"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/522 E., 2020/381 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasında, Domaniç Kadastro Mahkemesince verilen davanın reddi ve görevsizlik kararının Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince düzeltilerek onanması sonucu Tavşanlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesince, yapılan yargılama neticesinde davanın davalı ... İl Özel İdaresi yönünden reddine, diğer davalılar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili, evveliyatı tapulu olup 7000 m2 yüz ölçümü ile Hazine adına kayıtlı taşınmazın kadastro çalışması sırasında 133 ada 211 parsel olarak Hazine adına eksik tespit edildiğini, 5425,74 m2'sinin davalılar adına tespit gören taşınmazlarda kaldığını, taşınmazın sınırlarının değişmediğini ileri sürerek 133 ada 211 parsel sayılı taşınmazın yüz ölçümünün 7000 m2 olarak düzeltilerek Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
2. Davalılar ... ve ...; Hazineye ait olan dava konusu taşınmaza komşu taşınmazlarının olduğunu, ancak taşınmazın sınırlarında bir değişiklik olmadığını, bu nedenle Hazineye ait taşınmaza müdahalelerinin söz konusu olmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Davalı İsmi'nin yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Domaniç Kadastro Mahkemesinin 11.06.2012 tarihli ve 2006/3 Esas, 2012/9 Karar sayılı kararıyla; İl Özel İdaresi hakkında yol yönünden açılan davada taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenmediğinin anlaşıldığı, kural olarak tutanak düzenlenmeyen taşınmazlar hakkında açılan davaların genel mahkemelerde görülmesi gerektiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine, dosyanın görevli ve yetkili Domaniç Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, diğer davalılar hakkında 113 ada 198, 206, 210, 212 ve 213 parsel sayılı taşınmazlar yönünden açılan davada ise kuzey ve batı kısmındaki parsellerin Hazine taşınmazına doğru genişlemeye ve değişmeye elverişli olmadığı, Hazinenin dayandığı 1953 tarihli tapu ile kadastro tespit tutanağı arasındaki farkın yol ve yol ötesi boşluğundan kaynaklandığından, sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; kararın davacı Hazine vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 27.02.2013 tarihli ve 2013/1360 Esas, 2013/1436 Karar sayılı kararıyla, "...Davacı Hazine vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ne var ki; Kadastro Hakimi, 3402 sayılı Yasa'nın 1. maddesine göre infazı kabil doğru sicil oluşturmak ile yükümlüdür. Mahkemece gerekçeli kararın hüküm fıkrasında davanın reddine karar verilmekle yetinilerek çekişmeli taşınmazların tesciline dair hüküm kurulmamış olması ve çekişmeli taşınmazların ada numaralarının maddi hata sonucu ''113'' olarak yazılması isabetsiz olduğu gibi, dava konusu olmayan 133 ada 211 parsel sayılı taşınmaza ait kadastro tespit tutanak aslı dosya içerisinde olduğu halde kesinleştirme işlemi yapılmak üzere Kadastro Müdürlüğüne iadesine karar verilmemesinin dahi isabetsiz olduğu..." gerekçesiyle kararın belirtilen yönlerden düzeltilerek onanmasına karar verilmiş, davalı ... İl Özel İdaresi hakkında yol bakımından açılan davada verilen görevsizlik kararı neticesinde dosya kendisine gönderilen Tavşanlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.07.2020 tarihli ve 2015/522 Esas, 2020/381 Karar sayılı kararıyla; bilirkişi raporlarında belirtildiği üzere dava konusu edilen taşınmazın kuzey ve batı kısmındaki parsellerin bariz kot farkları ile dik şerit sınır birleşim hatları itibariyle Hazine taşınmazına doğru genişlemeye ve değişmeye elverişli olmadığı, 1953 tarihli tapu ile kadastro tespit tutanağı arasındaki farkın yol ve yol ötesi boşluğundan kaynaklandığı, dava konusu edilen yol ve yol boşluğu olarak paftasında gösterilen taşınmazın bulunduğu yörede 2005 yılında kadastronun yapıldığı, böyle bir yerin Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddesi hükümlerine göre tapuya tesciline karar verilebilmesi için haritasında yol olarak gösterildiği tarihten itibaren 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak tasarruf edilmiş olması gerektiği, mahalli bilirkişilerin beyanlarından ve bilirkişi raporlarından dava konusu edilen taşınmazın haritasında yol olarak gösterildiği tarihten itibaren koşullara uygun tasarruf edilmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davalı ... İl Özel İdare Müdürlüğü yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden ise, Kadastro Mahkemesinin 11.06.2012 tarihli kararı ile sadece davalı ... İl Özel İdare Müdürlüğü yönünden görevsizlik kararı verildiği diğer davalılar yönünden verilen davanın esastan reddine ilişkin kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı Hazine vekili; dava konusu taşınmazın davacı ... ait olduğunun yapılan tüm keşiflerde, mahalli bilirkişilerin ifadelerinde ve bilirkişi raporlarında şüphe götürmeyecek ölçüde açık olduğunu, hal böyle iken 20 yıldan fazla süre hesaplanırken kadastro çalışmalarından öncesinin de hesaba dahil edilmesi gerektiğini, ki bu halde aranan şartın gerçekleşmiş olacağını, Mahkemenin şartların gerçekleşmediği yönündeki kanaatinin usul ve yasaya aykırı olup kanun hükümlerine göre bir uygulama, inceleme ve soruşturma yapıldığından söz edilemeyeceğini, nitekim eksik bilirkişi raporlarına itibar edilerek karar verildiğini belirtip kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Temyize konu dava, kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 20 inci maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13/A ve 20 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
Hemen belirtilmelidir ki; 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK'nın 20 nci maddesi hükmü gereğince; taraflardan birinin görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki; bu süre hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re’sen gözetilir.
Mahkemece, öncelikle Kadastro Mahkemesinin görevsizlik kararının kesinleştiği tarihin tespiti ile dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine ilişkin talebin yasal sürede yapılıp yapılmadığının açıklığa kavuşturulması, talep süresinde yapılmamış ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi, süresinde ise işin esasına girilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilmesi doğru değildir.
Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
2004 yılında Kütahya ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu taşınmaz bölümünün, yol ve yol boşluğu olması nedeni ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16 ncı maddesinin b fıkrasına göre tespit harici bırakıldığı sabittir.
Dava, kadastro sırasında yol olarak tescil harici bırakılıp, paftasında gösterilen taşınmaza yönelik, tapu kaydına dayalı olarak açılan tescil davasıdır. Davacı Hazine Haziran 1953 tarih, 48 sıra numaralı tapu kaydına dayanmıştır. Mahkemece yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve uygulama hüküm kurmak için yeterli değildir. Şöyle ki; yargılama sırasında davacı Hazinenin dayandığı tapu kaydının oluşum sebebi araştırılmamış, oluşum nedenine göre kaydın krokisinin bulunup bulunmadığı belirlenmediği gibi kayıtta yazılı hudutlar yerel bilirkişi ve tanıklar marifetiyle zemine uygulanmak suretiyle yöntemince kapsam tayini yapılmamış, keşfin takibi ve beyanların denetlenmesi için fen bilirkişisinden ayrıntılı rapor alınmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşabilmek için Mahkemece öncelikle davacı Hazinenin dayandığı tapu kaydı; varsa haritası ve oluşum belgeleri ile birlikte tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile getirtilmeli, tapu kaydının revizyon görüp görmediği araştırılmalı, revizyon gördüğü parsellerin bulunması halinde bu taşınmazlara ait tespit tutanakları ve dayanağı belgeler getirtilmeli, ayrıca dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yılı kapsayacak şekilde üç ayrı tarihte çekilmiş hava fotoğrafları, memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları temin edilmek suretiyle dosya ikmal edilmelidir.
Ardından mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile ziraat mühendisi bilirkişi, jeodezi uzmanı bilirkişi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı; keşif sırasında davacının dayandığı tapu kaydının varsa haritası uygulanıp kapsamı 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 20/A maddesi gereğince
haritasına göre belirlenmeli, tapu kaydının haritası bulunmuyor ya da uygulanma kabiliyeti yoksa sınırlarına itibar edilmeli, bu halde tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle okunup kayıtlarda yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde göstertilmeli, kayıtta yazılı olup da yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli; teknik bilirkişiye, uygulanan tapu kaydının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir, tanık beyanlarında geçen nokta, yer ve sınırların işaretlendiği kroki düzenlettirilmelidir. Bu suretle kayıt uygulaması yapıldıktan sonra taşınmazın kadim yol olup olmadığının belirlenmesi açısından keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği, eskiden beri köylünün ortak kullanımında bulunan kadim yol olup olmadığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; ziraat bilirkişisinden çekişmeli taşınmazın önceki ve mevcut niteliğinin ne olduğunu, taşınmazın kadim yol vasfında olup olmadığını, zirai faaliyete konu olup olmadığını, taşınmazın komşu parseller ile arasında nitelik farkı bulunup bulunmadığını irdeleyen ve taşınmazın sınırlarının kabaca işaretlendiği fotoğraflarının eklendiği, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye hava fotoğrafları üzerinde stereoskop inceleme yaptırılmak suretiyle çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, yol olarak kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesine çalışılmalıdır.
Hal böyle olunca; öncelikle Kadastro Mahkemesinin görevsizlik kararının kesinleştiği tarih ile dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine ilişkin talebin yasal sürede yapılıp yapılmadığının tespiti ile süresinde yapıldığı anlaşılır ise işin esası bakımından yukarıda belirtildiği üzere araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Davacı Hazine harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,14.03.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.