"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 07.01.2016 tarih ve 2013/46 Esas, 2016/25 Karar sayılı davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın bozulmasına dair Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 16.06.2022 tarihli ve 2022/3749 Esas, 2022/4905 Karar sayılı kararının düzeltilmesi süresi içerisinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili dava dilekçesinde; hudutlarını dava dilekçesinde belirttiği 7 dönümlük araziyi davacının 1980 yılında taşlardan ayıklayıp tarıma açarak imar ihyaya dayanan kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği çevresinde iktisap ettiğini, hazine adına yapılmış bir tapulama var ise iptaline ve davacı adına tapuya tespit ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Yargılama sırasında 2011 yılında Hazine adına ihdasen oluşan 293 parsel sayılı taşınmazın 2012 tarihli toplulaştırma sonucu oluşan ve Hazine adına oluşan 121 ada 1 ile davalılar murisi ...adına oluşan 121 ada 2 parsel sayılı taşınmazlara ait tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.01.2016 tarihli ve 2013/46 Esas, 2016/25 Karar sayılı kararıyla; Dava konusu taşınmaz üzerinde mahalli ve teknik bilirkişiler ile birlikte keşif yapıldığı, davacı tanıklarının beyanlarında davacının zamanında taşlık ve kıraç halde bulunan dava konusu araziyi emek ve mesai harcamak suretiyle taşlardan arındırdığını, tarıma hazır hale getirmek için çok çaba sarf ettiğini, nitekim toplanılan taşların briketçilere satıldığını beyan ettikleri, tanık beyanlarından anlaşıldığı gibi davacının dava konusu yeri taşlardan 1980 yılında temizlemeye başladığı, bu işin bir yıl kadar sürdüğü ve nitekim 1980 yılında da tarım yapmaya başladığının sabit olduğu, davacının dava konusu yerde kuru tarım faaliyetini ara vermeden sürdürdüğünün anlaşıldığı, fen bilirkişisi tarafında düzenlenen raporda, davacının dava ettiği arazinin bir bölümünün ...adına tapuda tescilli olduğunun görüldüğü, her ne kadar bu tescil işlemi idari yoldan toplulaştırma işlemi sonucunda oluşmuş ise de, bir kısım davacı tanıkları ve mahalli bilirkişi beyanlarından dava konusu taşınmazın bitişiğinin Abdulhamit Çiçek'e ve çocuklarına ait olduğu beyan edildiği, kaldı ki jeodezi mühendisi tarafından düzenlenen rapor içeriğinden de (B) harfi ile gösterilen kısmın güneyindeki tarla ile uyumlu olduğu, (A) harfi ile gösterilen kısmın da işlenen yerlerden olmadığının anlaşıldığı, şu halde her ne kadar incelenen hava fotoğrafı 1984 yılı çekimli olsa da, incelemeye esas daha sonraki tarihleri gösteren hava fotoğrafı bulunamadığı, bu durumda diğer bilirkişi raporları, tanık ve mahalli bilirkişi raporlarına itibar edilerek hüküm oluşturulduğu, dava konusu edilen yerlerden (A) harfi ile gösterilen bölümde tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarına ve davacının zilyetliğini devam ettirmesi gereken tarihin 20 yıldan fazla sürdürmesinin kanunen şart olmaması nedenine itibar edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, ... ili ... ilçesi ... köyünde kain, tescil dışı iken yapılan ihdas işlemi ile 121 ada 1 parsel olarak Hazine adına ve 121 ada 2 nolu parsel numarası ile de dava dışı ...adına tescil edilen dava konusu yerlerden fen bilirkişi Abdullah Aytimur tarafından düzenlenen 02/10/2013 tarihli bilirkişi raporu ve ekindeki krokide kırmızı renkli kalemle boyalı (A) harfi ile gösterilen ve 121 ada 2 nolu parselde bulunan 3.065,98 m2 yerin Hazine adına olan kaydının iptali ile bu yerin davacı adına tapuya tesciline, fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, bir kısım davalılar vekili ile davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
B.Bozma Kararı
Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 16.06.2022 tarihli 2022/3749 Esas 2022/4905 Karar sayılı kararı ile "Mahkeme kararları, gerekçesi ve hüküm fıkrası ile bir bütün olup gerekçe ile hüküm sonucu arasında açık bir çelişkinin bulunmaması asıldır. Gerekçede gösterilen nedenlerle hüküm kısmının birbirine uymamasının çelişki yaratacağı ve kararların farklı ve çelişkili olmasının mahkemelere olan güven ilkesini zedeleyeceği kuşkusuzdur. Somut olayda Mahkemece fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmın işlenen yerlerden olmadığı kabul edildiği halde, bu bölüm yönünden davacının davasının kabulüne, Hazine adına olan tapu kaydının iptaline karar verilmiştir. Bunun yanında dosya kapsamından tapu kaydının iptaline karar verilen 121 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki Hazine olmadığı gibi, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümün 121 ada 1 parsel sayılı taşınmaz sınırları içinde kaldığı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, gerekçeli karar ile hüküm arasındaki aykırılık diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi sayılacağından yeniden karar oluşturmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir." gerekçeleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
V.KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar:
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulmuştur.
B. Karar Düzeltme Nedenleri:
Davacı vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; gerekçeli karar ile kısa karar arasında çelişki olmadığını, davanın tümden kabulü yönünde kararın bozulması gerekirken davalı tarafın temyiz itirazlarının kabul edilerek kararın bozulmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yörede yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan, ardından dava tarihinden önce tapuya kayıt ve tescil edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili isteğinden ibarettir.
2.İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun;
297/2 Maddesi şöyledir;
"Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir."
3.Değerlendirme
1. ... ili ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan taşınmaz bölümü yörede yapılan kadastro çalışmaları sırasında 766 sayılı Yasa'nın 2.maddesi gereğince tescil harici bırakıldıktan sonra 2011 yılında tarihinde 293 parsel numarasıyla ihdasen Hazine adına kaydedilmiş, bu kez 06.11.2012 tarihinde yapılan toplulaştırma sonucunda 121 ada 1 parsel sayılı taşınmaz Hazine adına, 121 ada 2 parsel sayılı taşınmaz ...adına tapuya tescil edilmiş olup, davacı imar ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasıyla dava açmış, Mahkeme tarafından 121 ada 1 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı anlaşılan ve raporda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü yönünden yörede sadece 1984 tarihli hava fotoğrafı bulunması sebebiyle tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarına itibar edilerek davanın kabulüne, 121 ada 2 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı anlaşılan ve raporda (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü yönünden ise davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
2. Hal böyle olunca; gerekçeli karar ile hüküm sonucu arasında çelişki bulunmadığı anlaşıldığından maddi hataya dayalı olarak verilen Dairemizin 16.06.2022 tarihli ve 2022/3749 E., 2022/4905 K. sayılı bozma kararının ortadan kaldırılmasına, işin esası hakkındaki temyiz incelemesi yönüyle; Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre temyiz itirazları yerinde değildir.
3. Ne var ki; hüküm kısmında kabulüne karar verilen (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü 121 ada 1 parsel içerisinde kalmasına rağmen 121 ada 2 parsel hakkında hüküm kurulmuş olması isabetsiz ve bozma nedeni ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının davanın kısmen kabulü ifadesi önündeki "1" rakamı kaldırılarak yine 1 numaralı bentte "A harfi ile gösterilen ve" sözcüklerinden sonra gelen "121 ada 2" sözcüklerinin hüküm yerinden çıkarılarak yerine "121 ada 1" sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 16.06.2022 tarihli ve 2022/3749 Esas, 2022/4905 Karar sayılı bozma ilamının ortadan kaldırılmasına,
Hüküm fıkrasının davanın kısmen kabulü ifadesi önündeki "1" rakamı kaldırılarak yine 1 numaralı bentte "A harfi ile gösterilen ve" sözcüklerinden sonra gelen "121 ada 2" sözcüklerinin hüküm yerinden çıkarılarak yerine "121 ada 1" sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde yatırana iadesine,
10.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
Dava, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Dava konusu taşınmazın 1979 yılında yapılan kadastro çalışmaları esnasında taşlık vasfında olması nedeniyle tescil harici bırakıldığı, 2011 yılında ihdas işlemi ile 293 parsel numarası verilerek tarla ve taşlık vasfı ile Hazine adına tescil edildiği, daha sonra toplulaştırma çalışmaları sonucunda krokide (A) harfi ile gösterilen 3065,98 m2'lik kısmın 121 ada 1 parsel içerisinde Hazine adına, (B) harfi ile gösterilen 2568,77 m2'lik kısmın 121 ada 2 parsel içerisinde ...adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacı yararına imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle, taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 3065,98 m2'lik bölümü yönünden kabul kararı verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 16.06.2022 tarihli kararı ile; hükmün 6100 sayılı HMK'nun 297. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, Dairemiz kararına karşı karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine bu kez hükümdeki maddi hata düzeltilmek suretiyle onanmıştır.
Sayın çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık; taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümü yönünden davacı yararına imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile mülk edinme koşullarının oluşup oluşmadığı, mahkemece bu konuda yasanın aradığı inceleme ve araştırmanın tam olarak yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahalli bilirkişi ve tanıklar, taşınmazın davacının babasından kaldığını ifade ettiklerinden, zilyetliğin tereke adına sürdürüldüğünün kabulü ve aksinin davacı tarafça ispat edilmesi gerekir. Ancak, dosyada taşınmazın babasından davacıya nasıl geçtiği hususunda bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Ayrıca, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince aynı çalışma alanı içerisinde belgesiz zilyetlik yoluyla edinilebilecek taşınmaz miktarı yönünden öngörülen yasal sınırlamanın denetlenebilmesi açısından davacının babasının edindiği taşınmaz bulunup bulunmadığı da araştırılmamıştır.
Öte yandan, dava konusu taşınmazda imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığı, taşınmazın Hazine adına tapuya tescil edildiği tarihe kadar davacı yararına yirmi yıllık zilyetlik süresinin dolup dolmadığı da açıklığa kavuşturulmamıştır. Şöyle ki, tek kişilik ziraat bilirkişisi raporunda, imar ihyanın hangi tarihte başladığı ve ne zaman tamamlandığı açıklanmış değildir. Jeodezi Mühendisi raporunda, 1984 yılı hava fotoğrafına göre taşınmaz üzerinde kullanım bulunmadığı, o tarihte işlenen yerlerden olmadığı, tarımsal faaliyet yapılmadığı ifade edilmiştir. Uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için en az iki ayrı tarihe ait hava fotoğrafına göre taşınmazın durumunun ve zilyetlik süresinin belirlenmesi gerekirken, jeodezi mühendisi raporu ile çelişen soyut mahalli bilirkişi ve tanık beyanları esas alınarak sonuca gidilmiştir.
Açıkladığımız nedenlerle, taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümü yönünden mahkemece eksik inceleme ile yetinilerek kabul kararı verilmesinin yasal düzenlemelere aykırı olduğu, kararın bozulması gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun düzelterek onama kararına katılmıyoruz.