"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2482 E., 2022/2551 K.
DAVA TARİHİ : 06.07.2021
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/285 E., 2022/555 K.
Taraflar arasındaki irade fesadı hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; mirasbırakan babası...'un ... ili,...ilçesi, ...Mahallesi, 594 parsel sayılı taşınmazının tamamını 12.11.2007 tarihinde davalı kızına satış suretiyle devrettiğini, mirasbırakana davalı tarafından bakılması nedeniyle taşınmazın 500 m2'lik kısmının davalıya devredilmesi gerekirken davalının mirasbırakanı ikna ederek taşınmazın tamamını üzerine geçirdiğini, mirasbırakanın iradesinin fesada uğratıldığını, mirasbırakanın diğer çocuklarının miras haklarından mahrum bırakıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile veraset ilamındaki payları oranında mirasçılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiş; aşamalardaki beyanında talebini daraltarak miras payı oranında adına tescil istemiştir.
2. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, tapu iptali ve tescil taleplerinin kabul edilmemesi halinde terditli olarak tenkis talebinde bulunmuştur.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın mirasbırakan tarafından müvekkiline bağışlandığını, taşınmaz üzerinde 3 adet ev bulunduğunu, müvekkilinin de ev yapmak istemesi üzerine davacı ve diğer kardeşlerinin müvekkilini ve çocuklarını kovarak ev yaptırmasına razı gelmediklerini, davalının davacı ve diğer kardeşleri arasında yaşanan ve adli boyuta ulaşan olaylar nedeniyle mirasbırakanın "bu yeri sana bağışlıyorum" diyerek taşınmazı 14 sene önce müvekkiline bağışladığını, bağışlayanın bağışından dönmediğini savunarak davanın reddini istemiş, aşamalardaki beyanında davanın öncelikle hak düşürücü süre nedeniyle usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile iptali istenen işlemi ve irade fesadı halini mirasbırakanın sağlığında öğrendiği, murisin vefat tarihine ve dava tarihine nazaran gerek irade fesadı iddiası yönünden (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 31 inci maddesi -6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 39 uncu maddesi), gerekse terditli tenkis talebi yönünden (4721 sayılı TMK’nın 571 inci maddesi) davanın yasalarda öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: mirasbırakanın iradesinin fesada uğratılıp uğratılmadığı hususlarının ortaya çıkabilmesi için tüm yasal delillerin layıkıyla toplanılması ve özellikle tanıklarının dinlenilmesi gerektiğini, Mahkemenin murisin iradesinin ne şekilde fesada uğratıldığına dair somut bir delil ortaya konulamadığı gerekçesinin tamamen hukuka aykırı olduğunu, hiç bir geçerli hukuki temele dayanmadığını, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları delillere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, Mahkemenin dosyadaki delillerle çelişmeyen tespit ve değerlendirmesine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355 inci maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve re'sen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/(1)-b-1.madde ve bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hata - hile hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescili, olmazsa tenkis istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 30'uncu ve devamı maddeleri, 4712 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6'ıncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190'ıncı maddesi ile 240'ıncı ve devamı maddeleri
3. Değerlendirme
1. Bilindiği üzere hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36 ncı maddesinin 1 inci fıkrasında açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, def'i yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Diğer taraftan, sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK'nın 35 inci (BK'nın 26) maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir. Öte yandan, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hatanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Ayrıca hatanın varlığı her türlü delille ispat edilebilir.
2. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan...'un 26.10.2017 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak davacı ..., davalı ... ve dava dışı çocukları ..., ...,... ...,...ve...yi bıraktığı; dava konusu 594 parsel sayılı taşınmazın 12.11.2007 tarihinde mirasbırakan tarafından davalı ...'ya bağış suretiyle devredildiği anlaşılmaktadır.
3. Mahkemece, hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, davacı vekili tarafından tanık bildirildiği halde tanıklar dinlenmeden ve hiçbir delil toplanmadan hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
4. Hal böyle olunca, davacı tanıklarının dinlenmesi ve toplanacak deliller yukarıda belirtilen ilkelerle birlikte değerlendirilerek hak düşürücü sürenin geçip geçmediğinin saptanması ondan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1 inci maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
Alınan peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
16.10.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.