"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil, alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde;davalı ...'nın müvekkilinin kız kardeşi, diğer davalı ...’ın da onun eşi olduğunu, ... 6. Noterliğinin 22.05.2019 tarihli ve 14771 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile intikal vs. gibi işlemler ile ilgilenmesi amacıyla davacının vekil olarak tayin ettiği davalı ...’ın vekaletnamedeki yetkilerini kötüye kullanmak suretiyle mirasbırakan annesi ...’ten intikal eden 1228 ada 10 parseldeki 13 no.lu, 7671 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki 18 no.lu, 1071 ada 76 parseldeki 13 no.lu bağımsız bölümlerdeki 1/2’şer payını diğer davalı ...’ya satış yoluyla devrettiğini, davalı eş...’nın iyi niyet iddiasında bulunmasının mümkün olmadığını, yine trafik sicilinde muris adına kayıtlı bulunan ... ve ... plakalı iki aracın satıldığını ya da davalı ... üzerine tescil edildiğini, ayrıca muris adına kayıtlı banka hesaplarındaki paraların da davalılar tarafından çekildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile ½’şer payın adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazların dava tarihindeki rayiç değerlerinin tespit edilerek 1/2 hissesine düşen kısmının davalı ...’dan tahsiline, muris adına kayıtlı araçların sicillerinin tespiti ile davalı ... adına tescil edilmiş ise 1/2 hisselerinin iptali ile adına tesciline, şayet satılmış ise dava tarihindeki rayiç değerinin davalı ...’dan alınarak müvekkiline ödenmesine, yine murisin banka hesaplarından çekilen paraların ½ payının davalı ...’dan alınmasına karar verilmesini istemiş, aşamada sunduğu 06.07.2020 tarihli dilekçesinde; banka hesapları ve araçlara ilişkin davayı takip etmediğini bildirmiş, 26.05.2021 tarihli dilekçesi ile dava konusu 18 no.lu bağımsız bölüm hakkındaki davasından feragat etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; iddiaların doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 16.07.2020 tarihli 2019/376 E., 2020/240 K. sayılı kararıyla; davalı ...'nin kendisine verilen vekaletnameyi kullanarak dava konusu edilen taşınmazları ve taşıtları eşi üzerine satış göstermek suretiyle devrettiği, bu hususların vekalet görevini kötüye kullandığının göstergesi olduğu, kaldı ki vekalet görevine istinaden davacının yararına bir kazanım yaptırmadığı gibi davacının zarara uğramasına sebebiyet verdiği gerekçeleri ile dava konusu 1228 ada 10 parseldeki 13 ve 7671 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki 18 no.lu bağımsız bölümlerin davalı ... Akseki adına olan tapu kayıtlarının 1/2 hisselerinin iptali ile davacı adına tesciline, diğer dava konusu 1071 ada 76 parseldeki 13 no.lu bağımsız bölümün dava dışı ...’a devredilmiş olması nedeniyle, bu taşınmaz yönünden bedel talebinin kabulü ile dava tarihi itibariyle hesaplanan değerinin 1/2 hissesi olan 102.500,00 TL'nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı ...'den alınarak davacıya verilmesine, davacının 06/07/2020 tarihli dilekçesi ile davalı ... tarafından vekaletin kötüye kullanılması suretiyle 3. kişilere satılan ... ve ... plakalı araçlar ile ilgili davasını atiye bıraktığını beyan ettiği anlaşılmakla bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Kaldırma Kararı
... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 23.11.2020 tarihli ve 2020/1610 E. 2020/1815 K. sayılı kararıyla; Mahkemece öncelikle davacı vekilinin tefrik istemi yönünden olumlu-olumsuz bir karar verilip şayet tefrik talebi reddedilir ise davacı vekilinin terditli "davayı takip etmeyecekleri" yolundaki talebi davanın geri alınması niteliği taşıdığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 123. maddesi gereği davalı vekiline davanın geri alınmasına muvafakati bulunup bulunmadığı sorularak sonucuna göre bir karar verilmesi ve buna göre davalı vekili lehine vekalet ücreti takdiri gerekip gerekmeyeceği hususunda bir karar verilmesi gerekirken davalı vekilinin vekalet ücretini bertaraf eder şekilde yazılı olduğu üzere karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu, mevcut gerekçeye nazaran davalı vekilinin diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin bu yönden kabulü ile HMK'nın 353/1-a-5-6. maddesi uyarınca Mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere Mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.02.2021 tarihli ve 2020/549 E - 2021/66 K. sayılı kararıyla; kaldırma kararından önceki kararda belirtilen gerekçelerle; 7671 ada 6 parseldeki 18 nolu ve 1228 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki 13 no.lu bağımsız bölümler yönünden tapu iptali ve tescil, 1071 ada 76 parsel sayılı taşınmazdaki 13 no.lu bağımsız bölüm yönünden tazminat talebinin kabulüne, dava konusu ... ve ... plakalı araçlar ile ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, daha sonra 02.06.2021 tarihli ek karar ile dava konusu 18 no.lu bağımsız bölüm ile ilgili davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
D. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
E. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’nin 05.07.2021 tarihli ve 2021/1421 E., 2021/1432 K. sayılı kararıyla; davacının istinaf talebi yönünden yapılan incelemede; davacı tarafın davadaki taşınmazlara yönelik istemlerinin 1071 ada 76 parsel 13 no.lu bağımsız bölüm yönünden terditli bedel talebi olmak üzere kabul edildiği, muristen intikal eden araçlarla ilgili dava ise geri alınmakla bu dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olmakla 1071 ada 76 parsel 13 bağımsız bölüm sayılı taşınmaz yönünden tapu iptali ve tescil isteminin reddedilmiş olmasına karşın terditli bedel talebi kabul edildiğine göre bu parsel yönünden davalı vekili lehine vekalet ücreti takdirinin isabetsiz olduğu, bu durumda davalı vekili lehine sadece atiye terk edilen dava yönünden vekalet ücreti takdiri gerekirken 13 no.lu bağımsız bölümün değeri üzerinden fazla vekalet ücretine hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğu, davalıların istinaf taleplerinin incelenmesinde; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları delillere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin dosyadaki delillerle çelişmeyen tespit ve değerlendirmesine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve re'sen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varıldığı gerekçeleri ile davalılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve vekalet ücretinin düzeltilmesi yoluyla yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairece 24.02.2022 tarihli 2021/8998 E. 2022/1498 K. sayılı kararıyla “...Somut olayda; davacının dava dilekçesinde tanık deliline dayandığı, ancak Mahkemece tanık deliline dayanılmasına rağmen tanık listesini ibraz etmek üzere usulüne uygun şekilde süre verilmediği, davacı tanıkları dinlenmeden sonuca gidilerek yazılı şekilde karar verildiği dosya kapsamı ile sabittir. Hâl böyle olunca, davacıya tanık listesi sunması için usulüne uygun süre verilmesi, tanık bildirilmesi halinde dinlenilmesi, taraflarca süresinde bildirilen diğer delillerin toplanması, toplanan ve toplanacak delillerin bir arada değerlendirilmesi ve yukarıdaki ilkeler doğrultusunda inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir...."gerekçesiyle bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma kararı doğrultusunda davacı tarafa tanık listesi sunması için süre verildiği, davacı vekilinin tanık listesi sunmayacağı, mevcut deliller ile iddialarının ispatlandığı yönünde beyanda bulunduğu, davalılar vekilince delillerin ıslahı ile dilekçesinde belirtilen delillerin toplanması ve tanıkların dinlenilmesi yönündeki talebinin usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle reddine karar verildiği, tüm dosya kapsamındaki delillerinin bir arada değerlendirilmesi ile taşınmazların gerçek değerleri ile resmi senette gösterilen bedeller arasında fahiş fark bulunduğu, davalı ...'nın davacının kardeşi ve vekil davalı ...'ın eşi olması nedeniyle iyi niyetli sayılamayacağı, davalıların satış bedellerini davacıya ödediklerini ispatlayamadıkları, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ve iyi niyetli olunmadığı iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, bozma kararı sonrası hukuki dinlenilme hakkı kapsamında ıslah dilekçesi vererek delil ve tanık bildirmelerine karşın bu taleplerinin hukuka aykırı olarak reddedildiğini, ıslahın iddianın ve savunmanın genişletişmesi yasağının istisnası olduğunu, tahkikatın sona ermesine kadar ıslaha başvurulabileceğini, dinletmek istedikleri tanıkların taraflar arasındaki miras paylaşımına ve elden ödemeye ilişkin beyanda bulunacaklarını, davacının iddiasını ispata yarar delil sunmadığını, tanık dinletmediğini, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuş olması nedeniyle ilk ve Bölge Adliye Mahkemesi evresi açısından ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Bilindiği üzere, ... Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
6098 s. ... Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği ... ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda ... ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda ... ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
2.HMK'nın 355. maddesi şöyledir:
“İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re'sen gözetir.”
369/1. maddesi şöyledir:
"Yargıtay, tarafların ileri sürdükleri temyiz sebepleriyle bağlı olmayıp, Kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebilir."
3. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16/1. maddesi şöyledir;
"Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır. Müdahalenin men'i tescil ve tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taallük eden davalarda gayrimenkulün değeri nazara alınır."
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca araştırma ve inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde kural olarak isabetsizlik bulunmadığından, davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Harç kamu düzeni ile ilgili olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi zorunludur.
Somut olayda, kabul kararı verilen taşınmazların keşfen saptanan dava tarihindeki davacının 1/2 payına karşılık toplam değeri olan 452.500,00 TL üzerinden karar-ilam harcına hükmedilmesi gerekirken fazla karar-ilam harcına hükmedilmiş olması doğru olmamıştır.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/2. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (2/e) numaralı bendi hükümden çıkartılarak re'sen nazara alınan sebeplerle yerine (2/e) bent olarak; "Alınması gerekli 30.910,27 TL karar ve ilam harcından davacıdan peşin alınan 683,10 TL ve sonradan tamamlanan 9.650,00 TL olmak üzere toplam 10.333,10 TL'nin mahsubu ile eksik kalan 20.577,17 TL harcın davalılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, davacı tarafından fazla yatırılan 2.605,54 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine" cümlesinin yazılmasına
3. Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (2/f) numaralı bendinde yer alan “14.096,60 TL” ifadesi hükümden çıkarılarak re'sen nazara alınan sebeplerle yerine “11.491,06 TL” ifadesinin eklenmesi suretiyle hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının talep halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
15.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.