Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1233 E. 2024/2762 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazın, davacılar tarafından miras yoluyla intikal ettiğini iddia ettikleri tapu kaydı ve zilyetliklerine dayanarak iptali ve kendilerine tescili istemiyle açılan davada, mahkemenin zilyetlikle kazanım koşullarını kabul ederek davayı kabul etmesi üzerine Hazine tarafından yapılan temyiz başvurusunun incelenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, davacıların dayandığı tapu kaydının tüm tedavüllerinin incelenmemesi, komşu parsellerin durumunun araştırılmaması, zilyetliğin başlangıç tarihi ve koşullarının tam olarak tespit edilmemesi ve Hazine lehine oluşan usuli kazanılmış hakka aykırı olarak hüküm kurulması gibi eksik inceleme ve usuli hatalar nedeniyle, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/496 E., 2022/1113 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Pamukova Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/77 E., 2021/17 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacılar ... ve ... müşterek dava dilekçelerinde; kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu 157 ada 145 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, mirasbırakanları ... adına kayıtlı 13 sıra numaralı tapu kaydının dava konusu taşınmazın nizalı bölümünü kapsadığını, Emine terekesinin taksimiyle taşınmazın kendilerine isabet ettiğini, sabit sınırlar içerisinde önce mirasbırakanları daha sonra ise kendileri tarafından zilyet edilen taşınmazın 13 sıra numaralı tapu kaydının kapsamında kalan bölümünün tapu kaydının iptali ile müştereken adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

2. ...’nun davacılar dışındaki mirasçıları olan ..., ..., ..., ... ve ... 27.04.2017 tarihli duruşmada; bu yerleri kendi aralarında paylaştıklarını ve dava konusu taşınmazı da davacılara verdiklerini, taşınmazda artık haklarının bulunmadığını, Hazine adına yapılan tespitin hatalı olduğunu belirtmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı Hazine temsilcisi cevap dilekçesinde; Mahkemece yapılacak araştırma ve inceleme sonunda taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunun anlaşılması halinde davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ

Mahkemenin 04.10.2018 tarihli, 2016/339 Esas, 2018/415 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile bilirkişi raporlarından, dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi raporunda (D1) ve (E1) harfleri ile gösterilen bölümlerinin davacılar tarafından imar-ihya edildiği, bu bölümlerde davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, dava konusu 157 ada 145 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile fen bilirkişi ... tarafından hazırlanan 10.07.2018 havale tarihli raporuna ekli krokide (D1) harfi ile gösterilen 413,34 metrekarelik bölümünün davacı ... adına, aynı rapora ekli krokide (E1) harfi ile gösterilen 1.831,16 metrekarelik bölümünün ise diğer davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 26.02.2020 tarihli, 2020/67 Esas, 2020/291 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafça tapu kaydına da dayanıldığı halde kaydın, tüm tedavüllerini gösterir şekilde Tapu Müdürlüğünden getirtilmediği, keşifte uygulanmadığı, kadastro çalışması sırasında uygulanıp uygulanmadığının araştırılmadığı, belgesiz araştırması yapılmadığı, komşu parsel tutanaklarının getirtilmediği, imar - ihya yönünden yapılan araştırmanın da yetersiz olduğu, aynı taşınmaza ilişkin Mahkemenin 2016/5 Esasında açılmış dava olduğu halde dosyanın onaylı bir suretinin dosya arasına alınarak değerlendirilmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın açıklanan hususlarda inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi için İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Mahkemenin 14.01.2021 tarihli, 2020/77 Esas, 2021/17 Karar sayılı kararıyla; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı uyarınca yapılan araştırma ve inceleme sonunda, dava konusu taşınmazın nizalı bölümlerinde davacı taraf lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13 üncü maddesinde öngörülen koşulların oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu 157 ada 145 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile fen bilirkişi Doğan Kurban ve harita mühendisi Mehmet Sak tarafından hazırlanan 20.11.2020 tarihli raporuna ekli kroki-1'de (145/D) ve (145/E) harfleri ile gösterilen toplam 6.459,18 metrekarelik bölümünün davacılar adına müştereken tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın nizalı bölümlerinde davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 01.12.2022 tarihli, 2021/496 Esas, 2022/1113 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince toplanan deliller, mahallinde yapılan keşif, tanık anlatımları ve bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli ve denetlenmesinin mümkün olduğuna, raporlar doğrultusunda taşınmazın halihazırda zilyedi olan ... mirasçıları olan davacılar lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13 üncü maddesinde öngörülen kazanım koşullarının gerçekleştiğinin anlaşılmasına göre İlk Derece Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun, HMK'nın 353/1-b-1 maddesince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtip istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrarla kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

a) 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13, 14, 17 ve 20 nci maddeleri

b) Hukuk Genel Kurulunun 14.06.2023 tarihli, 2021/11-918 Esas, 2023/630 Karar

3. Değerlendirme

1. Kadastro sonucunda Sakarya ili, Pamukova ilçesi, Çilekli köyü çalışma alanında bulunan 157 ada 145 parsel sayılı 29.936,82 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup kimsenin mülkiyet iddiasında bulunmadığından bahisle Hazine adına çalılık vasfıyla tespit ve tescil edilmiştir.

2. Mahkemece dava konusu taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (145/D) ve (145/E) harfleri ile gösterilen bölümleri üzerinde davacı taraf lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13 üncü maddesinde öngörülen kazanım koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Davacılar ... ve ..., mirasbırakanları ... adına kayıtlı 23.09.1970 tarih, 13 sıra numaralı tapu kaydına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak eldeki davayı açmışlardır. Dosya arasında bulunan kayıt incelendiğinde; kaydın 12.02.1960 tarih, 17 sıra numaralı kayıttan geldiği ancak bu kaydın dosya arasına alınmadığı, revizyon durumunun da sorulmadığı anlaşılmıştır.

Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, davacı tarafın dayandığı 23.09.1970 tarih, 13 sıra numaralı tapu kaydının geldisi olan 12.02.1960 tarih, 17 sıra numaralı tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleri ve varsa haritası mahalli Tapu Müdürlüğünden (eski yazılı tapu kaydı varsa Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığından) ayrı ayrı sorulup getirtilmeli, tapu kaydının revizyon görüp görmediği araştırılarak revizyon görmüş ise revizyon gördüğü taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarının onaylı örnekleri, taşınmazların kadastro tespiti kesinleşmiş ise tapu kayıtları getirtilmeli, yine dava konusu taşınmazın batı sınırında bulunan yoldan sonra gelen 164 ada 59, 60, 62, 71, 73, 74 ve 75 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarının onaylı örnekleri varsa dayanağı kayıtlarla (tapu kaydı, vergi kaydı gibi) birlikte getirtilip dosya arasına alınmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, taşınmazın bulunduğu köyde ve komşu köylerde ikamet edip davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, ziraat mühendisi bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve teknik bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır.

Yapılacak bu keşifte öncelikle, yerel bilirkişiler ve teknik bilirkişi eliyle davacı tarafın dayandığı tapu kaydı varsa krokisi/haritası zemine uygulanarak kaydın kapsamı 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/A maddesi uyarınca haritasına göre belirlenmeli; tapu kaydının krokisinin/haritasının bulunmaması veya uygulanamaması durumunda, tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte okunup sınırlarının bilirkişilerce zeminde tek tek gösterilmesi istenilmeli; bilirkişilerin gösteremediği sınırlar için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı; komşu taşınmazların varsa dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmazın yönünü ne okuduğu saptanmalı; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenerek tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığı kesin olarak belirlenmelidir. Taşınmazın kısmen ya da tamamen tapu kaydının kapsamı dışında kalması halinde davacı tarafça zilyetliğe de dayanılmış olması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmazın nizalı bölümlerinin öncesinin kime ait olduğu, kimden intikal ettiği, kim tarafından, ne sıfatla ve ne şekilde kullanıldığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; teknik bilirkişiden, yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği sınırları ve davacı tarafın dayandığı tapu kaydının kapsadığı alanı gösterir, keşfi ve uygulamayı denetlemeye elverişli ayrıntılı rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye dosya arasında bulunan hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak dava konusu taşınmazın nizalı bölümlerinin sınırlarını, niteliğini ve kullanım durumunu belirtir şekilde rapor alınmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmazın nizalı bölümlerinin (taşınmazın kalan kısımlarıyla karşılaştırmalı şekilde) toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve kullanım durumunu belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş somut verilere dayalı ayrıntılı rapor alınmalı; bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik araştırma ve incelemeyle hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararından önce İlk Derece Mahkemesince, dava konusu 157 ada 145 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan 10.07.2018 havale tarihli teknik bilirkişi raporuna ekli krokide (D1) harfi ile gösterilen 413,34 metrekare ve (E1) harfi ile gösterilen 1.831,16 metrekarelik bölümleri yönüyle davanın kabulüne karar verildiği, bu karar yalnızca davalı Hazine vekili tarafından istinaf edildiği halde Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararından sonra İlk Derece Mahkemesince, davalı Hazine lehine doğmuş bulunan usuli kazanılmış hakka aykırı olacak şekilde dava konusu taşınmazın hükme esas alınan 20.11.2020 tarihli raporuna ekli kroki-1'de (145/D) ve (145/E) harfleri ile gösterilen toplam 6.459,18 metrekarelik bölümü yönüyle davanın kabulüne karar verilmiş olması da isabetsiz olup kararın açıklanan sebeplerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.