"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2641 E., 2022/2649 K.
DAVA TARİHİ : 23.09.2021
HÜKÜM/KARAR : Ret/ Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/608 E., 2022/297 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müteveffa ...'nin davacının üvey annesi olduğunu, davacı ile ... arasında ... 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 1980/1065 Esas 1980/144 karar sayılı kararı ile evlatlık ilişkisi kurulduğunu ve ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/235 Esas 1988/436 Karar sayılı kararı ile evlatlık ilişkisinin ortadan kaldırıldığını,... Noterliğinden 22/09/2021 tarihinde mirasçılık belgesi talebinde bulunulduğunu ancak davacının mirasbırakanın kanuni mirasçısı olmadığı gerekçesiyle talebin reddedildiğini, eski tarihli evlatlık ilişkisinin nüfus kayıtlarında da görünmediğini, bu nedenle ... 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/2362 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davacının evlatlık ilişkisinin devam ettiği süreçte ...'nin 9738 ada 6 parselde 1987 yılında arazi aldığını ve arazinin içine 1986-1988 yılında 2 katlı ev yaptırdığını, davacının bu evin tüm masraflarını karşıladığını ancak tapusunu üzerine almadığını, davacının 1988 yılında evlatlıktan düşürüldükten sonra bahse konu evden ayrıldığını ve evin mirasen kendisine kalacağı düşüncesinde olduğunu, ... yaşlılığı itibariyle hastalanınca komşusu olan davalı ...’nin bakıcı olarak tutulduğunu,...’in vefatından sonra müşterek olan evin Ayşe’ye muvazaalı olarak satıldığını öğrendiğini, ...'nin yaşlılık döneminde akıl zayıflığı ve idrak kabileyetinin eksik olduğunu, davalı taraf ile ... arasında herhangi bir ölene kadar bakım akdinin olmadığını, satışın bedelsiz olduğunu, ...'nin emekli olduğunu ve evi satmaya ihtiyacının olmadığını, muvazaalı ve hileli işlemler nedeniyle davacının zarara uğradığını ileri sürerek 9738 ada 6 parsel saygılı taşınmazın tapu kaydının muvazaa nedeniyle iptali ile yasal mirasçı sıfatını kazanacak olan davacı adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile mirasbırakan arasındaki evlatlık ilişkisinin sona erdiğini, davacının yasal mirasçı sıfatını kaybettiğini, davanın kötü niyetli olduğunu, davacının davalı ve oğlu hakkında suç duyurusunda bulunması üzerine başlatılan soruşturmada da takipsizlik kararı verildiğini, satışın gerçek olduğunu, mirasbırakanın satış işlemi sırasında sağlık raporunun bulunduğunu, evin ortak olarak yaptırıldığı iddialarının gerçek olmadığını, davalının iyi niyetli olduğunu, müteveffayla yaklaşık 30 yıl koşuluk yaptığını, mirasçısı bulunmadığından taşınmazı satmayı teklif ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1980/1065 Esas 1980/1147 Karar sayılı ilamı ile ...'nin ...'yi evlat edinmesine izin verildiği, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1988/325 Esas, 1988/436 Karar sayılı ilamı ile... ile davacı arasındaki evlatlık bağının rızen iptaline karar verildiği ve kararın kesinleştiği, davacının dava tarihi itibari ile ...’nin mirasçısı olmadığının anlaşıldığı, nitekim davacı tarafın mirasçılık belgesi talebinin... Noterliği tarafından reddedildiği, noterlik işleminin iptali ve mirasçılık belgesi verilmesi talebiyle ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2021/2363 Esas sayılı dosyasında açılan davada verilen 2021/2146 Karar sayılı ilam ile davacının evlat edinilmesine dair kaydın rızaen iptaline karar verildiği, ...’nin davacı ile evlatlık bağının ortadan kalkmasından sonra vefat ettiği, bu nedenle davacının...'in mirasçısı olamayacağı gerekçesi ile açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verildiği, davacının muris muvazaası nedeni ile tapu iptal davası açması için öncelikle mirasbırakanın mirasçısı olması gerektiği, anılan mahkeme kararları içeriğine göre de davacının mirasçı sıfatının ve aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki hususları tekrarla ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesi kararının henüz kesinleşmediğini, davanın reddedilme olasılığının düşük olduğunu, Mahkemece anılan davanın sonucunun beklenmemesinin ve iddialar araştırılmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğunu, teminat bedeli hakkında da hüküm kurulmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesindeki hususları tekrarlamıştır.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16 ncı ve 30 uncu maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366 ve 362 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
Dosyanın incelenmesinden, tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davanın dava dilekçesinde gösterilen 10.000 TL değer üzerinden açıldığı, yargılama sırasında davaya konu taşınmazın dava tarihindeki değerinin keşfen belirlenmediği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16 ncı maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur. Anayasa Mahkemesinin 2018/36896 Başvuru nolu kararı da bu yöndedir.
Harçlar Kanunu’nun 30 uncu maddesi ise “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılıyorsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409 uncu maddesinde (HMK 150) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” şeklinde, 32 nci maddesi ise; “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Harçlar Kanununun uygulanması ( kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle ) hakim tarafından re’sen gözetilmesi gereken bir husustur.
Öte yandan, miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Hal böyle olunca, eldeki davada temyiz sınırının ve kanun yolunun açık olup olmadığının denetlenmesi bakımından Mahkemece taşınmazın değerinin keşfen belirlenmesi, bundan sonra dava değerinin hesaplanması, bu değer üzerinden kanun yolu denetiminin mümkün olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.