Logo

1. Hukuk Dairesi2022/8404 E. 2024/3152 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tespit edilen taşınmazın davacı tarafından eklemeli zilyetlikle kazanıldığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında, davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı ve Hazine lehine oluşan usulü kazanılmış hakkın gözetilip gözetilmediği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının miras yoluyla taşınmazın zilyetliğini babasından devraldığının kabulü ve eklemeli zilyetlik koşullarının oluştuğunun tespiti ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmakla birlikte, bozma öncesi davalı Hazine lehine yargılama giderleri yönünden oluşan usulü kazanılmış hakkın ihlal edilmesi gözetilerek, yerel mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/323 E., 2022/232 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalı Hazine adına kayıtlı Hakkari ili, Merkez ilçesi, ... köyü 113 ada 5 parsel sayılı taşınmazın eklemeli zilyetlik yoluyla 100 yılı aşkın bir süreden beri zilyetliğinde bulunduğunu, davalı adına olan tespitin haksız olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ve adına tescilini istemiş; aşamada taşınmazın ada numarasında maddi hata yaptığını, gerçekte dava konusu taşınmazın 133 ada 5 parsel olduğunu bildirmiş; bozmadan sonra, taşınmazın mirasbırakan babası ... tarafından sağlığında kendisine bağışlandığını beyan etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili; davacının dava dilekçesinde 113 ada 5 parsel sayılı taşınmazı dava konusu ettiği, ancak böyle bir taşınmazın bulunmadığını, bu nedenle davanın konusuz olduğunu, davacının dava dilekçesi ve ekinde zilyetliğini ispatlayabilecek herhangi bir belge ve delile dayanmadığını, zilyetlik iddiasının kabul edilemeyeceğini belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece; iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 133 ada 5 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 29.01.2021 tarihli ve 2017/5524 Esas, 2021/481 Karar sayılı kararıyla; "Keşif sırasında dinlenen tanık, taşınmazın öncesinde davacının babası ...’ın zilyetliğinde bulunduğunu, öldükten sonra ise davacının zilyetliğine geçtiğini bildirmiştir. Davacı da, çekişmeli taşınmazın eklemeli olarak zilyetliğinde bulunduğu iddiasıyla adına tescil isteminde bulunduğuna göre davacı iddiası ve tanık beyanı birlikte değerlendirildiğinde, çekişmeli taşınmazın davacının babasından intikal ettiğinin kabulü gerekmektedir. Nüfus kayıt örneklerine göre mirasbırakan ...’ın davacı dışında başka mirasçıları da bulunduğu anlaşıldığı halde davacıya, taşınmazın babasından kendisine ne şekilde intikal ettiği hususu sorulup saptanmamış; başka bir ifade ile taşınmazın adına tescilini talep edebilmesi için aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı üzerinde durulmamıştır. Oysa, aktif dava ehliyetinin varlığı dava şartı olup bu husus Mahkemece re'sen gözetilmelidir. Hal böyle olunca; Mahkemece, çekişmeli taşınmazın babasından kendisine hangi yolla intikal ettiği hususu davacıya açıklattırılmalı, mirasbırakanın sağlığında bağış, satış vb. yollarla ya da mirasçılar arasında pay devri suretiyle taşınmazın davacıya geçmiş olduğunun kanıtlanması halinde davacının taşınmazda hangi tarihten beri, ne sıfatla ve ne şekilde zilyet olduğu yöntemince araştırılmalı ve bundan sonra toplanan tüm deliller ile birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın mirasbırakan babası ... tarafından davacıya bırakıldığı ve tarımsal faaliyetlerde kullanılan taşınmazı sadece davacının ekip biçtiği, eklemeli zilyetlikle davacı lehine mülkiyeti kazanım koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili; etrafı tamamen mera ile çevrili olan dava konusu taşınmazın sadece ortada kalan kısmının sınırlarının sabit ve tarımsal faaliyet yapılmış alan olduğunun kabul edilemeyeceğini, meranın zilyetlikle kazanılamayacağını, karara dayanak bilirkişi tespitinin aydınlatıcı olmadığı gibi bir çok çelişkilerle dolu ve gerçeklikten uzak olduğunu, taşınmazın değerinin yüksek hesaplandığını, davacının iddiasını somut delillerle kanıtlaması ve davacının aynı çalışma alanı içinde zilyetlikle iktisap ettiği taşınmazların araştırılması gerektiğini, vekalet ücretinin fazla olduğunu, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasının hatalı olduğunu belirtip kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddeleri; 9.05.1960 günlü 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.

3. Değerlendirme

Hakkari ili, Merkez ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu 133 ada 5 parsel sayılı taşınmazın kadimden beri köy halkı tarafından kullanıldığı ancak kime ait olduğu bilinemediği belirtilerek 1951,83 m2 yüz ölçümü ve bahçe niteliği ile davalı Hazine adına tespit edilip 12.12.2011 tarihinde hükmen tescil edildiği anlaşılmaktadır.

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve bozma kararının gerekçelerine göre davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Bilindiği üzere, bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka usulü kazanılmış hak denilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda (HMK) “usulü kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukukî alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Kazanılmış haklar hukuk devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2 nci maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.

Mahkemece bozmadan önce; davanın kabulüne, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ilişkin olarak verilen kararın davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edildiği, davacı tarafından temyiz yoluna başvurulmadığı, böylelikle yargılama giderleri bakımından davalı Hazine yararına usulü kazanılmış hak oluştuğu anlaşılmakla, bozmadan sonra bu husus göz ardı edilerek yargılama giderlerinin davalı Hazine'den alınmasına karar verilmesi doğru değildir.

Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile Mahkeme kararının; hüküm fıkrasının (3) ve (4) numaralı bentlerinde yer alan cümlelerin çıkartılarak yerlerine (3) numaralı bent olarak "Davacı tarafından yapılan 929,65 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına", (4) numaralı bent olarak "Davalı Hazine tarafından yapılan 110,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" cümlelerinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

02.05.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.