Logo

1. Hukuk Dairesi2023/1865 E. 2024/6171 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Murisin, mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla bazı taşınmazlarını torunlarına ve onların aracılığıyla üçüncü kişilere muvazaalı olarak devrettiği iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Murisin satış işlemlerini yaparken haklı ve makul bir nedeninin bulunmadığı, satış bedeli ile taşınmazların gerçek değeri arasında önemli fark olduğu, satışların mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı ve davalı üçüncü kişilerin de bu muvazaadan haberdar oldukları veya olabilecekleri konumda oldukları gözetilerek, yerel mahkemenin davayı kabulüne ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/380 E., 2023/584 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul / Kabul - Karar Kaldırılarak Asıl ve Birleştirilen Dava Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/339 E., 2022/375 K.

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel ve tenkis istekli davada İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince asıl ve birleştirilen davada davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.2. maddesi gereğince hükmün fer'ileri yönünden kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalılar tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 12.11.2024 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden davalılar ... vd. vekili Avukat ...., davalı ... vekili Avukat ... ve davalı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar ... vd. vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacılar vekili; davacıların murisi ...'un 4 adet taşınmazını kızından olan torunları ... ve ...'a mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak devrettiğini, davalıların bu taşınmazlardan 3 tanesini diğer davalılara muvazaalı olarak temlik ettiklerini ileri sürerek 796 ada 5 parsel, 172 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki l nolu bağımsız bölüm, 795 ada 11 parsel ve 172 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki 9 nolu bağımsız bölümün tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında davacılar adına tesciline, tapu iptali ve tescil taleplerinin kabul edilmemesi halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL bedelin davalılar ... ve ...'dan tahsiline, bunun da mümkün olmaması halinde tenkise karar verilmesini talep etmiş, 03.03.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile terditli bedel ve tenkis istekleri yönünden dava dilekçesini ıslah ettiklerini belirterek dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte karar verilmesini talep etmiş, aşamada davacı ...’in ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil olmuşlardır.

Birleştirilen davada davacılar vekili; murisi ...'un 795 ada 9 parsel sayılı arsa niteliğindeki taşınmazı torunu olan davalı ...’a temlik ettiğini, davalının anılan taşınmazı diğer davalı ...’ya temlik ettiğini, tüm temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında davacılar tesciline, tapu iptali ve tescil taleplerinin kabul edilmemesi halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL bedelin davalı ...'dan tahsiline, bunun da mümkün olmaması halinde tenkise karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Asıl ve birleştirilen davada davalı ... ve asıl davada davalı ... vekili; murisin mal kaçırma kastı ile hareket etmediğini, ihtiyaçları gereği zorunlu olarak bir kısım taşınmazlarını davalılara ve diğer bir kısım kişilere gerçek satış olmak suretiyle devrettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekili; dava konusu 795 ada 11 parsel sayılı taşınmazı 601.000,00 TL bedelle satın aldığını, satış bedelinin davalının banka hesabından talimatla davalı ... tarafından 17.12.2015 tarihinde çekildiğini, 795 ada 9 parseli 48.000,00 TL bedelle satın aldığını, bu bedeli nakden ödediğini, yapılan satış sözleşmesinin gerçek satış olduğunu, ticari faaliyetinin gereği olarak satışa çıkarıldığını duyduğu dava konusu taşınmazı satın aldığını, diğer davalıları tanımadığını, muris ile davalı ... arasındaki ilişkiyi bilebilmesinin mümkün olmadığını belirterek asıl ve birleştirilen davanın reddini istemiştir.

Asıl davada davalı ...; dava konusu 172 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki l nolu bağımsız bölümde 2000 yılından bu yana diğer davalı ... ile birlikte ortak ticaret yaptığını, ...ile kira sözleşmesi yapıldığını, kira bedellerinin murisin hesabına gönderildiğini, ticaret yapması nedeniyle çevrede tanındığını, taşınmazın satılacağını duyması üzerine ortağı olan yeğeni diğer davalı ... ile birlikte taşınmazı satın almaya karar verdiklerini, ... ...’ın ne şekilde taşınmazı elde ettiğini bilmediğini, tapudaki satışın belediye emlak beyan bedeli üzerinden gösterildiğini ancak gerçekte 350.000,00 TL bedel üzerinden satın alındığını, ortağı ile birlikte satış bedelinin yarısı olan 175.000,00 TL’yi satışla birlikte verdiğini, kalan borçları için satıcının annesi ... ... hesabına 50.000,00 TL ödeme yaptıklarını, ayrıca 62.500,00 TL değerinde iki adet çek verdiklerini, çeklerin ödeme günü geldiğinde ise çekleri geri alıp 04.05.2015 tarihinde 62.500,00 TL ve 30.11.2015 tarihinde 62.500,00 TL’nin satıcının annesi olan ... ...'ın hesabına gönderildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Asıl davada davalı ...; davalı ... ile aynı savunmada bulunarak davanın reddini istemiştir.

Asıl davada davalı ... vekili; davalının davacıların murisi ile diğer davalı mirasçılar arasındaki ilişkileri bilebilecek durumda olmadığını, kendisinin İstanbul'da oturmakta olup memleketi olan Ordu’dan bir daire almak istediğini ve yaptığı araştırmada dava konusu dairenin satılık olduğunu öğrenince o zamanki maliki olan kişi ile aracılar vasıtasıyla temas kurduğunu ve pazarlık yaparak günün rayiç bedelleri doğrultusunda anlaşılan fiyattan dava konusu taşınmazı satın aldığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 2017/604 Esas, 2021/248 Karar sayılı kararı ile; temliklerin mal kaçırmak amaçlı olduğu ancak davalılar....,...,.,..’ın iyi niyetli oldukları gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 2021/2047 Esas, 2021/2169 Karar sayılı kararı ile; son kayıt maliki davalılar arasında akdi - irsi bir yakınlık ya da tanışıklık olup olmadığı, satım bedellerinin ne şekilde ve nasıl aktarıldığı, bir kısım dava konusu taşınmazların devrinden itibaren bu taşınmazlardaki tasarruf ve zilyetliğin sürdürülüş tarz ve şekli incelenip araştırılarak karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile karar kaldırılmış, İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; murisin satış tarihi itibariyle bu denli değerli taşınmazları satacak derecede maddi bir sorunu olmadığı, torunları olan davalıların ise söz konusu taşınmazları gerçek değeri üzerinden satın almalarının mümkün görünmediği, murisin tüm malvarlığının dava konusu taşınmazlara oranına bakıldığında, murisin tüm taşınmazlarının yarısından fazlasını aynı günde torunlarına satış yoluyla devretmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, 796 ada 5 parselde bulunan binada ise murisin ölene kadar ikamet ettiği, tapudaki satış bedelleri ile taşınmazların satış tarihlerindeki gerçek değerleri arasında fark olduğu ve murisin çocukları yerine torunlarına dava konusu taşınmazları satmış olduğu hususları dikkate alındığında temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu; taşınmazların satışı ile murisin oğlu ...’ın ilgilendiği, murisin torunları olan davalıların bu taşınmazlar üzerinde gerçekte bir tasarruf iradelerinin bulunmadığı, taşınmazları satın alan diğer davalılar ..., ... ve ... ile murisin ve ...’ın eskiden beri tanış oldukları, yine davalı ...'in ise davalı ...'in damadının ablası olduğu, dolayısıyla davalı ...'in de muvazaalı satışlardan haberdar olabilecek konumda olduğu, satış bedellerinin ödendiği hususlarının da davalılarca ispat edilemediği, satış bedellerinin davalı torunlara verildiğinin HMK'nın 200/1. maddesi uyarınca yazılı belgeyle ispat olunması gerektiği, davalı ...'ün üzerine kayıtlı taşınmazları boş vaziyette tuttuğu ve tüm taşınmazların peyderpey diğer davalılara satılmış olması hususları birlikte göz önünde bulundurulduğunda davalılar ..., ... ... ile davalı ...’e yapılan taşınmaz satışlarının muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Asıl ve birleştirilen davada davalı ... ... ile asıl davada davalılar ... ve ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; murisin dava dışı oğlu ... ile yaşadığını, ...’ın farklı şehirlerdeki işlerini bırakarak Ordu’ya murisin yanına geldiğini ancak daha sonra ağır bir hastalık ve tedavi süreci geçirdiğini, tedavi için yüklü miktarda harcamalar yaptığını, murisin bu nedenle dava konusu taşınmazları satışa çıkardığını, davalıların taşınmazları alacak ekonomik durumları olduğu gibi bu konuda ailelerinden de destek aldıklarını, davalıların anne ve babasının Samsun'da bulunan taşınmazlarının bir kısmını sattıklarını, davalıların dava konusu taşınmazları murisin talimatı doğrultusunda önce üzerlerine alarak daha sonra diğer davalılara sattıklarını, satış bedellerini de murise verdiklerini, dava dışı ...’ın hastalığına ilişkin belgelerin dosyaya sunulduğunu ancak dikkate alınmadığını, davalı ...’in ise iyi niyetli olduğunu ve iktisabının korunması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Asıl davada davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki savunmayı tekrar ederek ödemelere ilişkin banka dekontlarını dosyaya sunduklarını, ... ... ile davalı arasında taşınmazın satışına ilişkin bedellerin ödenmesi haricinde herhangi bir ekonomik ilişki bulunmadığını, taşınmazın davalı ... tarafından ne şekilde elde edildiğinin davalı tarafından bilinmediğini, kaldı ki temlik muvazaalı olsaydı dava konusu taşınmazı ortağı olan diğer davalı ... ile birlikte satın almayacağını, taşınmazı satın aldıktan sonra ticari faaliyetine yine aynı taşınmazda devam ettiğini, satış tarihinden sonra kimseye kira ödemesi yapmadıklarını, gerekçede belirtilen tanışık olma olgusunun kan ya da kayın hısımlığına dayanmadığını, yıllardır ticaret faaliyetini sürdürdüğü ve kiracısı olduğu taşınmazı iyi niyetli olarak satın alan davalının herhangi bir şekilde muvazaadan haberdar olabilecek derecede bir yakınlığı ve tanışıklığı bulunmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Asıl davada davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı ile muris arasında kiracılık sıfatı bulunmakta ise de bu ilişkinin muris ile torunları arasındaki muvazaa iddiasının bilineceği sonucunu doğurmadığını, davalı ... ve davalı ...'in muris ve torunları arasındaki iç ilişkiyi bilebilecek boyutta kiracılık sıfatı dışında aile ile bir yakınlıkları bulunmadığını, davacı tarafın beyanları esas alınarak karar verildiğini, davalı ... ve davalı ...’in dayı-yeğen olup uzun yıllardır dava konusu taşınmazda ticari faaliyetlerini yürüttüklerini, işyeri olarak kiracı sıfatıyla taşınmazı kullandıklarını, taşınmazın satışa çıkarıldığını öğrenmeleri üzerine ticari faaliyetlerinin sekteye uğramaması, müşteri çevrelerini kaybetmeme düşüncesinden hareketle taşınmazı ortak olarak satın aldıklarını, satış bedeli olarak 400.000,00 TL istendiğini, dükkan için başka alıcıların da çıktığını, pazarlık sonucu 350.000,00 TL'ye anlaştıklarını, satış bedelinin ödenmesi aşamasında bedelin tamamlanması amacıyla borç alındığını, satın alındıktan sonra da taşınmazın davalı ... ve davalı ... tarafından kullanıldığını, tanık beyanlarının da bu doğrultuda olduğunu, davalı ...’ın rızası ve bilgisi dahilinde şehir dışında olması sebebiyle dayısı ... ... ve annesi ... ... tarafından bu sürecin yürütüldüğünü, muris ile çok yakın ve aile gibi olduklarını ifade eden davacı tanıklarının dahi murisin taşınmazlarını davalı torunlarına devrettiğini eldeki dava ile öğrendiklerini ifade ettiklerini, muris ile kiracılık sıfatı bulunan davalı ...'in sırf kiracılık sıfatından dolayı oluşan tanışıklıktan dolayı muvazaalı satıştan haberdar olduğunun kabul edilmeyeceğini, satış bedelinin ödendiğini kanıtladıklarını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Asıl ve birleştirilen davada davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; murisin eşi ...ile davalı ... arasında kira ilişkisi olduğuna yönelik delil bulunmadığını, davalının tüm işyerlerinin Ordu il merkezinde bulunduğunu, babasının köylüsü olan ...ile komşuluk, tanışıklık durumu da olmadığını, ...’un 30 yıl önce öldüğünü, davalının ise 50 yaşında olduğunu, dava konusu taşınmazların üzerinde satılık tabelasının üç yıl boyunca asılı kaldığının davacı tanıkları tarafından ifade edildiğini, satışların kısa aralıklarla yapıldığının doğru olmadığını, davalının dava konusu taşınmazları yatırım amacıyla satın aldığını, davalı ...’ın iktisap şeklini bilecek durumda olmadığını, satış bedelinin ne şekilde ödendiğinin tapu resmi senedi ve banka dekontları ile sabit olduğunu, ayrıca akrabalık ilişkisi olmayan davalı ile satıcı arasında oluşan bu işlem için resmi satış senedinden başka kesin delil de olamayacağını, davalının satış bedeli olan 600.000,00 TL’yi ödeyerek dava konusu 9 ve 11 parselleri satın aldığını, ayrıca davalının anılan taşınmazlara bitişik 12 parseli de otel projesi için satın aldığını, ihtiyati tedbir tesis edildiği için taşınmazların boş kaldığını ancak etrafının çevrili olduğunu, özellikle davacı tanıklarından ...’un beyanının dikkate alınmadığını, dava dışı 12 parsel için keşif taleplerinin reddinin doğru olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; muris tarafından torunları olan davalılar ... ve ...'a aynı tarihte satış suretiyle yapılan davaya konu temlikler yönünden murisin sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunmadığı, adı geçen davalıların alış gücünün olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasında fark bulunduğu, murisin gerçekteki amacının mirasçıları olan davacıları miras hakkından mahrum etmek olduğu, diğer davalıların ise iyi niyetli olmadıkları, yakınlık ve tanışıklık nedeniyle murisin mirasçıları olan davacılardan mal kaçırmak ve miras haklarından mahrum etmek amacını bilen ya da bilebilecek konumda kişiler oldukları, davalılar ..., ..., ... ve ... ile muris ve eşi ...arasında kira ilişkisi, komşuluk ve aynı köyden olunması nedeniyle önceye dayalı ve uzun süreli tanışıklık bulunduğu, adı geçenlere davalılar ... ve ... tarafından yapılan devirlerin aynı tarihte ve kısa aralıklarla gerçekleştirildiği, devir bedellerinin aktarımına ilişkin her türlü şüpheden uzak bir belge getirilemediği, devir sonrasında da mülkiyete dayalı tasarruf ve zilyetliğin sürdürülmediği, davalı ... tarafından her ne kadar davaya konu 9 ve 11 parsel sayılı taşınmazların ileride otel yapımı için satın alındığı, hatta bu amaç doğrultusunda komşu dava dışı 12 parselin de satın alındığı ileri sürülmüş ise de komşu 12 parselin dava konusu 9 ve 11 parsellerden yaklaşık 2.5 sene sonra 18.04.2017 tarihinde satın alındığı, bu satın almanın ancak davaya konu satış işlemlerinden önce olması ve dava konusu taşınmazların da bu amaç doğrultusunda satın alınması durumunda lehe yorumlanabileceği, ancak asıl ve birleştirilen dava yönünden ayrı ayrı hüküm tesis edilmesi gerekirken birlikte hüküm kurulmasının doğru olmadığı ve infazda tereddüte mahal verecek şekilde karar verildiği gerekçesi ile asıl ve birleştirilen davada davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.2 maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına süresinde asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

Asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilleri, istinaf dilekçelerindeki itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel, bunun da mümkün olmaması halinde tenkis istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı,

Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706 ile 1023. maddeleri,

Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. maddesi,

Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 08.11.1991 tarih, 1990/4 Esas, 1991/3 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; muris ...’un 24.09.2017 tarihinde öldüğü, geride davacı oğlu ..., 2009 yılında ölen oğlu ...’in çoçukları olan davacılar ...,...,...,..., ve ... ile dava dışı kızı ... ve oğlu ...’ın mirasçı olarak kaldığı, asıl ve birleştirilen davada davalı ... ile asıl davada davalı ...’ın ...’nin çocukları ve murisin torunları oldukları, murisin 172 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki 1 nolu dükkan vasıflı bağımsız bölüm ile mesken vasıflı 9 nolu bağımsız bölümü davalı ...’a 09.05.2013 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği, davalı ...’ın 1 nolu bağımsız bölümü 30.09.2014 tarihinde davalılar ... ve ...’e eşit paylarla, 9 nolu bağımsız bölümü 23.10.2014 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği; murisin 796 ada 5 parsel ile 795 ada 9 ve 11 parsel sayılı taşınmazlarını 09.05.2013 tarihinde davalı ...’ya satış suretiyle devrettiği, davalı ...’nın 795 ada 9 ve 11 parselleri 17.12.2015 tariinde davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup asıl ve birleştirilen davada davalılar vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Asıl ve birleştirilen davada davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz edilen asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili için 28.000.00 TL duruşma vekalet ücretinin temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davalılardan alınmasına,

Aşağıda yazılı 21.460,64 TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl davada davalılar ..., ... ve ...’dan; 3.185,26 TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl davada davalılar ... ve ...’ten; 15.941,51 TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davalılar ... ve ...’ten; 68.027,95 TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davalı ...’dan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.11.2024 tarihinde kesin olarak oy birliği ile karar verildi.