Logo

1. Hukuk Dairesi2022/7949 E. 2023/3971 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi hukuki sebebe ve muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil talebinin kabul edilip edilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespitine itirazda hak düşürücü süre geçtiği, muris muvazaası iddiasında ise taşınmazın tespit öncesinde tapusuz olması nedeniyle zilyetliğin devrinin menkul hükümlerine tabi olduğu ve herhangi bir şekil şartına bağl olmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... köyü 120 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 16.04.2020 tarihinde davalı ... adına tescil edildiğini, kök mirasbırakan dedeleri ... ...'nın taşınmazlarını çocuklarına paylaştırdığını, dava konusu taşınmazın da yıllarca mirasbırakanları ... tarafından kullanıldığını, ... vefat ettikten sonra yaklaşık 40 yıl kendileri tarafından kullanıldığını, buna rağmen bilgileri ve onayları dışında ... adına tescil edildiğini, ...'nın 1974 yılında öldüğünü, kadastro sonucu hatalı işlem yapıldığını, taşınmazın tüm zilyetler adına yani mirasbırakan ...'nın çocukları adına tescil edilmesi gerektiğini, mirasbırakanın ölümünden sonra ortak kullanıldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, davacılar vekili ön inceleme duruşmasında davanın muris muvazaasına ilişkin olduğunu bildirmiştir.

II. CEVAP

Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile talebin kadastro tespitine itiraz ve muris muvazaasını içerdiği, her iki yönden değerlendirme yapıldığı, kadastro tespitine itiraz yönünden; Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi hükmü gereği davanın (07.07.2020 tarihinde) hak düşürücü süreden sonra açıldığı, (kadastro tespitine itiraz sonucu) ... Tapulama Mahkemesinin 1974/96 Esas, 1990/2 Karar sayılı kararının Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20.09.1991 tarihli ve 1991/721-11740 sayılı ilamı ile onanarak 27.11.1991 tarihinde kesinleştiği, kesinleşen ilam sonrasında karar gereğinin ifası için tapuda yapılan tescilin kurucu değil bildirici ve tamamlayıcı bir işlem niteliğinde olduğu, muris muvazaasına dayalı tapu iptal tescil davası bakımından; taşınmazın yapılan kadastro çalışmalarından önce senetsizden davalı adına tescil edildiği, yapılan işlemin mirasbırakan ... tarafından tapu sicil memuru önünde yapılan bir işlem olmadığı, bu nedenle 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; yanılgılı ve eksik inceleme ile karar verildiğini, mirasbırakanın kadastro tespit tutanağından sonra öldüğünü, bu durumda hak düşürücü sürenin uygulanamayacağını, muris muvazaası hususunda Mahkemenin inceleme, araştırma yapmadığını, davalılara soru dahi sorulmadığını, tanık anlatımlarının davacıların iddialarını doğruladığını, mal kaçırma kastı ile satış yapıldığını, somut olayın muris muvazaasının net bir örneği olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacıların dava dilekçesinde ileri sürdükleri kadastro öncesi hukuki nedenler bakımından tespitin kesinleştiği 1991 tarihinden dava tarihine (07.07.2020) kadar hak düşürücü sürenin geçtiği; mirasbırakan ...’nın tespit tarihinden sonra ölümüyle dava edilebilir hale gelen muris muvazaasına dayanan tapu iptal ve tescil talebinde ise, çekişmeli taşınmazın tespit öncesinde tapusuz olması nedeniyle zilyetliğin devrinin de menkul hükümlerine tabi olduğu ve herhangi bir şekil şartına tabi olmadığı, davanın reddine dair mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı husus bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, muris muvazaasına dayalı somut olayda hak düşürücü sürenin aranmayacağını, tanık beyanlarının muvazaayı kanıtladığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene ve muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi şöyledir; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.”

2. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., ... Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.07.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.