"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle, duruşma günü olarak saptanan 31.01.2023 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar ... v.d. vekili Avukat ... ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... ... ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen fer'i müdahil ... v.d. gelmediler. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, ortak mirasbırakanları ... ... ...’tan intikal eden 779 ada 177 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki evin davalıya satışı hususunda tüm mirasçıların anlaştıklarını, ancak davalıya devretmek istedikleri evin bulunduğu alan 100 – 150 m2 olmasına rağmen taşınmazda mirasbırakandan intikal eden tüm paylarının davalıya devredildiğini öğrendiklerini, okuma yazma bilmediklerini, devrin davalının ve onun dava dışı eşi ...’un hilesi sonucu gerçekleştiğini, hileyi 14.11.2019 tarihli veraset ilamını aldıktan sonra tapu kayıtlarında yaptıkları araştırma sonucunda öğrendiklerini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
Feri müdahil ..., dava konusu taşınmazdaki mirasbırakan ... ...’den intikal eden tüm paylarının davalının eşi olan dava dışı ... tarafından vekaleten bilgisi dışında davalıya devredildiğini, payın bedelinin de ödenmediğini ileri sürerek davacılar yanında feri müdahil olarak davaya katılmış; istinaf aşamasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
II. CEVAP
Davalı, hak düşürücü sürenin geçtiğini, taşınmazdaki evi 1998 yılında bedelini ödeyerek mirasçılardan satın aldığını, mirasbırakanın sağlığında taşınmazın evin bulunduğu alan dışındaki kısmını haricen 3. kişilere muhtar senedi ile sattığını, satış bedelini aldığını, bu nedenle mirasçıların sadece 135 m2'lik evin değil 4699 m2'lik kısmın da tapusunu rızayla kendisine devrettiklerini ve tapu masraflarını hazır ettiklerinde haricen satın aldıkları yerleri 3. kişilere devretmesini söylediklerini, bu doğrultuda bir kısım 3. kişilere haklarını verdiğini, devirde hilenin bulunmadığını, davanın kötüniyetle açıldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, hile iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili, davalının, mirasbırakanın evinin bulunduğu 130 m2'lik alan dışındaki yerin dava dışı 3. kişilere haricen satıldığına yönelik savunmasını ispatlayamadığını, kaldı ki mirasbırakandan intikal eden payın büyük kısmının halen davalı adına kayıtlı olduğunu, 350 m2 dışında haricen satılan yer olmadığını ve ayrıca davalı tarafça sunulacağı bildirilen ancak hiç sunulamayan 3. kişilere haricen satışa ilişkin muhtar senedinin de olmadığnı, tanık Songül'ün beyanlarına katılmadıklarını bildirip süre talep etmelerine rağmen Mahkemece bu taleplerinin değerlendirilmediğini, davalının cevap dilekçesinde davacılar ile sadece 130 m2'lik ev yerinin satın alınması yönünde anlaşmanın olduğunu ikrar ettiğini, hile iddialarının sabit olduğunu, davalının alım gücünün bulunmadığı gibi taşınmazın satış bedeli ile keşfen saptanan gerçek değeri arasında fahiş fark olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dinlenen davacı tanıklarının hile iddiası yönünden somut beyanda bulunmadıkları, davanın kabulü halinde mirasçı sıfatı ile menfaat sahibi olacak dava dışı , ... ve ...'ün tanık sıfatı ile vermiş oldukları beyanlarına itibar edilmesi gerektiği, davacıların hile iddialarını ispat edemedikleri, aksine davalının savunmasını yasal delillerle kanıtladığı saptanarak yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1.b.1. maddesi gereğince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili duruşma istekli temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz edenlerden alınmasına,
03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
31.01.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.