Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1645 E. 2024/2758 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve terkin davasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın kamulaştırma planı kapsamında kalmadığı ve taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten davanın açıldığı tarihe kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek, yerel mahkemenin ret kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/444 E., 2021/270 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasındaki tapu iptali ve terkin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 29.06.2020 tarihli, 2017/1449 Esas, 2020/2317 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; dava konusu 443 ada 1 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu yere ilişkin olarak Bitlis-Mutki karayolunun yapımı için 1974 yılında alınan kamu yararı kararı uyarınca kamulaştırma işlemi yapıldığını, bölgede yapılan uygulama kadastrosu çalışmaları sırasında kamulaştırma işlemiyle yol olarak terkin edilen taşınmazın davalı adına tespit edildiğini ileri sürerek taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile yol olarak terkinine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı İzzettin Karasu vekili cevap dilekçesinde; kamulaştırma planlarının kadastro çalışmaları sırasında uygulandığını, eldeki davanın tesis kadastrosu çalışmasının kesinleştiği tarihten 33 yıl sonra açıldığını, bu nedenle hak düşürücü sürenin geçtiğini, dava konusu taşınmazı tapuya güvenerek 1993 yılında satın aldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Kadastro Mahkemesinin 03.04.2014 tarihli, 2014/1 Esas, 2014/2 Karar sayılı kararıyla; davacının 1974 yılında alınan kamu yararı kararı uyarınca yapılan kamulaştırma işlemine dayanarak eldeki davayı açtığı, dava dilekçesinde açıklanan olgular ile iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimi birlikte değerlendirildiğinde, eldeki davanın uygulama kadastrosu tespitine itiraza ilişkin olmayıp mülkiyete ilişkin olduğu gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiştir.

Görevsizlik kararı üzerine Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.05.2016 tarihli, 2014/248 Esas, 2016/497 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamına göre, uygulama kadastrosu sonucunda dava konusu taşınmazın yüz ölçümündeki artışın, teknoloji farklılığı ile birlikte ölçü, tersimat ve hesaplama hatalarından kaynaklandığı, taşınmaz ile ilgili tescili yapılan bir kamulaştırma işleminin bulunmadığı ve taşınmazın kamulaştırma sahasında kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 29.06.2020 tarihli, 2017/1449 Esas, 2020/2317 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece, dava konusu taşınmazın kamulaştırma sahası içerisinde kalmadığı kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hüküm vermeye yeterli bulunmadığı, dosya kapsamından davanın uygulama kadastrosuna yönelik olmayıp tesis kadastrosundan önceki nedenlere ve mülkiyet hakkına dayalı olduğu, bu nitelikteki davaların kural olarak 3402 sayılı Yasa'nın 12/3 üncü maddesinde öngörülen hak düşürücü süreye tabi olduğu, ancak, kamu malı niteliğinde olan mera, kıyı, orman gibi yerlerle fiilen yol olan yerler hakkında açılacak davalarda bu sürenin uygulanmayacağı, ne var ki; Mahkemece taşınmazın mevcut niteliğinin ne olduğu belirlenmediği gibi kamulaştırma haritalarının da dosya arasına getirtilip uygulanmadığı, teknik bilirkişiden taşınmazın tamamının veya bir bölümünün kamulaştırma sahasında kalıp kalmadığını açıklayan ayrıntılı ve gerekçeli rapor aldırılmadığı, yalnızca dava konusu taşınmazın tesis paftasındaki ve uygulama kadastrosu paftasındaki sınır yerlerini gösterir krokileri içerir yetersiz teknik bilirkişi raporuna itibar edilmek suretiyle hüküm kurulduğu belirtilerek Mahkemece açıklanan hususlarda araştırma ve inceleme yapılması, taşınmazın fiilen yol olarak kullanılan yer olduğunun belirlenmesi halinde davanın 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olmayacağı gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar

Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.06.2021 tarihli, 2020/444 Esas, 2021/270 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca yapılan araştırma sonucunda bilirkişilerden aldırılan raporlardan, dava konusu taşınmazın kamulaştırma sahası içerisinde kalmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; 1974 yılında alınan kamu yararı kararı uyarınca dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde kamulaştırma çalışması yapıldığını, yol koridoru olarak paftasında gösterilmesi gereken taşınmazın 443 ada 1 parsel numarasıyla tekrar davalı adına tespit ve tescil edildiğini, bu işlemin kanuna aykırı olduğunu, eldeki davada 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanamayacağını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve terkin istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadsatro Kanunu’nun 12/3 üncü maddesi

3. Değerlendirme

1. Kadastro sonucunda Bitlis ili, Merkez ilçesi, Muştakbaba Mahallesi çalışma alanında bulunan 443 ada 1 parsel sayılı 396,50 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle Nurettin Ergün ve müşterekleri adına tespit ve 20.11.1981 tarihinde tescil edilmiş; bilahare 2013 yılında yapılan uygulama kadastrosu sonucunda, taşınmaz aynı ada/parsel numarasıyla ve 481,97 metrekare yüz ölçümlü olarak tespit ve tescil edilmiştir.

2. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğuna, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığına; dosya kapsamına göre eldeki dava tesis kadastrosu öncesi nedene dayalı olarak açılmış olup dava konusu taşınmazın kamulaştırma planı kapsamında kalmadığının ve taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten davanın açıldığı tarihe kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinin anlaşılmasına göre, ret kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,

Temyiz eden davacı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

03.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.