"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2179 E., 2022/1610 K.
HÜKÜM/KARAR: Kabul/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/876 E., 2021/840 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; dava konusu 6861 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 73/764 olan payının tamamını 11.11.1998 tarihinde plandaki amacına uygun olarak kullanılmak şartı ile davalı Belediyeye bağışladığını, Konyaaltı Belediyesi İmar İşleri Müdürlüğü tarafından Antalya 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğüne 28.10.1998 tarihinde gönderilen hibe yazısında da bağışlamanın şarta bağlandığının açıkça belirtildiğini, semtine hizmet ve destek amaçlı bağışı gerçekleştirdiğini, ancak aradan 21 sene gibi uzunca bir zaman geçmesine rağmen davalı tarafça bağış amacına hizmet eden hiçbir eylemde bulunulmadığını, imar kullanım amacına uygun bir inşaat yapılmadığını, taşınmazın öylece bırakıldığını, davalı Belediyenin hiçbir faaliyeti olmadığını, dava konusu taşınmazdaki başka paydaşların paylarıyla ilgili kamulaştırma davaları olduğunu öğrendiğini, imar amacına uygun bir eser yapılma olanağının da belirsiz bir geleceğe ertelendiğini, bağışlamadan rücu şartları oluştuğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili; davanın haksız ve dayanaksız olduğunu, hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, yüklemeli bağışlamanın söz konusu olmadığını, bağışlamadan rücu şartlarının oluşmadığını, hibe tarihinden bugüne kadar amacına aykırı bir kullanım olmadığını, taşınmazın üçüncü kişiye satılmadığını, imardaki amacı ile korunduğunu, imar planı değişikliği ile "rekreasyon alanı" olarak yeniden düzenlendiğini, dava konusu taşınmazın bir kısım paydaşlarının paylarını bağışladığını, ancak halen vatandaşlar adına kayıtlı paylar bulunduğundan davalı ... tarafından bir proje oluşturulamadığını, taşınmaz üzerinde yapılacak yapıya ilişkin mülkiyet sahiplerinin muvafakat vermesi gerektiğini, bütçe dahilinde tüm planların yerine getirilme sürecinde olduğunu, taşınmazın kamu yararına kullanılacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bağıştan rücu koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kayıtsız ve şartsız bağışta bulunulduğunu, dava konusu taşınmazın kamu yararı dışında kullanılmadığını, kamu yararına kullanılmak için belediye mülkiyetinde olduğunu, tanık bildirilerek davacının davasını ispatlaması gerekirken tanık deliline dayanılmadığını, eksik inceleme ile hatalı karar verildiğini, davacının süresinde dava açtığını ispatlaması gerektiğini, yeterli araştırma yapılmadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının imar planındaki amacına uygun olarak kullanmak şartı ile hibe ettiği taşınmazda aradan geçen uzun süreye rağmen imar planındaki amacı doğrultusunda kullanılmak üzere herhangi bir yapılaşmaya gidilmediği, davacının, bağış amacına uygun olarak kullanılmayacağını daha öncesinden öğrendiğine ilişkin davalı tarafça bir delil de sunulmadığından davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığına yönelik savunmanın ispatlanamadığı, davanın kabulü yönünde verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip kararın yerinde olmadığını, dava açmak için düzenlenen genel ve özel zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın süresinde açılmadığını, davacının taşınmazın durumunu bildiğini, hak düşürücü sürenin geçtiğini bildirerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, bağıştan rücu hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 285 inci, 291 inci ve 295 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının 6861 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 73/764 olan payının tamamını 11.11.1998 tarihinde plandaki amacına uygun olarak kullanılmak şartıyla davalı ... Belediyesine bağışladığı anlaşılmaktadır.
2. Bilindiği üzere, bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye yürüyen (makable şamil) ve hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan şartlı (koşullu) veya yüklemeli (mükellefiyetli) şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece TBK'nın 291 inci (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 241 inci) maddesi uyarınca yüklemenin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de TBK'nın 295 inci maddesinin 3 üncü fıkrasına (BK'nın 244 üncü maddesinin 3 üncü fıkrası) dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin ve kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir.
3. Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın plandaki (imar) amacına uygun olarak kullanılmak şartıyla davalı belediyeye bağışlandığı, bağışlamanın yapıldığı 11.11.1998 tarihi itibariyle 1/1000 ölçekli uygulama imar planında "çay bahçesi" olarak planlı olduğunun, yürürlükte bulunan dava konusu taşınmazı kapsayan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında ise "rekreasyon alanı" olarak planlı olduğunun bildirildiği, dava konusu taşınmaz üzerinde herhangi bir yapılaşma bulunmadığı belirlenmiş ise de bağışlanma amacına aykırı bir unsur bulunmadığı, taşınmazın mevcut durumda halen çay bahçesi olarak kullanılabileceği anlaşılmakla anılan yasal düzenlemeler uyarınca bağıştan rücu şartlarının oluştuğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
4. Hal böyle olunca; bağıştan rücu şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz eden davalıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.