Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1422 E. 2024/1883 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasçılar arasında yapılan taşınmaz satışının inançlı işlem olup olmadığına ve davacıların tapu iptali ve tescil taleplerinin haklılığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların miras paylarını devralırken davalının bankaya olan borcu bittiğinde payları iade edeceğine dair yapılan inançlı işlemin, taraf tanık beyanları, tarihsiz teminat senetleri ve davacıların banka dekontunda imzası bulunmasına rağmen ödeme almadıklarına dair banka yazısı gibi delillerle ispatlandığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/490 E., 2022/2313 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/51 E., 2021/478 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali - tescil ve bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; mirasbırakan annelerinden kalan 169 parsel sayılı taşınmazdaki payını mirasçılardan ...'un satmak istediğini, bu payı kardeşleri olan davanın taraflarının satın almak istediğini, ancak kendilerinin nakit para verebilecek durumda olmadıkları için mirasçılardan ...'un diğer mirasçılara yaptığı teklifte ...'un hissesini satın almak için nakit para olmadığından kredi çekmeleri gerektiğini, kredi çekebilmek için işlerin daha seri ve kolay olması amacıyla tarla üzerinde tek pay sahibi olması gerektiğini, bunun için de göstermelik olarak diğer hisselerin de kendisine devredilmesi gerektiğini söyleyerek diğer mirasçıların tarla payını da kendi üzerine geçirdiğini, iyi niyetli davacıların ise nasıl olsa borç bittiğinde kendilerine düşen payın tapuda davalı tarafından iade edileceği inancı ile aynı zamanda davalının kardeşleri olması sebebiyle kendisine güvenerek bu işe girdiklerini, davalının ...'ya köydeki evi kullandığı için buna mahsuben 20.000,00 TL, ...'a da 30.000,00 TL tutarında 2 adet senedi teminat amaçlı olarak verdiğini, bedelini de ödemediğini, davacıların 2017 yılının Aralık ayında kardeşleri ...'yı ziyarete gittiklerinde ve aynı evin bahçesinde oturan davalı kardeşlerine kredi borcunın bitmesi halinde miras paylarını tapuda kendi üzerlerine iadesini istediklerinde davalının "siz de bana satmasaydınız benim size verecek ne tarlam ne de bir borcum var" sözü üzerine kandırıldıklarını anladıklarını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile 1/3'er payının adlarına tesciline, olmadığı takdirde bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı; elbirliğiyle mülkiyette ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığının mevcut olduğunu, davayı kabul etmediğini, davacı tarafın herhangi bir yazılı ve resmi şekilde yapılmış inançlı işleme dair sözleşme göstermeyerek soyut bir şekilde inançlı işleme dayandığını, 1947 tarihli İBK'na göre taraflar kardeş olsa bile tanıkla ispatın mümkün olmamasına rağmen tek delil olarak tanık delilinin gösterildiğini, dava konusu taşınmazı kardeşleri ile aralarında yaptıkları anlaşma gereğince bankadan kredi çekerek ve iyiniyetli olarak satın aldığını, daha sonra kendisi adına tarla için elektrik sulama projesi yaptırarak tarlaya elektrik ve su aboneliği ihdas ettirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.02.2019 tarihli ve 2018/14 Esas, 2019/24 Karar sayılı kararıyla; davanın inançlı işleme dayalı tapu iptal ve tescil davası olduğu, içtihadı birleştirme kararı ve Yargıtay uygulamaları gereği inançlı işlemin yazılı belge ile ispatlanması gerektiği, davacı tarafça bu hususta herhangi yazılı bir belgenin dosyaya sunulmadığı, davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, söz konusu kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; " ...Somut olayda, davalının davacılara kredi borcu bittiğinde taşınmaz paylarını iade edeceğini beyan ederek davacıların paylarını da kendi üzerine aldığı iddiasıyla tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde bedel talep edildiği anlaşılmaktadır.İlk derece mahkemesince davacı tarafın yazılı delil sunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Buna karşılık davalı tarafından davacılara verildiği iddia edilen senet (bono) örneklerinin dosya içerisinde bulunmadığı görülmektedir. Senet(bono) örneklerinin taşınmaz hisse devir tarihleri dikkate alınarak güvence olarak verilip verilmediği yönünde yazılı delil - yazılı delil başlangıcı olup olmadığının değerlendirilmesi, banka kredi sözleşmelerinin de değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmamıştır" gerekçesi ile davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, kaldırma kararı uyarınca yapılan yargılama neticesinde İlk Derece Mahkemesince; Somut olayda, davacıların yapılan inanç sözleşmesinin teminatı olarak tarihsiz, 20.000,00 TL ve 30.000,00 TL bedelli iki adet bononun verildiğini iddia ettikleri, davalının ise bu senetleri inkar etmediği, hisse bedeli banka tarafından ödendikten sonra davacılardan geri almak üzere senetleri verdiğini, banka tarafından davacılara hisse bedellerinin ödendiğini beyan ettiği, delil olarak da Ziraat Bankasından 29.12.2010 tarihli para çekme dekontunu ve altındaki davacılara ait imzaları gösterdiği, davalı taraf her ne kadar hisse bedellerini davacılara ödediğini, aralarında inanç sözleşmesi değil gerçek bir satış yapıldığını iddia etmiş ise de Ziraat Bankasından gelen cevapta davacılara yapılan bir ödeme ve havale bulunmadığının bildirildiği, duruşmada dinlenen davalı tanıkları dahi hisse satışı nedeniyle davalının davacıya ödeme yaptığını bilmediklerini beyan ettikleri nazara alınarak taraf tanık beyanları, tarihsiz teminat senetleri, Ziraat Bankasından gelen davacılara ödeme yapılmadığına dair yazı cevabı, davalının isticvap beyanında dekont üzerinde imzaları bulunmasına rağmen davacılara nakden para vermediğine ilişkin beyanı, banka tarafından ödeme yapıldığına ilişkin iddiasının bankadan gelen yazı cevabı ile aksi yönde ispat edildiği, bu haliyle davacıların iddiasının delil başlangıcı mahiyetindeki teminat senetleri, taraf tanık beyanları ve diğer delillerle ispat edilmiş olduğu, davalının bankaya olan borcunun ödendiği hususunda taraflar arasında bir anlaşmazlık bulunmadığı, tarafların inanç sözleşmesinde davalının bankaya olan borcu ödenene kadar taşınmazın tamamının davalı tarafından kullanılacağı, borç bittikten sonra ise davacılara hisselerinin devredileceği konusunda anlaşıldığı dikkate alınarak dava tarihi itibariyle borcun bittiği, bu sebeple davacıların hisse devirlerini istemekte haklı oldukları kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının usule ve hukuka aykırı olduğunu, önceki davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın İstinaf Mahkemesince kaldırıldığını, ancak istinaf Mahkemesi değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, istinaf ilamında belirtilen bonoların dosyada bulunduğunu, İstinaf Mahkemesince yazılı delil başlangıcı olmadığının tespit edildiğini, bozmadan sonra da senetlerin usulüne uygun sunulmadığını, iddianın ispat edilemediğini, yazılı bir belge ibraz edilemediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 26.10.2022 tarihli ve 2022/490 Esas, 2022/2313 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; aşamalarda ve istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı.

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 26 ncı 27 nci ve 97 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan 1928 doğumlu ...'un 31.05.2009 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı kızları ... ve ... ile davalı oğlu ...'nın ve dava dışı kızı ...'ın kaldıkları, çekişme konusu 169 parsel sayılı 22.900 metre kare yüz ölçümlü, tarla vasıflı taşınmazın tamamı mirasbırakan ... adına kayıtlı iken 02.02.2010 tarihli intikal işlemi ile mirasçı çocuklarına intikal ettiği, davacılar ile dava dışı mirasçı ...'ın adlarına kayıtlı 1/4'er paylarının 20.12.2010 tarihli satış işlemi ile davalı ...'ya temlik edildiği anlaşılmaktadır.

2.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 13.238,54‬ TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,07.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.