Logo

1. Hukuk Dairesi2023/10 E. 2024/1067 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ehliyetsiz mirasbırakan adına düzenlenen vekaletname ile satışı yapılan taşınmaz için açılan tapu iptali ve tescil davasında, tescil mümkün olmadığı takdirde bedel talep edilmesi üzerine, davalı alıcının ödediği bedelin mahsup edilip edilmeyeceği ve hükmedilecek vekalet ücretinin miktarı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Ehliyetsiz kişinin yaptığı satışın geçersiz olduğu ve davalının ödediği bedelin mahsup edilemeyeceği, ayrıca vekalet ücretinin karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre hesaplanması gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2739 E., 2022/1616 K.

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul Kısmen Ret/ Kısmen Kabul Kısmen Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/150 E., 2018/605 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali-tescil ve bedel davasında bozma üzerine verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda tescil talebinin husumet nedeniyle reddine, tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; mirasbırakan ...'ın 10.09.2009 tarihinde öldüğünü, davacının Adana 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.12.2016 tarih ve 2016/35 Esas, 2016/45 Karar sayılı kararı ile mirasbırakan ...'ın terekesine temsilci olarak atandığını, mirasbırakan adına tapuda kayıtlı olan ... mevkiinde bulunan 436 parsel sayılı taşınmazın 04.09.2009 tarihinde davalı ...'a geçersiz vekaletnameyle satılarak davalı adına tescil edildiğini, vekaletnamenin verildiği tarihte mirasbırakanın fiil ehliyetini haiz olmadığının Adli Tıp Kurumu raporu ile sabit olduğunu, temlik tarihinde de mirasbırakanın ehliyetsiz olduğunu, temsil yetkisinin kötüye kullanıldığını davalının çok iyi bildiğini ileri sürerek satış ve tescilin iptali ile taşınmazın mirasbırakan ... (terekesine) adına tesciline karar verilmesini, tescil mümkün değilse bedele karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının iddia edilenin aksine temsil yetkisinin kötüye kullanıldığını bilebilecek durumda olmadığını, dava konusu taşınmazın tasarruf edildiği ve bu tasarrufa dayanak vekaletnamenin verildiği tarihte ...'ın fiil ehliyetini haiz olduğunu, bu durumun alınan sağlık raporu ile sabit olduğunu, dava konusu taşınmazı değerinin altında bir bedele almadığını, husumetin satışı geçersiz vekaletname ile gerçekleştirdiği iddia edilen vekile yöneltilmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi 27.11.2018 tarih ve 2017/150 Esas, 2018/605 Karar sayılı kararıyla; tapu kayıtlarına göre 12156 ada 1 parsel (eski 436 parsel) sayılı taşınmaz malikinin tam hisse ile ... olduğu, taşınmazın dava tarihi olan 31.03.2017 tarihinden önce 03.11.2016 tarihinde davalı ... tarafından ...'ye satış yolu devredildiği, dava konusu taşınmazın davalı adına kayıtlı olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle kayıt maliki olmayan davalıya karşı yöneltilen tescil talebinin reddine, tescil talebi kabul edilmediğinden davacı tarafça ileri sürülen tazminat talebinin değerlendirilmesi gerektiği, davalı ...'ın dava konusu taşınmazı 04.09.2009 tarihinde ...'a vekaleten ...'den 330.000,00 TL bedelle satın aldığı, Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılamada (2010/35 Esas sayılı dava dosyası), Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 4. İhtisas Kurulu'nun 28.01.2013 tarihli raporuna göre ...'ın 07.10.2008 tarihinde hukuki ehliyetini haiz olmadığının belirlendiği, bu haliyle davalı tarafın iyiniyet iddiasının dinlenemeyeceği gerekçesiyle tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 27.05.2019 tarih ve 2019/489 Esas, 2019/607 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince davalının ödemiş olduğu bedelin mahsup edilmediği, bu hususun sebepsiz zenginleşme sonucunu doğuracağı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353/1-b-2 nci bendi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın bedel istemi yönünden kısmen kabülü ile kısmen reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin Bölge Adliye Mahkemesinin 27.05.2019 tarih ve 2019/489 Esas, 2019/607 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 10.06.2021 tarih ve 2020/347 Esas, 2021/3225 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakan ...’ın 10.09.2009 tarihinde ölümü ile geriye çocukları ...,...,... ve davacı ...’un mirasçı olarak kaldığı, mirasbırakanın Bodrum 2. Noterliği 07.10.2008 tarih 12033 yevmiye numaralı taşınmaz satışı ve bedel tahsili yetkisini de içeren vekaletnamesi ile oğlu ...’i vekil tayin ettiği, dava konusu 436 parsel (yeni 12156 ada 1 parsel) sayılı 4.721 m² yüzölçümlü tarla nitelikli taşınmazın vekil ... tarafından 04.09.2009 tarihinde davalıya 330.000TL bedelle temlik edildiği, onun da 03.11.2016 tarihinde dava dışı ...’ye devrettiğinin anlaşıldığı, Adli Tıp 4. İhtisas Kurulu’nun 28.01.2013 tarihli, mirasbırakanın vekaletname tarihinde fiil ehliyetini haiz olmadığına ilişkin raporu gözetilmek suretiyle davanın bedel yönünden kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine; davacının temyiz itirazlarına ilişkin olarak ise keşfen dava konusu taşınmazın değerinin dava tarihinde 590.167,50 TL olarak tespit edildiği, Bölge Adliye Mahkemesince taşınmazın davalıya satışına ilişkin senette gösterilen 330.000TL’nin bu değerden mahsup edildiği anlaşılmakla, ilk el durumunda bulunan davalıya yapılan satışın kayıt malikinin ehliyetsizliği nedeniyle geçersiz olduğu, hukuken değer izafe edilmesine olanak bulunmadığı halde bu belgede yazılan meblağın mahsup edilmesinin doğru olmadığı, bu hususun davalı ile vekil arasında görülmekte olan davada değerlendirilmesi gerektiği, hal böyle olunca, davacının tazminat isteğinin tamamının kabulüne karar verilmesi gerekirken akitteki bedelin mahsubu ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu, davacının değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Kanun'un 371 nci maddesinin birinci fırkasının (a) bendi uyarınca Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin 21.09.2021 tarihli ve 2021/1412 Esas, 2021/1158 Karar sayılı kararıyla; Adli Tıp 4. İhtisas Kurulu’nun 28.01.2013 tarihli mirasbırakanın vekaletname tarihinde fiil ehliyetini haiz olmadığına ilişkin raporu gözetilmek suretiyle keşfen dava konusu taşınmazın değerinin dava tarihinde 590.167,50 TL olduğunun tespit edildiği, ilk el durumunda bulunan davalıya yapılan satışın kayıt malikinin ehliyetsizliği nedeniyle geçersiz olduğu, hukuken değer izafe edilmesine olanak bulunmadığı, resmi satış senedinde yazılan meblağın mahsup edilmesinin doğru olmadığı, bu hususun davalı ile vekil arasında görülmekte olan davada değerlendirilmesi gerektiği, bedel yönünden davacının tazminat isteğinin tamamının kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 21.09.2021 tarih ve 2021/1412 Esas, 2021/1158 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 21.06.2022 tarihli ve 2022/2217 Esas, 2022/5030 Karar sayılı kararıyla; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 6100 sayılı Kanun'un 373/3 üncü maddesi uyarınca bozma ilamına uyulduğu, buna göre bundan sonra yapılacak işin bozmaya ve 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesine uygun yeni bir karar vermekten ibaret olduğu, Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27/11/2018 tarihli, 2017/150 E. 2018/605 K. sayılı kararının Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 27/15/2019 tarihli, 2019/489 E. 2019/607 K. sayılı kararıyla kaldırıldığı gözetilmeksizin yazılı olduğu üzere istinaf başvurusunun reddi şeklinde hüküm oluşturulmasının usul hukukuna açıkça aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesine uygun biçimde yeni bir karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

D. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesi'nin 31.10.2022 tarihli ve 2022/2739 Esas, 2022/2016 Karar sayılı kararıyla; davacının kayıt maliki olmayan davalıya karşı yöneltmiş olduğu tescil talebinin husumet nedeniyle reddine, tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin 31.10.2022 tarihli ve 2022/2739 Esas, 2022/2016 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) uyarınca, kabul edilen 590.167,50 TL’lik miktar üzerinden nispi avukatlık ücreti hesaplandığında davacı lehine hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin 82.918,425 TL olması gerektiğini ileri sürerek kararın düzelterek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davalının temsil yetkisinin kötüye kullanıldığını bilebilecek durumda olmadığını, dava konusu taşınmazı değerinin üstünde bir bedel ile satın aldığını, dava konusu taşınmazın tasarruf edildiği ve bu tasarrufa dayanak vekaletnamenin verildiği tarihte ...'ın fiil ehliyetini haiz olduğunu, bu durumun alınan sağlık raporu ile sabit olduğunu, davalının bu belgeye ve noterde düzenlenmiş vekaletnameye riayet ettiğini ve satış bedelini ödeyerek taşınmazı satın aldığını, satışın yok hükmünde olduğu kabul edilse dahi müvekkilinin o dönemde yapmış olduğu ödemenin taşınmazın rayiç bedelin üzerinde olduğunu, bu sebeple de zarara uğratma kastının bulunmadığının ortada olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin, davalının ödemiş olduğu satış bedelini görmezden gelerek davacı lehine taşınmazın dava tarihindeki değerinin ödenmesine karar vermesinin hukuken izahı bulunmadığını, bu durumda davalının o dönem hukuka uygun olarak aldığını düşündüğü bir taşınmaz için mükerrer ödeme yapmak zorunda bırakıldığını, bu durumun açıkça hukuka aykırı olduğunu ve davacının sebepsiz zenginleşmesine neden olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı TMK'nın 9,10,13 ve 15 inci; 6100 sayılı HMK7nın 297 nci maddeleri,

3. Değerlendirme

1. Bölge Adliye Mahkemesinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, hükmüne uyulan bozma kararına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

3. Davacının temyiz itirazlarına gelince;

Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre karar tarihi esas alınmak suretiyle vekalet ücretine hükmedilir. Bu nedenle davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin denetime tabi son kararın verildiği tarihteki AAÜT'ye göre belirleneceği kuşkusuzdur. Bu itibarla, davacı lehine kabul edilen 590.167,50 TL üzerinden 82.918,425 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 37.556,70 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir. Ne var ki, değinilen bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile; Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5 inci bendinde yer alan "37.556,70 TL" ibaresinin çıkarılarak yerine "82.918,425 TL" ibaresi yazılmak suretiyle hükmün 6100 sayılı Kanunun 370/2 nci maddesi gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.