"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın bedel isteği yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakanı ...’a ait 3158 ada 10 parsel sayılı taşınmazın mirasçılarına intikal ettiğini, mirasbırakan babası ...’a ait olan ancak davalı kardeşi ...’in işlettiği oto sanayi sitesinde bir işletmenin olduğunu, davalı kardeşi ...’in yanına gelerek bu işletmenin vergi ve devir işlemleri olduğunu, bu nedenle kendisine vekalet vermesi gerektiğini söylemesi üzerine davalı kardeşi ...’i Safranbolu Noterliğinin 18.03.2003 tarihli vekaletnamesi ile vekil tayin ettiğini, anılan vekaletname kullanılmak suretiyle davalı kardeşi ...’in dava konusu taşınmazdaki 53/704 payını diğer davalı kardeşi ...’e devrettiğini, karşılığında bedel ödenmediğini, hile ile alınan vekaletname uyarınca devrin yapıldığını, daha sonra dava konusu taşınmazın yanındaki parseller ile tevhit işlemine tabi tutularak 3158 ada 21 parsel sayılı taşınmazın oluştuğunu, tarafların el ve iş birliği içerisinde hareket ettiklerini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazdaki payının iptali ile adına tesciline, aksi halde bedele karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, devrin bedeli karşılığında yapıldığını, davacıya dava konusu taşınmazdaki payının devri karşılığında 250.000.000 ETL bedel ödendiğini, aynı yerde diğer kardeşlerinin de paylarını satın aldıklarını, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölge kentsel dönüşüm kapsamına alınması ile birlikte değer kazandığı için davacının eldeki davayı açtığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul Anadolu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.03.2021 tarihli ve 2017/535E., 2021/139 K. sayılı kararıyla; davalı vekil ... tarafından dava konusu taşınmazdaki davacıya ait payın diğer davalı kardeşi ...’e devredildiği, davacıya bu temlik karşılığında ödeme yapılmadığı, vekilin vekalet görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle tapu iptali-tescil isteğinin reddine, davalı ... yönünden bedel isteğinin kabulü ile 122.794,91 TL’nin davacıya ödenmesine, diğer davalı ...’in ise kötü niyetli olduğunun davacı tarafça ispat edilmediği gerekçesiyle bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; vekaletnamenin ...’ye taşınmazdaki payının devri için verilmediğini, vekaletnamenin davalı ...’in davacının yanına gelerek mirasbırakan babası ...’ın adına olan ancak davalı kardeşi ... tarafından işletilen Pendik de bulunan işletme ile ilgili vergi ve belediyedeki işlemlerini takip etmek için alındığını, dava konusu taşınmazdaki payın davalıya devri sonrasında davalı ...'in kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca bir adet bağımsız bölümü yükleniciden aldığını, her iki davalının el ve iş birliği içerisinde hareket ederek davacıya ait payı bedelsiz olarak devir işlemine konu ettiklerini, yargılama aşamasında dinlenen tanıkların da beyanlarında iddiaları doğruladıklarını, bu nedenle vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle, tapu iptali ve tescile karar verilmesi gerekirken bedele hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu ileri sürerek, kararının kaldırılmasına ve davanın tapu iptali ve tescil isteği yönünden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 26.04.2022 tarihli ve 2021/1707 E., 2022/757 K. sayılı kararıyla; tarafların kardeş oldukları, davacının dava konusu taşınmazda pay sahibi olduğu, tanık anlatımlarına göre kardeşlerin bir araya gelerek anlaştıkları, kız çocuklarının erkek kardeşlerine taşınmazları sattığı, işlem yapılması için davacı tarafından davalı ...'e vekaletname verildiği, bu vekaletname uyarınca davalı ...'in diğer davalı ...'e anlaşma gereğince davacının payını devrettiği, vekaletnamenin verilmesi esnasında davalıların davacının yanında olmadığı, hak sahibi olan anneleri ve diğer kız kardeşinin de anlaşmayı doğruladığı, davacının satış iradesinin olduğu, bu amaçla vekaletname verdiği, işlemin irade doğrultusunda yapıldığı, ancak bedelin ödendiğinin davalı tarafça her türlü kuşkudan uzak olarak kanıtlanmadığı, tapu kayıtlarında pay değişikliği olduğu, kat mülkiyeti kurulduğu, böylece iradeye uygun olarak satış yapılmasına karşın bedelin ödenmediği, Mahkemenin davalı ...'in kötü niyetinin kanıtlanmadığı şeklindeki gerekçesinin yerinde olmadığı, kardeş olarak durumu bilebilecek durumda olduğu, ancak vekaletnamenin kötüye kullanılmadığı, bu nedenle tapu iptali ve tescilin yasal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bilindiği üzere, ... Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu ... unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. ... Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan ... sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına;
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.