"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil - elatmanın önlenmesi-yıkım davasından dolayı ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 16.04.2009 tarihli ve 2005/307 Esas, 2009/383 Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 24.01.2011 tarihli ve 2011/164 Esas, 2011/648 Karar sayılı kararının düzeltilmesi süresi içerisinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili, davalılar adına kayıtlı 708 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek, bu kısmın tapu kaydının iptali, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
II. CEVAP
Davalı taraf davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.04.2009 tarihli ve 2005/307 E., 2009/383 K. sayılı kararıyla; 5841 sayılı Yasa'nın 2. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 12. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
B.Onama Kararı
Karar,Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 24.01.2011 tarihli ve 2011/164 Esas, 2011/648 Karar sayılı kararıyla onanmıştır.
V. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar:
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin onama kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulmuştur.
B. Karar Düzeltme Nedenleri
Davacı vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nda 5841 sayılı Yasa ile yapılan değişikliğin Anayasaya aykırılık teşkil ettiğine dair açılan iptal davası ve itiraz başvuruları sonucunda; hak düşürücü süreye ilişkin 12. maddeye eklenen cümlenin Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarihli ve 2009/31 E., 2011/77 K. sayılı kararı ile iptaline karar verildiğini, usuli kazanılmış hak ilkesinin bir istisnasının da yargılama devam ederken kanun hükmünün değiştirilmesi olup; Anayasa Mahkemesinin iptal kararı karşısında Mahkemenin ... bu kararının yasa ve mevzuata açıkça aykırı hale geldiğini belirterek, onama kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca açılan tapu iptal ve terkin, el atmanın önlenmesi ve yıkım istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
T.C. Anayasası'nın ''Kıyılardan Yararlanma'' başlıklı 43. maddesinde; ''Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir.''
3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5. maddesinde; ''Kıyılar ile ilgili genel esaslar aşağıda belirtilmiştir: Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır, Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Kıyı kenar çizgisinin tespit edilmediği bölgelerde talep vukuunda, talep tarihini takip eden üç ay içinde kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Sahil şeritlerinde yapılacak yapılar kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabilir. Yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanlar, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebilir. Sahil şeritlerinin derinliği, 4. maddede belirtilen mesafeden az olmamak üzere, sahil şeridindeki ve sahil şeridi gerisindeki kullanımlar ve doğal eşikler de dikkate alınarak belirlenir. Taşıt yolları, sahil şeridinin kara yönünde ... yaklaşma sınırı gerisinde kalan alanda düzenlenebilir. Sahil şeridinde yapılacak yapıların kullanım amacına bağlı olarak yapım koşulları yönetmelikte belirlenir.'' hükmüne yer verilmiştir.
3. Değerlendirme
Hemen belirtmek gerekir ki; işin esası bakımından 5841 sayılı Yasa'nın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan Yasa'nın ilgili hükmü Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarihli ve 2009/31 E., 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve karar 23.7.2011 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasa'nın 153. maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.03.1969 tarihli ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptalin kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemeyeceği, ancak henüz devam eden uyuşmazlıkların iptal kapsamında bulunacağı açıktır.
Bu durumda, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin olarak verilen kararın Anayasa Mahkemesi'nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira, kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer.
Hal böyle olunca; işin esasının 28.11.1997 tarihli, 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı Hazine vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 24.01.2011 tarihli, 2011/164 Esas, 2011/648 Karar sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.04.2009 tarihli ve 2005/307 E., 2009/383 K. sayılı kararının BOZULMASINA,
05.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.