"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vasisi, annesi ...’ndan hile ile alınan vekaletname kullanılarak davacıya ait 518 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 1/8 payın vekil eliyle davalı oğlu Yıldıray’a temlik edildiğini, davacının satış iradesi bulunmadığı gibi satış bedelinin de davacıya ödenmediğini, davacının işlem tarihinde ehliyetsiz olup, aynı zamanda temlikin muvazaalı olduğunu, yapılan işlemler ile davacı ...’nin mirasçılarının miras haklarının da çiğnendiğini ileri sürerek, davacı ... adına vesayeten, kendi adına ise asaleten tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tesciline, olmadığı takdirde bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, hata ve hile hukuksal nedenleri yönünden davanın zamanaşımına uğradığını, muris muvazaası hukuksal nedeni yönünden ise davacı ...’nin hayatta olması nedeniyle davanın dinlenebilme imkanının bulunmadığını, annesinin tüm tedavi giderlerini kendisinin üstelendiğini, davacı ...’nin taşınmazdaki payını hür iradesi ile bedeli karşılığında sattığını, aldığı bedelin bir kısmını tedavi giderlerine harcadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 16.02.2016 tarihli ve 2015/343 Esas, 2016/75 Karar sayılı kararıyla, temlikin 01.04.1998 tarihinde yapıldığı, tek kişilik doktor raporunda 22.10.2014 tarihinde davacı ...’nin akli melekelerinin yetersiz olduğunun belirtildiği,hiç kimsenin kendi muvazaasına dayanarak tapu iptali ve tescil davası açamayacağı,TBK’nın 39.maddesi gereğince irade bozukluğunun bulunması halinde ise iradesi fesada uğrayan kişinin aldatma ve hilenin ortadan kalktığı andan başlayarak 1 yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını karşı tarafa bildirmesi gerektiği, bildirmemesi halinde sözleşmeyi kabul etmiş sayılacağı, dava konusu taşınmaz payının iptalini gerektirecek bir durum bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın hukuka aykırı olduğunu, eldeki davada zamanaşımı sözkonusu olmayacağını, ortada haksız bir fiil bulunduğunu, davacılardan ...’nin uzun zamandır rahatsız olduğunu,davalının ise bu durumu bilerek haksız işlem yaptığını,bu durumun da yolsuz tescil olduğunu, davalının ediniminin yasaya uygun olmadığını, davacı ...’ye hiç bir satış bedeli ödenmediğini, hiç bir delil toplanmadan ve yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapu iptali ve tescil,olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 31. maddesine göre; “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.”
2. 6100 sayılı Kanun’un 119/1. fıkrasının (g) bendine göre; “Dayanılan hukuki sebepler”, dava dilekçesinde bulunması gereken unsur arasında sayılmıştır.
3. 6100 sayılı Kanun’un 140/3. fıkrasında ise; “Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 518 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 1/8 payı davacı ... adına kayıtlı iken, ...’nin bizzat intifa hakkını üzerinde bırakarak payını davalı oğlu Yıldıray’a 1.04.1998 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği, Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1594 Esas, 2015/84 Karar sayılı 28.01.2015 tarihli ilamıyla davacı ...’nun 4721 sayılı TMK.'nın 405/1. maddesi gereğince kısıtlanıp, ...’ın vasi tayin edildiği, vesayet makamından husumete izin kararı alındığı anlaşılmaktadır.
2. Somut olayda, dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesinin içeriğinden, dayanılan hukuki sebep ya da sebepler tereddüt yaratmayacak bir biçimde anlaşılamadığı gibi, Mahkemece 16/02/2016 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında da tarafların anlaşamadıkları hususların duruşma zaptına açıkça yazılmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda öncelikle çözümlenmesi gereken husus, eldeki davada hangi hukuki sebebe dayanıldığıdır. 6100 sayılı Kanun’un 119/1. fıkrasının (g) bendi ve aynı Kanun’un 140/3. maddesinde yer verilen düzenlemeler uyarınca, ön inceleme aşamasında taraflar arasındaki uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesinin yapılması ve tahkikatın bu saptama esas alınmak suretiyle yürütülmesi gerekmektedir.
Mahkemece her ne kadar ehliyetsizlik hukuki nedeni yönünden gerekçede, Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1594 Esas, 2015/84 Karar sayılı kararı ile davacı ...’nin kısıtlanmasına karar verildiği, anılan dosya içindeki tek kişilik doktor raporu ile ...’nin rapor tarihi olan 22.10.2014 tarihinde akli melekelerinin yetersiz olduğunun belirtildiği yönde değerlendirme yapılmış ise de, ehliyetsizlik iddiası yönünden de usulünce yapılan bir araştırma bulunmadığı gibi, bu konuda uzman olan Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinden rapor alınmadığı da anlaşılmaktadır.
3. Hâl böyle olunca, yargılamaya hakim olan ilkelerden biri olan hakimin davayı aydınlatma ödevinin düzenlendiği 6100 sayılı Kanun’un 31. maddesi gereğince, davacı tarafa dayandığı maddi vakıaların açıklattırılması ve hukuki sebebinin sorulması, tarafların tüm delillerinin toplanarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle, hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.