yazılı 4.684,07 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.