"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1002 E., 2022/501 K.
ASIL DAVADA DAVACI : ... vekili Avukat ...
BİRLEŞTİRİLEN
DAVADA DAVACILAR : ..., ..., ..., ... vekilleri Avukat ..., ... mirasçıları ..., ..., ..., ..., ... mirasçıları ...,..., ...
ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN DAVADA
DAVALILAR : Hazine, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı vekilleri Avukat ...
TEREKE İDARE MEMURU :...
DAVA TARİHİ : ...,...
HÜKÜM/KARAR :Asıl ve Birleştirilen Dava Ret/Asıl Dava Esastan Ret- Birleştirilen Dava Kabul-Karar Kaldırılarak Asıl ve Birleştirilen Dava Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2011/387 E., 2017/679 K.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince birleştirilen davada davacılar vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, birleştirilen davada vekalet ücreti bakımından yeniden hüküm kurmak suretiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl davada davacı vekili, birleştirilen davada taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl davada davacı ...; 189 ada 44 parsel sayılı taşınmazın tahmini 25 - 30 bin m2'lik kısmının maliki ve zilyedi iken kadastro çalışmaları sırasında davalı ... adına tespit görüp tescil edildiğini, taşınmazın öncesinde kayınvalidesi... tarafından kullanıldığını, kayınvalidesine de kendi babası ...'dan kaldığını, 1975 yılında kendisine çeyiz hediyesi olarak verilen bu yeri yaklaşık 35 senedir kullandığını ileri sürerek taşınmaz bölümünün tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
2.Birleştirilen davada davacılar; mirasbırakan dedeleri ...'dan intikal eden 189 ada 44 parsel sayılı taşınmaza 30 yılı aşkın bir süredir nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla zilyet olduklarını, ancak kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile kendi adlarına tesciline karar verilmesini istemişler; aşamada dava konusu ettikleri yerin bilirkişi raporunda (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümler olduğunu belirtmişlerdir.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekili; ham toprak vasfında olan taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, 2002 yılından önce uzun bir süredir ekilip sürülmediğini, davacıların taşınmaz üzerinde zilyetliğinin bulunmadığını belirterek asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl davada 1955, 1975, 1980, 1992 ve 2010 tarihli hava fotoğraflarından taşınmazın krokide (A) harfi ile gösterilen bölümünde tarımsal faaliyet yapılmadığının anlaşıldığı, bunun aksini belirtir tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarına itibar edilemeyeceği, davacı ...'ın zilyetlik iddiasını ispatlayamadığı; birleştirilen davada ise her ne kadar bilirkişi raporunda hava fotoğraflarından krokide (B) ve (C) harfleri ile gösterilen kısımların 1955 yılından beri tarımsal faaliyet için kullanılan yerler olduğu belirtilmiş ise de dinlenen mahalli bilirkişi ve davacı tanıklarının beyanları ile bu kullanımın davacılar tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin ispatlanamadığı, mahalli bilirkişi ve davacı tanıklarının bu yerin kimin tarafından kullanıldığını bilmedikleri, (D) harfi ile gösterilen yerin ise hiçbir zaman tarımsal amaçla kullanılmadığının saptandığı gerekçeleriyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı vekili, birleştirilen davada davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Asıl davada davacı vekili; eksik araştırma ve inceleme sonucu karar verildiğini, bilirkişi raporlarının yetersiz olduğunu, Mahkemece yapılan keşif, keşif esnasında dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanları, ziraat bilirkişi raporları dikkate alınmadan yalnızca talimatla atanan bilirkişinin hava fotoğraflarına dair beyanları esas alınarak verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtip İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
2.Birleştirilen davada davacılar vekili; toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ile davacıların haklılığının ortaya çıktığını, taşınmazın eğimi ve ailenin asıl uğraş alanının hayvancılık olması nedeniyle tarım arazisi olarak kullanılmak yerine hayvancılık amaçlı olarak değerlendirildiğini, ıslah ile taşınmazın tamamına ilişkin tapu iptali ve tescil taleplerini krokideki (B) ve (C) harfleriyle gösterilen yerlerle sınırlandırdıklarını, davanın reddine karar verilmesinin usul, kanun ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin de yanlış hesaplandığını belirtip İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu yerde kadastro tespitinden geriye doğru taşınmazın niteliğine uygun 20 yıllık bir zilyetliğin, herhangi bir zirai ve ticari faaliyetin bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesi ile kurulan hükümde usul ve yasaya aykırılık olmadığı, ancak birleştirilen davada harcı tamamlanan dava değeri üzerinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken taşınmazın tamamı üzerinden fazla vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçeleriyle asıl ve birleştirilen davada davacıların işin esasına yönelik istinaf itirazları yerinde görülmediğinden reddine, birleştirilen davada davacıların vekalet ücretine yönelik istinaf itirazı yerinde olduğundan kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, birleştirilen davada vekalet ücreti bakımından yeniden hüküm kurmak suretiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı vekili, birleştirilen davada taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Asıl davada davacı vekili; istinaf dilekçesinde yer alan itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.
2.Birleştirilen davada davacılar vekili; istinaf dilekçesindeki vekalet ücretine yönelik itirazları dışında kalan itirazlarını yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.
3.Birleştirilen davada davalı ... vekili; birleştirilen davada davalı lehine hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin davacı lehine hükmedildiğini belirtip hüküm fıkrasının 7 nci maddesi bakımından düzelterek onama isteğinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 702 nci ve 713 üncü; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kadastro çalışmaları sonucunda ... ada 44 parsel sayılı taşınmazın 128010,68 m2 yüzölçümü ve ham toprak vasfı ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tarım alanına dönüştürülmesi mümkün olan yerlerden olduğu belirtilerek davalı ... adına tespit gördüğü, tespitin itiraza uğramadan 20.12.2002 tarihinde kesinleştiği; kök mirasbırakan ...'ın 1926 yılında öldüğü, geride mirasçıları olarak birleştirilen davada davacıların ve dava dışı kişilerin kaldığı, asıl davada davacı ...'ın kök mirasbırakan ...'ın ölen kızı...'nin gelini olup mirasçı sıfatının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
3. Asıl davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup asıl davada davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
4. Birleştirilen davada davacılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Terekeye dahil bir taşınmaz hakkında bir mirasçı diğer mirasçılar aleyhine tek başına miras payı oranında adına tescil istemi ile dava açabilirse de 3. kişiye karşı miras payının adına tescili istemiyle dava açması hukuken mümkün değildir. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp haklarının terekenin tamamını kapsadığı, TMK'nın 702 nci maddesine göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oy birliğiyle karar vermeleri gerektiği açıktır. Mirasçılardan birinin terekeye karşı 3. kişi konumunda olan birisi aleyhine kendi payı hakkında açtığı dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılması veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilmesine olanak yoktur.
Birleştirilen davada kadastro öncesi nedenlere dayanılarak 3. kişi konumunda bulunan Hazineye karşı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteminde bulunulmuştur. Her ne kadar terekeye iade istekli olduğu düşünülerek davanın kök mirasbırakan ...'ın terekesine atanan temsilci aracılığıyla takibi sağlanmış ise de terekeye temsilci atanmasına ilişkin karar yok hükmünde olup 3. kişiye karşı miras payı oranında açılan dava dinlenemeyeceğinden bu gerekçe ile ve sonucu itibarıyla birleştirilen davanın reddi doğru olduğundan davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
5. Birleştirilen davada davalı ... vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazına gelince;
Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince dava reddedilmesine rağmen davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş ise de davalı ... vekilinin talebi üzerine 31.10.2022 tarihinde verilen ek karar ile davalı yerine davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin maddi hatadan kaynaklandığı gerekçesiyle hükmün 7 nci fıkrasının talep doğrultusunda tashihine karar verildiği anlaşılmaktadır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Asıl davada davacı vekilinin, birleştirilen davada taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl davada davacıdan; 234,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden birleştirilen davada davacılardan alınmasına,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13 üncü maddesinin “j” bendi gereğince davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.01.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
...